29 Şubat'ın tarihi: Artık gün nedir, neden şubat ayına eklenir?
Artı Gerçek - 29 Şubat'ın kökenleri aslında hem antik Roma'daki batıl inançlara, hem de zaman ile astronomiyi insan hayatını kolaylaştıracak şekilde hizalama amaçlı yüzlerce yıllık matematiğe dayanıyor.
ARTIK GÜN NE DEMEK?
Her dört yılda bir (bazı yıllar hariç!) bir artık gün yaşanması, o yılın 365 değil, 366 gün sürmesi demek. Bu eklemenin sebebi ise Dünya'nın Güneş'in etrafında dönmesinin okullarda "yuvarlayarak" öğretildiği gibi 365 değil, 365,2422 gün sürmesi. 0.2422'lik küsürat, her dört yılda bir 5 saat, 48 dakika ve 46 saniyenin "artması" ve toplamda yaklaşık olarak "ek" bir gün oluşturması anlamına geliyor.
ARTIK YIL HESABA KATILMASA NE OLURDU?
Bu ek gün yok sayılıp her dört senede bir o yılın 366'ncı günü olarak eklenmeseydi, Dünya'nın dönüşü, takvimlerin gösterdiği tarih ve mevsimler arasında algılanan uyum bozulacaktı. Sözgelimi, 100 içinde takvimler 24 gün kayacak, 700 yıl içinde kuzey yarımkürede yaz mevsimi aralık ayında başlayacak, temmuz ayı soğuk bir kış dönemine denk gelebilecekti. Yani artık gün "aradan çıkarılmasaydı", zaman içinde haftalar, hatta aylara tekabül edecekti.
ŞUBAT NEDEN 28 ÇEKİYOR?
Artık günün niçin şubat ayına eklendiği ve şubatın niçin normalde 28 gün çektiğinin hikâyesi ise antik Roma'ya dayanıyor...
Roma'nın ilk hükümdarı olan Romulus'un emriyle MÖ 738 civarında hazırlanan takvim, insanların tarlalarını ekmediği ve çalışmadığı kış aylarını dikkate almıyordu. Bu takvimde martta başlayıp aralıkta biten 10 ay bulunmaktaydı. Romalılar çift sayıların uğursuz olduğuna inandığı için de aylar 29 veya 31 gün çekiyordu.
İkinci Roma kralı Numa Pompilius ise kış aylarının sayılmamasının yarattığı zorlukları ve diğer medeniyetlerin takvimleriyle yaşanan uyumsuzlukların aşılması için iki "yeni" ay ekledi: O dönemde yılın "sonuna" eklemlenen Ocak (Ianuarius) ve şubat (Februarius) da artık resmen sayılacaktı...
Ancak bu sefer de ayların sayısı 12'ye çıkınca bu kez de "çift sayı uğursuzluğu" baş gösterdi. Ay takvimine göre 29 veya 31 gün çeken ayların yanında, birinin de "çift" çekmesi gerekiyordu... Bu nedenle, Romalıların ölülerini andığı dönem olması nedeniyle zaten kısmen "uğursuz" sayılan şubat ayına 28 gün verildi...
ASIL SORUN 10 GÜN GERİDE KALMAK OLDU
Fakat bu ay takvimindeki asıl sorununun, 365 günlük Güneş yılının 10 gün gerisinde kalması olduğu anlaşılacaktı... Bu sorunun her iki yılda bir 'Mercedonius' adı verilen 22 veya 23 günlük bir "ara" ay eklenerek çözülmesine karar verildi. Takvim böylelikle ay-güneş takvimi (lunisolar) haline gelse de, yılların siyasi gerekçelerin de kullanılacağı kararlarla göreceli olarak uzatılıp kısaltılması kendi sorunlarını beraberinde getirdi.
SEZAR GÜNCELLEDİ
Jül Sezar dönemine gelindiğindeyse sistem yeniden değişti. Sezar bir kararnameyle, Roma takvimini Ay yerine Güneş'le hizalandırdı. Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya danışmanlık yaptığı bilinen Yunan astronom Sosigenes'in yardımıyla, Jülyen Takvimi yarattı. Geçmişten kalan "artık" günlerin yarattığı karmaşanın düzeltilmesi için 445 günlük "ultimus annus confusionis" (son karmaşa yılı) geçirildi;
sonrasında da, bir yılın 365 gün 6 saate dayalı olduğu takvim yürürlüğe girdi. Bu 6 saatin toplamının 24 saati ettiği her dört yılda bir de, "artık gün" şubat ayına eklenmeye başlandı.
Jülyen Takvimi'nde yıldaki günler 355'den 365'e çıkınca, bu fazladan 10 günü ayları 30 veya 31 güne çıkarmak için kullanıldı. 28 gün olarak belirlenen şubat ayına ise dokunulmadı.
GREGORYAN TAKVİMİNE GEÇİŞ
1582'e gelindiğinde ise Batı takvimi, Papa Gregory XIII döneminde bir "düzeltme" daha geçirdi. Zira Jülyen takvimi ile güneş takvimi arasında her yıl yaşanan 11 dakikalık fark, Papa'nın yaşadığı dönemde 10 günlük bir sapmaya yol açmıştı. Bu, Kuzey Yarımküre'de 21 Mart'ta gerçekleşmesi gereken İlkbahar Ekinoksu'nu 10 Mart'a çekmiş, Paskalya yortusunun da tarihini değiştirmişti...
XIII. Gregory, Cizvit papazı ve aynı zamanda astronom olan Christopher Clavius'un yardımıyla Gregoryen takvimini geliştirdi. Böylece bugün dünyada en yaygın kullanılan takvim son halini aldı...
ARTIK YIL HER DÖRT YILDA BİR DEĞİL...
Gregoryen takviminin az bilinen bir özelliği, artık yılı esasında her dört yılda bir hesaplamaması: Bu takvimde, Jülyen Takvimi'ndeki sapmadan kaçınmak için bazı yüzyıl başlarına artık gün eklenmiyor. Yani dörde bölünebilen her yıl aslında artık yıl değil. Sözgelimi, 1700, 1800 ve 1900 yıllarında 29 Şubat yaşanmadı. Aynı şekilde, 2100 ve 2200'de de yaşanmayacak... (DIŞ HABERLER)