Yeni kabine çok iyiymiş, Erdoğan demokrasiye dönecekmiş

Memlekete demokrasi gerekiyorsa onu da Erdoğan getirirmiş. Bu neyin iyimserliğidir? Bu neyin kafasıdır? Demokrasi dediğiniz Soylu’nun İçişleri bakanlığından alınması mıdır? Ali Yerlikaya mı, Hakan Fidan mı heyecanlandırdı sizleri?

Seçimi bir varlık yokluk denklemi olarak ele aldık. Bu seçim gemiyi demokrasi rotasına çevirmek için son şansımız diye düşündük. Bütün gücümüzü, bütün bilgimizi, bütün emeğimizi ortaya koyduk. “Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler oldu” ve kaybettik.

Şimdi hasar tespit raporu çıkarıyoruz. Muhalefet etme biçimimiz, muhalefet partileri, örgütlenme modellerimiz ve mücadele yeniden şekillenecek.

Kemal Bey 31 Mart 2024 yerel seçimlerini Genel Başkan olarak görse de bir daha Erdoğan’ın karşısına çıkacak aday o olmayacak. Gerçi şimdiden başka bir CHP MYK’sı oluşturdu ve zamk ile kendisine bağladı bile. “Halk değişim istiyor” diyerek kendisinden başka parti yönetimindeki hemen hemen herkesi değiştirdi. Fakat bu değişim rüzgarından kaçabilmesi, koltuğunu uzun süre koruyabilmesi pek mümkün değil. Göreceğiz…

Mithat Sancar ve Pervin Buldan önümüzdeki kongrede yönetimden düşecek. HDP en tepeden en aşağıya kadar özeleştiri verecek. Kürt siyasi hareketi yeni bir takvim, yeni bir kadroyla yola devam edecek. HDP içinden Selahattin Demirtaş ve hatta ailesini hasmane duygularla kıranlar oldu. HDP’nin Demirtaş ile ya da Demirtaş’ın HDP ile arasındaki ipleri koparması ihtimali ilk kez bu kadar konuşulur oldu. Bunu da göreceğiz.

TİP, fayda zarar denkleminde sınıfta kalarak gönüllerde kırık kaldı. Yeni sözler, yeni yüzler, yeni ittifaklar arayacaklardır.

EMEP’te Genel Başkan Ercüment Akdeniz çoktan istifa etti bile…

Yani kartlar yeniden dağıtılıyor ve elbette rejime karşı muhalefet etmek, örgütlenmek, bilgiye ulaşmak, bilgiyi yaymak her zamankinden daha zor olacak.

Hal böyleyken kendisinden umudu kesen bazı muhalifler Erdoğan’ın yeni kabinesinden bazı isimler için “fena insan değildir. İyi şeyler olabilir” babında yorumlar yapmaya başladılar.

Erdoğan demokratik açılımlara yönelebilirmiş!

Mehmet Şimşek, batan ekonomiyi kurtarmak için demokrasiye dönüş şartı koymuş.

Memlekette adalet olmazsa para da olmazmış.

Hem Batı hem Doğu ile aramızdaki gerilimler bitebilir, her şey çok güzel olabilirmiş.

Yeni bir beyaz sayfa açıyorlarmış.

Kabine’de çok Kürt varmış. Belki açılım yaparlarmış.

Memlekete demokrasi gerekiyorsa onu da Erdoğan getirirmiş.

Bu neyin iyimserliğidir? Bu neyin kafasıdır?

Demokrasi dediğiniz Soylu’nun İçişleri bakanlığından alınması mıdır? Kabul, Soylu’nun o koltuktan inmesi, tasfiye edilmesi hayırlıdır elbet.

Ooooh, oooh Soylu…

Peki yerine atanan İstanbul Eski Valisi Ali Yerlikaya mı heyecanlandırdı sizleri? Bir dönem IŞİD'in örgütlenme merkezi haline gelen ve katliam planlarının merkez üssü olan Gaziantep’in Eski Valisi Ali Yerlikaya şimdi yeni umudunuz mu oldu yani?

IŞİD'in gerçekleştirdiği 5 Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz Suruç, 10 Ekim Ankara Tren Garı ve 20 Ağustos 2016 tarihli Antep düğün patlaması döneminde Vali olan hani?

Her hafta Cumartesi Anneleri’ni darp ile gözaltına aldıran amiri konuşuyoruz öyle değil mi?

Ali Yerlikaya’nın eskiden copla kovaladığı müzisyenler İstiklal’de, Kadıköy’de öldürülmeden Kürtçe şarkı söyleyebilecek miymiş artık?

Bekir Bozdağ gibi bir karakterin Adalet Bakanı olması memleket adına utanç vericiydi, kabul. Yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç oldu. Yılmaz Tunç adaletin dağıtılmasında Bozdağ’dan daha iyi bir performans sağlayabilirmiş.

Nasıl?

Yahu vekilimiz Can Atalay hala tutsaktır. Yemin ettirmediler Meclis’te.

Uluslararası “adalet” kategorilerindeki yerimiz nedir, sıramız kaçtır bizim?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne rağmen kaç insan, kaç yıldır zindanlardadır?

Mevcut anayasaya göre adalet dağıtımında şu esnada işlenen kaç “hukuk” suçu vardır bu rejimin?

Türkiye’de kaç “terörist “vardır? Kaç vatandaş “terör” soruşturması baskısı altındadır?

Cezaevlerinde kaç masum vardır?

Dışişleri Bakanı olunmasına sevinilen MİT Eski Müsteşarı Hakan Fidan, Erdoğan’ın hangi sırlarının ortağı, hangi suçlarının paydaşıdır?

Erdoğan rejiminin kara kutusu memlekete itibar mı getirecektir?

Dünya ile aramızı düzeltmek için elimizdeki en iyi koz Hakan Fidan mıdır?

Erdoğan rejiminde MİT ne işlere girişmiştir?

Kılıçdaroğlu kazansaydı “yargılanacak” olan isimler değil miydi bunlar?

Liste uzun, ama yazıya yer kalmadı.

Kazandığı gece “Selo’ya idam” diye bağıran yabanilik yeni yüzlerle karşımızdadır işte.

Gevşemeyin, hepimize sopayla saldıracaklar.

Naçizane bunlara paye vermeyin, bunlarla mücadele edin derim.


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi