Bağımsızlık sancısı
Tarihi geçmişinden, ekonomik krize, Madrid'in sert önlemlerinden yasal dayanağa kadar Katalonya bağımsızlık referandumu konusunda bilinmesi gereken herşey
Fatih AÇA
HABER MERKEZİ - Katalonya 1 Ekim’de yapılacağı açıklanan bağımsızlık referandumuna gidiyor. Madrid Yönetimi’nin karşı çıktığı ve engellemek için sert önlemler aldığı referandum Katalanların son yıllarda daha sık dile getirdikleri bağımsızlık taleplerinin en somutu. Peki neden şimdi, bağımsızlık taleplerinin arkasında ne var ve önümüzdeki dönemde İspanya ve Katalonya’yı hangi süreçler bekliyor?
KATALAN ÜLKESİ
Katalonya, İspanya’yı oluşturan 17 özerk bölgeden biri. İber Yarımadası’nın kuzey doğusunda yer alan Katalonya’da yaklaşık 7 buçuk milyon kişi yaşıyor. Yüzyıllardır İspanya içinde yer alsalar da Katalanlar kendi dilleri ve kültürlerini, zaman zaman ağır baskılara maruz kalsalar bile korudular. Katalonya’nın tarihi de buna işaret ediyor.
KATALANLARIN KISA TARİHİ
Ortaçağ’da ayrı bir ülke olan Katalonya, bugünkü İspanya’nın temelerini atan 1496’da Kastilya va Aragon Krallıkları’nın birleşmesi ile İspanya sınırları içinde yer aldı. Kendi kimliklerini korumakta ısrarlı olan Katalanların İspanya ile ilişkileri ilerleyen yüzyılar boyunca inişli çıkışlı oldu. 17. yüzyılın ortalarında ayaklanan Katalanlar 1640-1652 yılları arasında Fransa’nın koruması altında ayrı bir ülke kurdular. Ancak 1700’lerin başında, Avrupa’daki büyük güçlerin de dahil olduğu İspanya Vesayet Savaşı, Katalanların da bağımsızlık özlemlerine uzun bir süre nokta koydu. 1714’te uzun süre direnmesine rağmen Barcelona düştü ve Katalonya İspanya’nın bir parçası haline geldi.
İSPANYA İÇ SAVAŞI’NDAN BUGÜNE
20. yüzyılın başında İspanya’da cumhuriyet ilan edilmesi ile Katalanlar için yeni bir dönem başladı. En büyük kırılma ise 1936’da patlak veren İspanya İç Savaşı oldu. Milliyetçi cepheye karşı savaş veren cumhuriyetçi, sosyalist ve anarşist güçlerin en önemli merkezlerinden biri Katalonya ve Barcelona oldu. Ancak Hitler’in de destek verdiği faşist güçler iç savaştan galip çıktı ve İspanya’nın tamamında olduğu gibi Katalonya’da da General Franco yönetiminde ağır bir baskı dönemi başladı. 1939’dan 1975’te Franco’nun ölümüne kadar Katalanlar ağır baskılara maruz kaldı. Katalanca ve her türlü Katalan sembolü yasaklandı, çocuklara Katalan ismi verilmesi bile engellendi.
Barcelona, İspanya İç Savaşı'nda faşist güçlere karşı verilen mücadelenin merkezlerinden biriydi. 17 yaşındaki komünist miltan Marina Giesta'nın arkadaki Barcelona manzarası ile çekilen bu fotoğrafı İç Savaş'ın sembol görüntülerinden biri oldu.
FRANCO SONRASI
1975’te Franco’nun ölümü ile tüm İspanya’da demokrasi yeniden inşa edilmeye başladı. 1978’de kabul edilen yeni anayasa ile Katalanlar yine özerk yönetime kavuştu. İspanya’nın 1986’da Avrupa Birliği’ne girmesi ile hem ekonomik hem de toplumsal olarak tüm İspanya ile birlikte Katalonya da bir refah dönemine girdi. 2006’da Katalonya’nın özerkliği genişletildi. Bugün Özerk Yönetim kendi polis teşkilatına sahip. Eğitim ve yargıda kendi kurumlarını işletiyor.
BAĞIMSIZLIK YENİDEN GÜNDEMDE
İspanya'da on yıllar süren refah dönemi 2008’deki büyük ekonomik krizle sona erdi. Etkileri bugün de süren kriz, Katalonya’da bağımsızlık taleplerini tekrar gündeme getirdi. Bağımsızlık talebinin arkasında Katalanların kültürel ve tarihsel olarak ayrı kimliklerinin etkisi temel oluşturuyorsa, ekonomik gerekçelerin bunun motoru olduğunu söyleyebiliriz.
