Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Yoldaşım, dostum Osman'ın ardından...

Dün kaybettiğimiz Türkiye medyasının seçkin simalarından Osman Saffet Arolat, sosyalist mücadelemizin 60'lı yıllardaki en önemli militanlarındandı...

Geçtiğimiz hafta Vatansız belgeselinin Hamburg'taki gösterimine İnci'yle birlikte gönderdiğimiz mesajda "Birimiz 87, diğerimiz 83 yaşı sürerken, artık takvim yapraklarının birbiri ardına giderek daha hızla düştüğünün bilincindeyiz. Hayatta kalan yakınlarımızın, dostlarımızın, mücadele arkadaşlarımızın sayısı hızla azalıyor" demiştik.

Dün sabah gün ağarmadan bilgisayar ekranına düşen bir haber ikimizi de yeniden sarstı... Türkiye’de 60’lı yılların en hareketli döneminde Ant Dergisi’nde bizimle birlikte çalışarak sorumlu müdürlüğünü üstlenen, sayısız haber ve röportajlara imza atan, bu nedenle yıllarca hapis yatan sevgili dostumuz Osman Saffet Arolat ’ı da kaybetmiştik.

Osman'ı Ant dergisinde birlikte olmamızdan çok daha önce, devrimci gençliğin en yetenekli sözcülerinden biri olarak tanımıştım. Akşam gazetesi yayın yönetmeni olduğum dönemde öğrenci örgütlerinin düzenlediği etkinliklere katılmam için benimle temas kuran gençlerdendi...

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü öğrencisi olan Osman, 1967'de sosyalist Ant Dergisi'ni yayınlamaya başladığımızda da sık sık bizlerle birlikteydi... O dönemdedir ki, Osman'la gazetecilik planında çok daha önceki yıllara dayanan bir mesleki paylaşımımız olduğunu öğrenmiştim.

1962 yılında Ankara'da yayınlanan ve Türkiye İşçi Partisi'ni destekleyen Öncü gazetesinin ben Ege bölgesi temsilciliğini yaparken Osman da mesleğe ilk adımlarını amatör olarak o gazetede atmıştı.

Türkiye İşçi Partisi'nin ve Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi olan Osman, Ant'ın yazar kadrosuna, Ekim 1967'de, ABD emperyalizmine karşı kapağında "Go Home" sloganı taşıyan sayıyı yayınlamamızın ardından, dergimizin dizgi ve baskısının tarihsel Tan Matbaası'na el koyan ümmetçi kapitalistler tarafından sabote edilmesinin ardından katıldı.

Kasım 1967 başı üniversitelerin yeni öğrenim yılına girdiği bir dönemdi. Yüksek öğrenim giderek özel sektörün kontrolü altına geçiyor, başta Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel olmak üzere ülkenin başlıca kapitalistleri arka arkaya özel yüksek okullar ve yurtlar açıyorlardı. Hızla sol platformda siyasallaşmaya başlayan öğrenci birlikleri de AP iktidarı tarafından her an yasaklanma tehdidi altındaydı.

Osman'ın önerisi üzerine Türkiye Milli Talebe Federasyonu, üniversite öğrenci birlikleri başkanlarıyla FKF İstanbul Sekreteri'nin katıldığı bir açık oturum düzenledim. Konuşmacılar, yönettikleri kuruluşlar kapatıldığı veya çalışamaz hale getirildiği takdirde gençliğin mücadele biçimlerinde de önemli değişiklikler olabileceğinin işaretini veriyorlardı.

O tarihten sonra Osman sadece gençlik eylemlerinin değil, işçi sınıfı etkinliklerinin de sürekli izleyicisi, hattâ düzenleyicilerinden biri olmuştu.

İstanbul Teknik Üniversitesi polis tarafından basılıp Vedat Demircioğlu katledildiğinde, Ant 'ı Osman'ın da büyük katkısıyla yayına hazırlamıştık.

Derginin çıktığı gün Ruhi Su telefon etmiş, "Vedat'ın ölümü karşısında halkın sanatçısı olarak suspus kalmam mümkün değil. Demircioğlu için bir marş besteledim. İstersen devrimci gençlerle temas kur, sizin evde toplanalım, bu marşı kendilerine bizzat öğretip söyleteyim" önerisinde bulunmuştu.

