Adalar imar planı mahkeme tarafından iptal edildi
Mahkeme, Adalar sakinleri başta olmak üzere kamuoyunun tepkisini çeken imar planlarında planlama teknikleri ve esasları açısından hukuka uyarlık bulunmadığına hükmetti.

CANAN COŞKUN
İSTANBUL - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanarak askıya çıkarılan Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ne ilişkin imar planlarının iptali istemiyle Mimarlar Odası’nın açtığı davada, mahkeme planların iptaline hükmetti. Mahkeme, imar planlarında planlama teknikleri ve esasları açısından hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna vardı.
İstanbul 8. İdare Mahkemesi, kararında “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”te 20 Kasım 2021 tarihinde değişiklik yapıldığı, 12 Mayıs 2023’te onanan imar planlarında güncel kurum görüşünün olmadığı aktarıldı. Kararda, orman alanlarına bitişik parsellerde 10 metrelik yol alanının öngörülmemesinin planların genelini etkileyecek nitelikte olduğu belirtildi.
Turizm amaçlı kullanımlara yönelik yer seçimlerinin ve fonksiyon büyüklüklerinin belirlenmediğinin aktarıldığı kararda, konut alanlarında konaklama tesisi yapılabileceğine yönelik kuralın ilgili mevzuata aykırı olduğu kaydedildi. Ticaret+konut fonksiyonuna sahip imar adasındaki konaklama yapılabilecek parselin hangi parametrelere göre tespit edildiğinin açıklanmadığı belirtildi.
Çevre Kanunu kapsamında ileri atıksu arıtma tesisine ilişkin bir belirlemenin bulunmadığının aktarıldığı kararda, İSKİ Genel Müdürlüğü görüşünde alternatif alanlar talep edildiği halde bunlara ilişkin irdelemenin de yapılmadığı kaydedildi.
Kararda, Kıyı Kanunu'nda kısmi yapılaşma tespiti çalışmasına plan açıklama raporunda yer verilmediği anlatıldı. Hangi adada kısmi yapılaşma tespitinin bulunduğuyla ilgili bir araştırma olmadığının da altını çizen mahkeme, ilk 100 metrelik alan içerisinde açık alan niteliğinde olmayan ve kamunun kullanımı dışında kalan arazi kullanımlarının üretilmesinin imar mevzuatına aykırı olduğunu kaydetti.
NE OLMUŞTU?
Prens Adaları, 1984’te doğal SİT alanı ilan edilmişti. O günden dava konusu imar planları yapılana kadar yürürlükte olan bir imar planı yoktu, inşa faaliyetleri de geçici yapılaşma koşullarına göre yapılıyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Adalar, Kasım 2021’de “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edildi ve plan yapma yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi. Bakanlık, bu yetkiye dayanarak Prens Adaları’na bağlı Sedef ve Kaşık adalarının doğal sit derecesini düşürerek imara açılmasına sebep olacak imar planları hazırlamıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi, İstanbul’daki Prens Adaları’yla ilgili imar planlarını hazırlamış, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da 28 Temmuz 2023’te planları onamıştı. İmar planları özellikle kıyı alanlarını kapsamaması nedeniyle kamuoyunun tepkisini çekmişti. Ada sakinleri, hazırlanan planın koruma amacı taşımaktan çok turizm amaçlı gelişmelere hizmet edeceğini düşünüyordu. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi söz konusu planların iptali istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar Belediyesi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı dava açmıştı. Dava kapsamında bilirkişi heyeti bir rapor hazırlamış, raporda plan kararı ve gösterimlerinin planlama esas ve tekniklerine aykırılık taşıdığı belirtilmişti.
PLANLARIN YÜRÜTMESİ DURDURULDU
İstanbul 8. İdare Mahkemesi bilirkişi raporundaki tespitleri hükme esas alarak 15 Ekim 2024’te yürütmenin durdurulmasına karar verdi. İmar planlarında Büyükada ve Heybeliada’da “doğa odaklı turizm alanı”, Sedef Adası, Burgazada ve Kınalıada'da günübirlik rekreasyon alanı sembollerine yer verildiğini hatırlatan mahkeme, bununla ilgili kurum görüşlerinin 2018 ve 2020 yıllarında alındığı belirtmişti. Orman alanlarıyla ilgili Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin “Binaların yerleşimi" başlıklı 21’nci maddesinde yer verilen “Orman alanlarına bitişik parsel oluşturulamaz. İmar planı hazırlanırken, yangına müdahaleyi kolaylaştırmak bakımından, itfaiye araçlarının ulaşımını sağlamak üzere, orman sınırı ile parsel arasında asgari 10 m yol bırakılır” düzenlemesini hatırlatan mahkeme, imar planlarında bununla ilgili de güncel bir görüşe rastlanılmadığını aktarmıştı.
KIYILAR PLANA DAHİL EDİLMEMİŞTİ
İmar planlarının ortaya çıkmasından sonra kıyıların planlanmaya dahil edilmemesi tepki çeken uygulamalardan biriydi. Mahkeme, bu konuyla ilgili değerlendirmesinde deniz tarafında bir belirlemenin olmadığını ve deniz tarafında kalan alanlarda 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na göre hareket edilebileceğini kaydetmişti. Bu alanların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini aktaran mahkeme, kıyıların plan onama sınırı dışında bırakılmalarının planlama esaslarına uyumsuzluk içermediğini savunmuştu.
ULAŞIM SİSTEMİYLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME
Mahkeme, ulaşım sistemi incelendiğinde, temel kullanımın yaya odaklı olarak kurgulandığını ve yol sisteminin ne şekilde tasarlanması gerektiği yönünde kuralların ortaya konduğunu belirtmişti. Kentsel tasarıma ilişkin hususların Ekolojik Kentsel Tasarım Rehberi’nde ele alınacağını ifade ederek uygulama imar planı sonrasına bırakıldığını hatırlatan mahkeme, mevzuatın öngördüğü şekli ile plan açıklama raporunda yer verilmediğini aktarmıştı.
TURİZM AMAÇLI KULLANIMLARLA İLGİLİ BELİRSİZLİK
İmar planlarına yönelik eleştirilerin arasında turizm taşıma kapasitesinin belirlenmeden turizm amaçlı kullanımlarla ilgili yer seçimlerinin yapılması da yer alıyordu. Mahkeme, konut alanlarında konaklama tesisi yapılabileceğine yönelik getirilen kuralın ilgili mevzuatta yer almadığını, ticaret+konut fonksiyonuna sahip imar adasındaki konaklama yapılabilecek parselin tayinine yönelik olarak hangi parametrelere göre karar verileceğinin açıklanmadığını belirtmişti.
Çevre Kanunu kapsamında ileri atıksu arıtma tesisine ilişkin tespitin bulunmadığını anımsatan mahkeme, İSKİ Genel Müdürlüğü görüşünde alternatif alanların talep edildiği halde bu alternatiflere ilişkin irdelemelerin yapılmadığını değerlendirmişti.
İmar planlarının tamamı yönünden planlama teknikleri ve esasları açısından hukuka uyarlılık bulunmadığını kaydeden mahkeme, hukuka aykırı olduğu belirlenen dava konusu planların etki alanına bağlı olarak telafisi güç zararların oluşabileceğine dikkat çekmişti.