KATALONYA İSPANYA’YA VERDİĞİNDEN DAHA AZINI ALIYOR
Bu noktada ‘Katalanlar İspanya ekonomisini sırtlıyor’ söylemini mercek altına almamız gerekiyor. 7 buçuk milyonla İspanya nüfusunun yüzde 15’ini oluşturan Katalonya, İspanya’nın Gayrisafi Yuriçi Hasılası’nın (GSYİH) yaklaşık yüzde 20’sini üretiyor. Bu farktan daha önemlisi ise merkezi hükümetin Katalonya’ya ayırdığı bütçe payı. Ekonominin yüzde 20’sini üreten Katalonya’ya 2003 yılında merkezi devlet katkısının yüzde 16’sı geliyordu. Bu pay 2015’te yüzde 9,5’e düştü. 2014’te Katalonya’nın İspanya ekonomisine vergilerle yaptığı katkı ile yatırımlardan aldığı pay arasında, özerk yönetimin aleyhine yaklaşık 10 milyar dolarlık bir fark vardı. Dolayısıyla İspanya’nın ekonomik olarak en gelişmiş, endüstrileşmiş bölgesi ve Barcelona limanı ile ticarette de en önemli konumlarından birine sahip olan Katalonya’nın bağımsızlık halinde ekonomik olarak avantaj sahibi olabileceği varsayımını güçlendiren pek çok ekonomik veri olduğunu söyleyebiliriz.
Ekonomik rakamlar Katalanların bağımsızlık talebini destekliyorsa, aynı zamanda Madrid Yönetimi’nin buna karşı çıkmasının gerekçelerini de ortaya koyuyor. İspanya ihracatının yüzde 16’sı Katalonya üzeinden gerçekleşiyor ve yabancı yatırımların da yüzde 20’si yüzölçüm olarak küçük, gelişmişlik olarak ise büyük olan bu özerk bölgede toplanıyor. Bu rakamlar da Katalonya’nın ayrılmasının İspanya için ne kadar büyük bir etki yaratabileceğini gösteriyor ve İspanya’nın referanduma karşı aldığı sert tedbirlerin nedenleri hakkında ipucu veriyor.
Barcelona, İspanya'nın ekonomik ve endüstriyel olarak en gelişmiş bölgesi olan Katalonya'nın başkenti. Barcelona limanı da İspanya ticaretinin can damarlarından biri
BAĞIMSIZLIĞA DESTEK NE KADAR?
Peki Katalan kimliği, tarihi ve ekonomisi ibreyi bağımsızlığa çeviriyor görünse de bu Katalanların ezici çoğunluğu bağımsızlık istiyor anlamına geliyor mu? Yapılan anketler bunun tersini gösteriyor. Temmuz ayında yapılan bir anket Katalanların yüzde 41’nin bağımsızlık istediğini, yüzde 48’inin ise buna karşı olduğunu otaya çıkardı. Ancak bu rakamlar bağımsızlık referandumundan "hayır" çıkacağı anlamına gelmiyor. 2015’te sembolik de olsa bir bağımsızlık referandumu yapılmıştı ve sandıklardan yüzde 81 oranında "bağımsızlığa evet" çıkmıştı. Bu farkı yaratan en öneli faktör ise katılımın yüzde 40’ın altında kalmasıydı. Ayrıca o dönemde yapılan anketlerde bağımsızlık taraftarı Katalanların oranı yüzde 37 civarındaydı. Aradan geçen sürede hem bağımsızlık taraftarı Katalanların oranının arttığı hem de sandığa gitmede daha hevesli olacakları gözönünde bulundurulduğunda 1 Ekim’deki referandumdan "evet" çıkması oldukça yüksek bir ihtimal.
2015'teki referandum sembolikti ve katılım yüzde 40'ların altındaydı. Ancak yine de sandıklardan yüzde 81 oranında "evet" çıkması bağımsızlık yanlılarını kutlama için sokaklara dökmüştü
BU REFERANDUM SEMBOLİK DEĞİL
2017 referandumunu iki yıl öncekinden ayıran bir başka önemli nokta da içeriği. 2015’teki referandum simgeseldi. Ancak bu referandum Katalonya Parlamentosu’nda çıkarılan özel bir yasa ile geçirildi. Kabul edilen yasa, referandumdan "evet" çıkması durumunda 48 saat içinde bağımsızlık ilan edilmesini içeriyor. Bu önemli fark bağımsızlığın kabul edilme olasılığının yüksek olmasıyla birleşince Madrid’in tepkisi de iki yıl önceye göre çok daha sert oldu.