Bunun üzerine Osman derhal arkadaşlarıyla temas kurmuştu. O akşam bizim Kazancı Yokuşu'ndaki dairemizde 20-30 kadar gençle birlikteydik. Aralarında henüz ismi duyulmamış olan Rahmi Saltuk da vardı, sazıyla gelmişti. Ruhi Su'yla birlikte onun bestelediği bir direniş türküsünü ilk kez söyleyecek olmanın coşkusu içindeydiler.

AROLAT’IN SOSYALİST ANT DERGİSİ’NE KATKILARI

Dün Osman'ın ölüm haberi gelince, gün boyu onunla birlikte mücadele verdiğimiz günleri anımsayıp okurlarla paylaşmak üzere Ant'ın tüm ciltlerini elden geçirdim. İste onun imzasını ya da ismini taşıyanlardan bazıları:

26 Mart 1968: Arolat'ın sanat üzerine büyük soruşturması... Kemal Tahir, Çetin Özek, Sencer Divitçioğlu, Balaban, Ali Gevgilili, Selahattin Hilav, Cemal Süreya ve Cavit Orhan Tütengil'e soruyor: "Bugünün sanat ortamını tanımlayarak Türkiye'deki sosyalist gelişmeyle paralelliğini ortaya koyar mısınız? Bu açıdan sanat görevini yapamıyorsa, yapılması gereken koşulları sıralar mısınız?"

21 Mayıs 1968: Sağcı zorbaların saldırılarına, polisin önleme gayretlerine rağmen 17 kuruluşun başlattığı ve halk tarafından da büyük destek gören "NATO'ya Hayır Haftası" üzerine röportaj.

6 Ağustos 1968: Osman'ın kendi yakalanışını anlatan "Polisin tuzağına nasıl düşürüldüm?" röportajı.

13 Ağustos 1968: Osman'ın "Kasım'da gençliği bekleyen görev" başlıklı yazısı.

17 Eylül 1968: Büyük işçi röportajı: "Kavel 1963'ten Kavel 1968'e..."

8 Ekim 1968: İşgal sonrası üniversite öğrencileriyle ve İstanbul'dan Ankara'ya 440 kilometre yürüyüş yapan gençlerle röportaj.

29 Ekim 1968: "Gençler gerekirse Meclis önünde de direnecekler."

5 Kasım 1968: Yüksek öğrenim çıkmazı üzerine başyazı.

12 Kasım 1968: Uğradığı baskılar nedeniyle öğretmenlikten istifa etmek zorunda kalan Mahmut Makal ile röportaj.

26 Kasım 1968: Ant'a karşı zorbalık ve baskı artırılıyor... Osman Saffet Arolat şehir ortasında güpegündüz siyasi polisler tarafından kaçırıldı. Ant mensupları bir hafta içinde tam 11 defa yargıç önüne çıkartıldılar.

28 Ocak 1969: Osman Arolat'ın röportajı... Hapishanedeki devrimci gençler polis merkezinde kendilerine nasıl zulmedildiğini açıklıyor.

27 Mayıs 1969: Faruk Sükan'ın gözü aydın... Osman Saffet Arolat tutuklandı! Bundan bir süre önce AP iktidarının içişleri bakanı Faruk Sükan meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, İstanbul'daki bütün işçi harekeetlerinin Osman Saffet Arolat tarafından kışkırtıldığını ileri sürmüş ve 'aşırı sol'un bu faaliyetlerinin adım adım takip edildiğini açıklamıştı.

8 Temmuz 1969: Arkadaşımız Arolat hâlâ hapiste...

19 Ağustos 1969: Arolat 90 gündür hapiste...

2 Aralık 1969: Osman Arolat'ın röportajı... Devrimci genç şairler savaş açıyor... Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Özkan Mert ve İsmet Özel.

