Yüzümüzü kızarttınız Kemal Bey

Ümit Özdağ, “Kılıçdaroğlu kazansa üç bakanlık ve MİT Başkanlığını alacaktık" dedi. Kılıçdaroğlu yalanlamadı. Böyle rezillik, bu kadar alaturka siyaset olmaz. Kemal Bey ve CHP deşifre olan bu konuyu kamuoyuna en ince ayrıntısına kadar anlatmak zorunda.

Seçimleri kaybettik. 28 Mayıs akşamından beri moralimiz, mücadele azmimiz, siyasete olan inancımız, gelecek hayallerimiz çöktü, her şey dondu kaldı sanki.

Muhalefet 29 Mayıs gecesinden itibaren toplumla olan tüm temasını kesti. Tanıdığımız, bildiğimiz, umut bağladığımız isimler gözlerini bizlerden kaçırarak koltuk kavgasına düştü. Kimileri partilerinde oluşan otorite boşluğunda yönetime girmek için didiniyor, kimileri daha şimdiden belediye seçimlerinde bir ilçeden aday olmak için muhtemel rakipleriyle köşe kapmaca oynuyor, kimileri ölü taklidi yaparak uygun zamanı kolluyor.

Siyaset gerçekten mide bulandırıyor. Üstelik seçimin perde arkasında olan biten ortalığa döküldükçe öfkemiz katlanarak artıyor. Bizi enayi yerine koymuşlar resmen…

Bugünlerde iki önemli iddia var ortalıkta.

İlki Levent Gültekin’in Kemal Kılıçdaroğlu ile kayıt dışı sohbetlerinden aktardıkları. Levent, Kemal Bey’in kaybedeceğini bilerek bu seçime girdiğini, memleketi kurtarmanın artık imkânsız olduğunu, kendi adaylığını durduramayacak halde olduğunu söylediğini iddia ediyor. CHP Genel Merkezi bu iddiayı yalanladı.

Levent Gültekin sıkı dostumdur. “Yaklaşan Kasırga” kitabında memleketin geçmiş 20 yılında son derece bilinçli bir planın yürürlükte olduğunu ve olan biten her şeyin bu planın varlığını haklı çıkardığını anlatıyor. Anlattıkları yabana atılır gibi değil.

Fakat Levent’in kendi sesinin büyüsüne kapıldığı zamanlar daha önce de oldu. Özel bir sohbetin deşifre edilmesi ve Kemal Bey’in Levent’i yalanlaması bu mevzuda daha fazla konuşmayı zorlaştırıyor.

Bunu geçelim…

İkinci iddia, gurur duyduğumuz meslektaşımız Cansu Çamlıbel’in gazetecilik marifeti ile gündeme düştü. Çamlıbel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile T24 İnternet Gazetesi’nde bir röportaj gerçekleştirdi. Bu kez Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirdikleri kayıt dışı sohbetleri açığa vuruyor. Çok önemli iddiaları var.

https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/zafer-partisi-genel-baskani-umit-ozdag-kilicdaroglu-kazansa-uc-bakanlik-ve-mit-baskanligini-alacaktik-yazili-mutabakat-var,40818#google_vignette

Röportajın manşeti şöyle atılmış: “Kılıçdaroğlu kazansa üç bakanlık ve MİT Başkanlığını alacaktık, yazılı mutabakat var. Altılı Masadaki ortakları itiraz edeceği için bakanlığımı açıklamama ricasını kabul ettim. Benim içişleri bakanı olacağımı açıklasa seçimi kazanabilirdi"

Bu konuda, şu saate kadar Kemal Bey sessiz kaldı. Ümit Özdağ’ı yalanlamadı.

Böyle rezillik olmaz. Bu kadar alaturka siyaset olmaz. Kemal Bey ve CHP deşifre olan bu konuyu kamuoyuna en ince ayrıntısına kadar anlatmak zorundadır.

Milyonlarca insana salak muamelesi yapamazsınız.

Kemal Bey çok kısa ve net soruyorum:

Seçim öncesi pazarlıklarda Ümit Özdağ’ın söylediği gibi bir mutabakat metni imzaladınız mı gerçekten?

Size oy veren Kürtlere, Alevilere, azınlıklara, sosyalistlere, kadınlara, gençlere sormadan Ümit Özdağ’ı İçişleri Bakanı mı yapacaktınız?

Seçmenin bunu bilmeye hakkı yok muydu? Seçimden önce bu mutabakatı neden açıklamadınız?

Böyle bir anlaşmayı, HDP kitlesi size oy vermez diye mi gizlediniz? Siz milyonlarca insana kazık mı attınız yani?

Binlerce siyasi tutsak cezaevlerinde ömürlerini çürütürken, Selahattin Demirtaş dahi sizler için koşulsuz oy çağrısı yapmışken Türkiye siyasetinin en ırkçı, en lümpen, en tehlikeli figürünü polisin, jandarmanın, bekçinin, gardiyanın amirliğine mi atayacaktınız?

MİT Başkanı Zafer Partili mi olacaktı yani? Akademisyenlerin, gazetecilerin, sivil toplum örgütlerinin inanç gruplarının peşine düşen, hayatlarını karartan istihbarat yöntemlerini bunlar mı yönetecekti?

“Ne bakanlığı kardeşim? Ne MİT müsteşarlığı? Ben böyle bir sözü seçmenime söylemeden, sormadan, kitlelerin, partilerin konsensüsü olmadan veremem. At pazarlığı mı yapıyoruz burada” diyemediniz mi yani?

Siz böyle bir metni gerçekten imzaladınız mı yani?

Peki bu mutabakattan başka kimlerin haberi var? Meral Akşener bu imzayı biliyor mu? HDP’den Özdağ’ın İçişleri Bakanı olacağını konuştuğunuz kimse oldu mu?

Kaç kişi ile birleşerek bu kararı aldınız?

Alevi kimliğinize yapılan saldırılara karşı tek vücut olan seçmeninizle konuşmadan, Ermeni düşmanı, mülteci düşmanı, insanlık düşmanı, soykırımcı zihniyetlerle aynı tarafa mı düştünüz yani?

Bizler ırkçılığı geriletmek, mezhepçi ve kimlikçi siyasete direnmek için bedel ödemiyor muyduk?

Kalkıp bu topluma “Alevi Kemal’den Cumhurbaşkanı, Ermeni Garo Paylan’dan Ekonomi Bakanı, Arap Mithat Sancar’dan Eğitim Bakanı olur” diyebileceğiniz günler için saf tutmuyor muyduk?

İdris Naim Şahin ile Ahmet Davutoğlu ile Sadullah Ergin ile Meral Akşener ile ve hatta Ümit Özdağ ile oluyor da Selahattin Demirtaş ile olmuyor diyorsunuz yani?

Yüzümüzü kızarttınız Kemal Bey.

Elim daha fazlasını yazmaya varmıyor.

Yüzümüzü kızarttınız…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi