Dicle Anter: Dava sürecinde en yakınlarımız dahi bizden uzak kaldı

Dicle Anter: Dava sürecinde en yakınlarımız dahi bizden uzak kaldı
Artı TV'de yayınlanan Güncel'e konuk olan İHD Eş Genel Başkanı ÖztürkTürkdoğan ve Anter'in oğlu Dicle Anter, Musa Anter davasını değerlendirdi

Artı TV’de Kemal Avcı moderatörlüğünde bugün yayınlanan "Güncel" programında, 20 Eylül’de zaman aşımına uğrayacak olan Kürt aydın ve gazeteci Musa Anter cinayetine ilişkin davanın ayrıntıları ve dava sürecindeki hukuksuzluklar masaya yatırıldı. Programa katılan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Gündoğan ve Musa Anter’in oğlu Dicle Anter sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"CİNAYETİN JİTEM TARAFINDAN İŞLENDİĞİNE DAİR GÜÇLÜ KANITLAR VAR"

Kemal Öztürk’ün sorusu üzerine söz alan Öztürk Türkdoğan, davanın zaman aşımına uğrayacak olmasıyla ilgili değerlendirilmelerde bulundu. Öztürk, şunlara değindi:

"İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı uygulanamayacağını sürekli ifade ediyoruz. Esasında, 30 yıllık süre üzerine çok tartışma yapıldı ve ben bunu biraz yadırgıyorum açıkçası. Musa Anter cinayeti hangi koşullarda, kimler tarafından işlendi TBMM Araştırma Komisyonu raporlarından takip edilebilir. Bu raporlarda "toplumda infial yaratan" cinayetlere örnek olarak Musa Anter cinayeti özellikle belirtiliyor.  1995 yılında kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun açıkladığı raporda, cinayetin JİTEM tarafından işlendiğine dair güçlü kanıtlar olduğu belirtiliyor. Susurluk kazasını araştırmak üzere 1997’de kurulan komisyonun hazırladığı 800 sayfalık raporda devlet içindeki bütün bu örgütlenmeler anlatılıyor."

ANCAK SİVİL TOPLUMUN GAYRETLERİYLE SORUŞTURMALAR AÇILDI

Cinayeti işleyenlerin devlet içindeki örgütlenmeler olduğunun altını çizen Türkdoğan, bu sebeple ancak öldürülen insanların ailelerinin, baroların ve insan hakları savunucularının gayretleriyle soruşturmaların açılabildiğinin altını çizdi. Türkdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Bu suçları işleyenler devlet içindeki örgütlenmeler olduğu için, illa ki bir yerinde siyasilere değecekti. Biliyorsunuz ki, bunların en ünlüsü Mehmet Ağar’dı. Suç örgütü lideri olmaktan yargılandı, ceza aldı ve mahkûm edildi. Hâlen de Ankara faili meçhul cinayetler davasının baş sorumlusu olarak yargılanmaya devam ediyor. Neredeyse 30 yıllık davalardan bahsediyoruz. Bir türlü sonuçlanmayan bu davalar ve cezasızlık politikası bu suçların insanlığa karşı işlenen suçlar olarak değerlendirilmesi gerektiğini kendiliğinden ortaya çıkarıyor."

"TÜRKİYE GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMEDİĞİ TAKDİRDE KESİNLİKLE DEMOKRATİKLEŞEMEZ"

Konuşmasında AİHM’İn bu davaya ilişkin olarak hem usül hem de esas yönünden ihlâl kararı verdiğini vurgulayan Türkdoğan, Türkiye’nin kendi barışını yakalaması gerektiğini belirtti. Geçiş dönemi adaletinin sağlanmasının hayati önemde olduğunu vurgulayan İHD Eş Genel Başkanı sözlerine şöyle devam etti:

"Bir kişi çıkıyor ifşaatlarda bulunuyor. Kutlu Adalı ve Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili daha ne söylensin?  Hâlâ bir soruşturma açılmış değil. Türkiye gerçek bir çatışma çözümü yaşamalı, geçmişiyle yüzleşip bir geçiş dönemi adaleti sağlamalı. Bunu yapmadığı takdirde Türkiye kesinlikle demokratikleşemez. Bu konular dünyanın her yerinde böyle çözülmüş. Bunu biz söylemiyoruz BM belgeleri söylüyor."

ANTER: ORHAN MİROĞLU TANIK DEĞİL SANIK OLARAK YARGILANMALI

Kemal Öztürk’ün Dicle Anter’in bir röportajda dile getirdiği Orhan Miroğlu’nun tanık değil sanık olarak yargılanması gerektiğine ilişkin sözlerini hatırlatması üzerine Anter şöyle konuştu:

"Mehmet Eymür mahkemede verdiği ifadede ‘Biz onu Tayfun olarak biliyorduk’ diyor. Demek ki, bir kod adı bu.  Mahkemenin bunu soruşturması ve Miroğlu’nun da cevap vermesi gerekir. Kendisi AKP içinde yöneticilik yapmış bir insan. Elinde imkânları var. Gerçekleri ortaya çıkarabilir. Ancak bugüne kadar bu yönde bir adım atmadı."

ANTER: EN YAKINLARIMIZ DAHİ BU DAVA SÜRECİNDE BİZDEN UZAK KALDILAR

Zaman aşımı öncesi görülecek son duruşmanın yarın olduğunu hatırlatan Kemal Avcı’nın, bu konuda kamuoyuna bir çağrısı olup olmadığını sorması üzerine Anter şunları söyledi:

"Ben kimseyi davet etmiyorum. Çünkü bu tür davalarda gönüllülük esastır. Bu davaya sahip çıkmak isteyen, Türkiye’nin hukuki, demokratik ve anayasal düzenle işleyen bir devlet olması için mücadeleye gönüllü olanlar gelebilirler. 30 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Gerçekleri konuşalım diyorsak eğer, biraz sitemkâr olacağım. En yakınlarımız dahi bu dava sürecinde bizden uzak kaldılar."

TÜRKDOĞAN: DEVLET İÇİNDEKİ ÇETELER TASFİYE OLANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ

Dicle Anter’in ardından söz alan Öztürk Türkdoğan Musa Anter davasının kamuoyunun desteğine ihtiyaç duyduğunu belirtti. 30 yıl geçse de geç kalınmadığını hatırlatan Türkdoğan, sözlerine şunları ekledi:

"Bu süreci ısrarlı bir şekilde takip edeceğiz. Devlet içindeki çetelerin mutlaka ve mutlaka tasfiye olması gerekiyor. Türkiye 15 Temmuz 2016’da bir darbe teşebbüsü yaşadı.  Devlet içindeki bir yapının teşebbüsü bastırıldı ve OHAL ilan edildi. OHAL ilanıyla birlikte 90’lı yıllardaki aktörleri yeniden görmeye başladık. Şimdi farklı taktikler uygulanıyor ve siyasiler hapiste tutuluyor. Ben bu dava dosyalarının asla kapatılmaması ve AİHM’in kararlının yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu davada cezasızlık uygulanmamalı, mutlaka ve mutlaka hüküm kurulmalı."

Öne Çıkanlar