AROLAT’IN TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NDEKİ MİLİTANLIĞI

1969 yılı Türkiye İşçi Partisi'nde Mehmet Ali Aybar ile Behice Boran'ın başını çektiği iki eğilim arasında iç iktidar mücadelesinin yoğunlaştığı bir yıldı. O sırada iki kanada da sıcak bakmayan TİP İstanbul örgütünde de büyük bir hareketlilik vardı. Partinin ilçe yöneticileri, aktif militanları sık sık Ant Bürosu'nda bir araya geliyor, partinin yaşadığı krize bir çözüm arıyorlardı. Bu süreçte Osman da büyük bir sorumluluk üstlenmişti.

Bu görüşmeler sonunda TİP'in Olağanüstü Kongresi delegelerine hitaben ortak bir çağrı hazırlanarak Ant Dergisi'nde 3. Yol çağrısı olarak yayınlandı.

İstanbul il ve ilçe yöneticilerinin ve büyük kongre delegeleri başta olmak üzere Kars, Maraş, Ordu, Çanakkale örgütlerinden imzaların da yeraldığı çağrıda parti içi demokratik işleyişin sağlanması, parti yönetiminde sendika bürokratlarının hegemonyasının kırılması, sosyalist bir program hazırlanarak parti üyelerinin eğitimine ağırlık verilmesi, sendikalarla ve devrimci gençlik örgütleriyle sağlıklı bağlar kurulması isteniyordu.

İmzacılar arasında Osman Saffet Arolat, İdris Küçükömer, Orhan Taylan, Feridun Aksın, Necmi Demir, Veysi Sarısözen, Nebil Varuy, Oya Sencer, Nabi Yağcı, Seref Yıldız, Murat Sarıca, Murat Belge, Nurkalp Devrim, Alp Selek, Yavuz Yıldırımtürk, Demirtaş Ceyhun'un yanısıra Ordu İli Haysiyet Divanı Raportörü Ertuğrul Günay da yer alıyordu.

Mayıs 1969'un önemli gelişmelerinden biri, yıllardır değil kutlanması, adının anılması dahi yasaklanan 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın DİSK yönetimi tarafından yayınlanan, Ant'ta da tam metin olarak yayınladığımız bir bildiriyle kutlanmasıydı. Osman'ın kurduğu temaslar sonucu devrimci gençlik örgütleri de bu kutlamaya Ant'ta yayınlanan bildirileriyle katıldılar.

O sırada devrimci öğrenci liderlerinden Harun Karadeniz ilkokullarda okutulan alfabenin sınıfsal eleştirisini yaparak Ant'ta yazmaya başlamıştı. Osman da, nerede grev varsa, nerede öğrenci direnişi varsa, nerde sosyal içerikli bir sanat ya da kültür gösterisi varsa, oradaydı. Gözlemlerini haber ya da röportaj olarak Ant'a yazıyordu.

TİP içindeki çekişmelerin bir uzantısı olarak Yaşar Kemal'in Ant'tan ayrılmasının ardından Alpay Kabacalı'nın da sorumlu müdürlükten çekilmesi üzerine 18 Kasım 1969'dan itibaren sorumluluğu Osman Saffet Arolat üstlendi.

Ant'ın yeni döneminde başta Osman Saffet Arolat olmak üzere Ragıp Zarakolu, Faruk Pekin, Doçent Çetin Özek, Nabi Yağcı, Yalçın Yusufoğlu, Oya Baydar, Enis Coşkun, Mehmetcan Köksal, Işıl Türkben (Özgentürk), Hilmi Özgen, Nihat Behram, Altan Yalçın, Sıtkı Coşkun, İbrahim Osmanoğlu, karikatüristlerimiz Yalçın Çetin, Tan Oral, Tonguç ve Mim Uykusuz da derginin mücadelesini sürdürmesine büyük katkılarda bulundular.

Ancak Ant'ta çıkan yazılardan dolayı açılan davaların sayısı hızla artmaya başlamıştı. Yaşar Uçar ve Alpay Kabacalı'dan sonra Osman Saffet Arolat da artık ağır ceza tehdidi altındaydı. Bu nedenle, Temmuz 1970'den itibaren Ant'ın sorumlu müdürlüğünü önce ben üstlendim, ardından dergi kapatılıncaya kadar bu riskli görevi İnci devraldı.

