Ahmet İnsel: 'Yerli ve milli' adı altında, gayet vasat, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki girişimin bir benzeri

Ahmet İnsel: 'Yerli ve milli' adı altında, gayet vasat, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki girişimin bir benzeri
İnsel: Erdoğan yönetimi giderek belli özerklikleri olan, kin ve haset duydukları üniversite kurumlarına karşı saldırı yürütüyorlar; Boğaziçi'nde olduğu gibi.

ARTI GERÇEK- Yükseköğretim Kurumu (YÖK), Türkiye’de eğitim veren yabancı uyruklu öğretim görevlilerinin ülkede çalışmaya devam edebilmesi için B2 (Avrupa dilleri ortak çerçeve programına göre) seviyesinde Türkçe bilme zorunluluğu getirdi. Öğretim üyesi ve elemanı, hazırlık dil öğretmeni, okutman, teknik uzman, araştırmacı ve akademisyen görevleriyle 30 Fransızın çalıştığı Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) karardan etkilendi.

Karar sonucu oturma izni yerine de geçen çalışma izinleri etkilenen eğitimciler, Türkiye'de "yasadışı bulunma" konumuna itildi.

Bu değişikliği  Galatasaray Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ahmet İnsel ARTI TV'ye bağlanarak değerlendirdi. 

''YERLİ VE MİLLİ' ADI ALTINDA, GAYET VASAT, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ GİRŞİMİN BİR BENZERİ'

İnsel, "Fransa, geçen yıl 9 ülkeden, Fransa'ya gönderdikleri ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerinin yeterli Fransızca bilmeleri koşulunu getirdi. Türkiye'nin, benim anlamadığım, Galatasaray Üniversitesi üzerinden buna karşılık veiryor olması" diyerek şunları söyledi:

"Çünkü bu üniversiteler arasında olan bir ilişki değil. Türkiye'de ya da Fransa'da üniversiteye gleen bir hocada dil aranmıyor bildiğim kadarıyla. Aynı şeyin GSÜ'de de uygulanmaması lazım. Uzun vadede kalacak olan lkokul ve ortaokul öğretmenleri için düşünülebilir belki. Şunu da göze almak lazım, üniversitelerimize gelen hocalar, bir ve iki yıllığına geliyor, en azından bir kısmı. Türkçe zorunluluğ getirmek gelmemelerini teşvik anlmaına gelir. Bana burada gösteriş amaçlı bir karşılıklılık ilkesi uygulanıyor gibi geliyor. 

"Bu aynı zamanda Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek daha kötüleşmesi, Türkiye'nin batı dünyasından kopması ve bunu Erdoğan yönetiminin desteklemesi ve 'yerli ve milli' adı altında, gayet vasat, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki girişimin bir benzerini Galatasaray Üniversitesi'nde uygulamak olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda sadece Galatasaray Üniversitesi'nin değil, bütün kültür dünyamızı ilgilendiren bir içe kapanma, dış dünyayla, özellikle batı dünyasıyla olan ilişkilerimizi daha da soğutma ve mesafelendirme girişimi olduğunu düşünüyorum."

'ERDOĞAN YÖNETİMİ, KİN VE HASET DUYDUKLARI ÜNİVERSİTE KURUMLARINA KARŞI SALDIRI YÜRÜTÜYORLAR'

Üniversitedeki mevcut akademik kadronun nasıl etkleneğine dair konuşan İnsel, şu yorumu yaptı:

"Bugün B2 koşulunu getiren YÖK, Fransa'yla ilişkiler düzelmedikçe başka koşullar getirerek Fransa'dan buraya öğretim elemanı gelmesini köstekleyebilir. GSÜ'deki Fransalı öğretim elemanlarının uzun vadede Türkiye'de kalma beklentilerine de darbe vuracaktır. Bu yüzden Türkçe öğrenmelerini de desteklemeyecektir diye düşünüyorum. Ama zaannediyorum bu sadece Türkçe sınavıyla bitmeyecek bir şey. YÖK yönetimi ve Erdoğan yönetimi giderek belli özerklikleri olan, iyi formasyon vermek için uğraşan, kin ve haset duydukları üniversite kurumlarına karşı saldırı yürütüyorlar, Boğaziçi'nde olduğu gibi. GSÜ de bunun bir parçası zannediyorum."

'ÜNİVERSİTYEYLE İLKOKULU AYNI SEVİYEDE TUTAN BİR ZİHNİYET VAR'

"Kararın en başta üniversiteye giren ve Fransızca öğrenmek zorunda olan öğrencilerin dil öğrenimini yavaşlatacağını, kalitenin düşeceğini belirten İnsel, "Diğer yandan, Fransızca yapğılan birçok derste hocaların niteleğinin Türkçe bilmesi değil, diplomalı, iyi yetişmiş, uluslararası standartlarda akademisyen olmasıdır. Türkçe bilip bilmemeleri önemli değildir burada. Önemli olan üniversitede akademik sıfatlardır ve burada o kişilerden Türkçe ders vermelerini istemediğimize göre onlardan Türkçe bilmesini istememiz de anlamsızdır. Ama karşılıklılık ilkesi diyerek üniversiteyle ilkokulu aynı seviyede tutan bir zihniyet var." diye konuştu.

Öne Çıkanlar