İLGİLİ HABER: KATALONYA'NIN BAĞIMSIZLIK YASASI
İLGİLİ HABER: KATALONYA'DA BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU RESMİLEŞTİ
İSPANYA’NIN SERT TUTUMU
Katalan Parlamentosu’ndan çıkan referandum yasasının hemen ardında İspanya Anayasa Mahkemesi referandumu ‘yasa dışı’ ilan etti. Madrid Yönetimi de benzer açıklamalarda bulundu ve hemen arkasından referandumun yapılmasını engellemek için fiili adımlar geldi. İspanya Anayasası’nın 155. maddesi ülkeden ayrılma taleplerini engellemek için merkezi yönetime, özerk parlamentonun kapatılmasına kadar varan bir dizi yaptırımı öngörüyor. Bu yasadan destek alan Madrid Yönetimi de sert önlemler aldı.
İLGİLİ HABER: REFERANDUM SANDIKLARINA EL KONDU
İLGİLİ HABER: KATALONYA'DA BAĞIMSIZLIK BASKINI
Bağımsızlık referandumunun yapılmasına izin vereceğini açıklayan 700’den fazla belediye başkanı hakkında soruşturma başlatıldı. 20 Eylül’de Katalan Hükümet binalarına polis baskını düzenlendi ve aralarında özerk yönetimin üst düzey yetkililerinin de olduğu 14 kişi gözaltın alındı. Yoğun protestoların ardından gözaltına alınanlar serbest bırakılsa da merkezi yönetimin sert önlemleri sürdü. Bağımsızlık referandumu konusunda bilgi veren internet sitelerine erişim engellendi. İspanya Hükümeti Katalonya’nın tüm mali kaynaklarına el koyduğunu açıkladı. Katalonya’ya 6 binden fazla polis gönderen Madrid yönetimi referandumu engellemek için oy pusulalarına el koymaya varan fiziki tedbirleri hayata geçirdi. Polis ve jandarmanın yaptığı baskınlarda milyonlarca oy pusulası ve yüzlerce oy sandığına el konuldu.
Madrid Yönetimi'nin referandum karşıtı tedbirlerinden biri de oy pusulası ve sandıklara el koymak oldu. Elbette bu tutum sert protestoları da beraberinde getirdi
AB’NİN TUTUMU
Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bağımsızlık tartışmasına Avrupa Birliği’nin ve Avrupa ülkelerinin tutumunun şaşırtıcı derecede sessiz olduğunu söylemek mümkün. Tüm süreç boyunca Avrupalı liderlerden referanduma yönelik hiç bir açıklama gelmedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise hem İspanya Anayasa Mahkemesi'nin kararına hem de referandumdan çıkacak bağımsızlık yanlısı karara saygı duyacaklarını söyledi. Juncker ayrıca bağımsız bir Katalonya'nın AB'ye tekrar başvuruda bulunması gerektiğini aktardı.
Katalan yöneticilerden gelen AB’ye arabuluculuk çağrıları ve Katalonya’da yaşanabilecek hak ihlallerinin önlenmesi için adım atılmasına yönelik talepler yanıt bulmadı.
Birleşmiş Milletler’den de resmi bir açıklama yapılmadı ancak BM bünyesindeki insan hakları görevlileri sert tutumu nedeniyle Madrid yönetimini eleştirdi.
İLGİLİ HABER: BİR BÖLGE DAHA İSPANYA'DAN BAĞIMSIZLIK İSTİYOR
BUNDAN SONRA NE OLACAK ?
Madrid’den gelen tüm bu sert tepkilere rağmen Katalon Yönetimi referandumdan geri adım atmadı. Katalonya Özerk Bölgesi Başkanı Carles Puigdemont, Twitter hesabından oy pusulalarının basılışını gösteren bir video yayınladı. Tüm engellemelere rağmen oy kullanma işlemlerinin gerçekleşebileceği pek çok noktanın kurulacağı açıklandı. Ama bu yapılsa bile sonuçların sağlıklı olmayacağı yönündeki endişeleri gidermekten uzak.
1 Ekim günü Barcelona başta olmak üzere tüm Katalonya’da sokakların hareketli olacağı ve büyük gösterilerin yapılacağını öngörmek mümkün. 2 Ekim günü de hem İspanya hem de Katalonya büyük ihtimalle belirsizlik ve yeni krizlere uyanacak.