1971 Nisan'ına kadar Ant'taki yazılarından ya da yayın sorumluluğundan dolayı tüm arkadaşlar ağır hapis cezaları tehdidi altındaydı. Açılan davalarda benim 195 yıl, İnci'nin ve Osman Saffet Arolat'ın 140'ar yıl, Alpay Kabacalı'nın 97 yıl, Yaşar Uçar'ın 68,5 yıl, Yaşar Kemal'in 43,5 yıl, Faruk Pekin ve Ragıp Zarakolu'nun 30'ar yıl, İsmail Beşikçi, Cemal Süreya, Hüseyin Güneş, İhsan Aksoy, Mekin Gönenç, Çetin Özek'in 15'er yıl, Hüseyin Baş''ın 6 yıl, Fethi Naci'nin 5 yıl, Can Yücel, Tan Oral, Özkan Mert, Mehmet Ali Arslan, İbrahim Osmanoğlu, Nuri Ayvalı, Hilmi Özgen'in 2'şer yıl hapisleri isteniyordu.

12 Mart darbesinden sonra Ant Dergisi sıkıyönetimce kapatıldığı gibi, başta sorumlu müdürlerimiz Arolat, Kabacalı ve Uçar olmak üzere Ant'a katkıda bulunanların çoğu tutuklandı ve ağır hapis cezalarına mahkum edildi.

Basın davaları dışında Osman Saffet Arolat'la bir başka siyasal davanın da sanığı olduk.

Askeri savcı tarafından "Türkiye’de komünizmi hakim kılmak amacının kavgasını yapmak, bu amaçla örgütlenmeye yol göstermek, Türkiye Gizli Komünist Partisi’nin faal üyesi olmak”la suçlanan 23'ü tutuklu 56 sanık arasında şu isimler yeralıyordu: Osman Saffet Arolat, Faruk Pekin, Ragıp Zarakolu, Şadi Alkılıç, Harun Karadeniz, Erdöl Boratap, Masis Kürkçügil, Süleyman Balkan, Işıtan Gündüz, Taner Kutlay, Aydın Engin, Tanju Cılızoğlu, Seçkin Selvi, Zeynep Sağnak, İlkay Demir, Necmi Demir, Nihat Darcan, Dinçer Yücesan, Vahit Tulis, Hayri Eroğlu, Sıtkı Coşkun, Nabi Yağcı, Attila Coşkun, Veysi Sarısözen, İrvem Keskinoğlu, Cihan Şenoğuz, Alpay Biber, Güray Tekinöz, Hülya Kınalıoğlu, , Şeref Yıldız, Gülay Varlı, Şefik Çağlarer, Agah Uyanık, Mehmet Sarısözen, Nurseli Varlı.

1974 affından yararlanarak özgürlüğüne kavuşanlar arasında Osman Saffet Arolat da vardı.

Türk Haberler Ajansı'nda yönetici olarak görev üstlendikten sonra Osman'la sıkı ilişkide olduk.

Daha sonra Dünya gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlendi.

Brüksel'e her gelişinde mutlaka buluşur, birlikte çalıştığımız günlerin değerlendirmesini yapar, bir gün Türkiye'ye dönmemiz mümkün olursa yine birlikte çalışabilmenin olanaklarını tartışırdık.

Benim "Vatansız" Gazeteci adlı kitabım Türkiye'de yayınlandıktan sonra Dünya gazetesinde uzun bir değerlendirme yazısı yazdığı gibi, Nazım Alpman'ın Vatansız Vatansever adlı belgeseline de geçmişteki beraberliğimiz üzerine değerli katkılarda bulundu.

Bundan bir hafta kadar önce beni telefonla arayarak geçirdiğimiz kazadan sonraki sağlık durumumuzu sormuş, geçmiş günleri anımsayarak söyleşmiştik.

Osman'ı, 71 yıllık gazetecilik yaşamımda en iyi anlaştığım ve sıcak dostluk paylaştığım meslektaşlarımdan biri olarak sevgiyle anıyorum.


Doğan Özgüden: 1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Türkiye Dosyası, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve altı ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek'e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi