Akbelen'de her yerden hızar sesleri yükseliyor: 'Ormanın çığlığına kulak verin'

Akbelen Ormanı'nda ağaç kesimi dört gündür sürerken, ormanın her yerinden hızar sesleri duyuluyor. Kuşadası Kent Konseyi üyeleri jandarma ekipleri ile tartışarak fenalık geçirdi. Yaşam savunucuları ise herkesi Akbelen direnişine destek olmaya çağırdı.

Selçuk ARSLAN


MUĞLA - Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de bulunan Akbelen Ormanı'nda, Limak Holding ve IC Holding ortaklığındaki YK Enerji'nin maden sahasını genişletmek için gerçekleştirdiği ağaç kesimine karşı köylülerin ve yaşam savunucularının mücadelesi sürüyor.

AĞAÇ KESİMİ DEVAM EDİYOR

Akbelen Ormanı'nda ağaç kesimi dördüncü gününde de sürüyor. Ormanın içinden gelen hızar sesleri her yerden duyuluyor.

YÖRE HALKINDAN ÇAĞRI

Yöre halkı daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararlarının uygulanması ve ağaç kesiminin durdurulması için Muğla Adliyesi önünde açıklama yaptı.

SU VE GIDA YARDIMINA JANDARMA ENGELİ

Milas'tan direnişe destek için bir kamyon su ve gıda gönderildi. Jandarma güvenlik gerekçesiyle kamyonun geçişine izin vermedi. Bunun üzerine yöre halkı ve yaşam savunucuları insan zinciri oluşturarak su ve gıdayı içeri taşıdı. Bu sırada "Limak defol ormanlar halkındır", "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Biz buradayız Limak gidene kadar" sloganları atıldı.

KUŞADASI KENT KONSEYİ'NDEN DESTEK

Kuşadası Kent Konseyi üyeleri nöbete destek için Akbelen'e geldi. "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganı atan Kuşadası Kent Konseyi üyeleri "Madeniniz yıkılsın", "Akbelen'den elinizi çekin" yazılı dövizler taşıdı.

BİR KİŞİ FENALIK GEÇİRDİ

Kuşadası Kent Konseyi üyelerinden bir kişi, kimlik kontrolü yapan jandarma ekipleri ile tartışarak fenalık geçirdi. Bu kişiye yöre halkı ve çevreciler destek oldu. Akbelen savunucuları, "Halka değil çetelere barikat" sloganı atarak yaşananları protesto etti.

CHP'Lİ DERİCİ: YETKİLİLERİ BU KATLİAMI DURDURMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Artı Gerçek'e konuşan CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, "Hukuksuz, vicdansız bir uygulama. Köylülerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, bütün CHP örgütlerimizle buradayız. İki yıldır direnişin başından beri burası bizim önceliğimiz. Durdurmak için herşeyi yapıyoruz ama durmuyor. Bizleri susuzluk bekliyor, oksijensizlik bekliyor. Bizleri güzellik beklemiyor. Ormanlarını yok eden toplumları ne bekliyorsa bizleri o bekliyor Ve buna engel olmaya çalışıyoruz. Yetkilileri bu katliamı durdurmaya çağırıyoruz ama durmuyorlar" dedi.

'65-70 YAŞINDAKİ TEYZELERİMİZ NİNELERİMİZ COPLANIYOR'

Bodrum'dan gelen arama kurtarma ekibi üyesi Volkan İlgüz, Artı Gerçek'e şunları söyledi:

"Her yerden hızar sesleri geliyor. Bu ormanların çığlığı. Bu sese kulak versinler. Burada 65 yaşında teyzelerimiz, 70 yaşında nenelerimiz coplanıyorlar maalesef. Bir ağaç yanmasın diye hayatımızı ortaya koyarken burada binlerce ağaç bir günde kesiliyor. Ben özellikle ünlülerin, sosyal medyada çok yüksek takipçisi olanların kamuoyundaki farkındalığı artırması adına buraya gelmesini, bu çığlığa kulak vermesini diliyorum. Zaman zaman kolluk kuvvetlerinin çok sert müdahalesi oluyor. Burada düşman yok. Burada halk var, halkın direnişi var. İnsanlar toprağına, tabiatına, geleceğine sahip çıkmak istiyorlar. Karşılarında 1500-1600 terminatör gibi komonda var ve hiç acımadan copluyorlar. Değişik bir biber gazı sıkma aletiyle böcek ilaçlar gibi ilaçlıyorlar insanları. Kalbimiz kırık, gönlümüz kırık cumhuriyetin ikinci yüzyılı böyle olmamalıydı.

'MADEN ŞİRKETLERİ UĞRUNA DOĞA KATLEDİLİYOR'

Balıkesir'in Burhaniye ilçesinden gelen Derya Alim de şöyle konuştu:

"Pazartesi gününden beri kıyıma engel olmak için mücadele içindeyiz. Bu kabul edilemez bir şey. Türkiye elektrik üretiminin yüzde birine sahip olacak diye burada büyük bir doğa katliamı yapılıyor. Buradaki su havzası, doğal yaşam bitiriliyor. Köylünün tarım arazilerine kötü etkisi olacak, köylü yaşam alanlarından mahrum kalacak. 100 yıllık ormanın kesilmesinden çıkar sağlayacak sermaye; Limak ve İçtaş Holding. Halbuki burada binlerce köylü var.

20 yılda bu köylünün refah düzeyinde bir artış olmuş mu? Bunu neden halkın çoğunluğu göremiyor? Hükümet dengeli büyümeden yana olmalı, halkın sağlığından yana olmalı. Tarımı destekleyici politikalar yürütmek yerine maden şirketleri uğruna doğa katlediliyor. Hangi gelişmiş ülkede bir orman maden şirketi için tahsis ediliyor, katledilmesine izin veriliyor? Burada hukuk yok. Termik santrallerin 1995'ten beri kapatılması kararı var."

'MEMLEKETİ YOK ETMEKTEN VAZGEÇSİNLER'

Artı Gerçek'e konuşan yöre halkından Ayşe Teyze, "Çok kötü durum. Tarım arazilerinin üzerinde enerji üretilmemeli. Tarım arazilerini yok edip, şu ağaçları kesip termiğin bacasında yakarak memleketi yok etmesinler. Türkiye vatandaşına, Türkiye'yi yönetenlere, termik santrali çalıştıranlara sesleniyorum: Bir nokta vicdanları varsa şu memleketi yok etmekten vazgeçsinler" dedi.

'TERMİĞİN DUMANI TÜTTÜĞÜ ZAMAN AÇ KALACAĞIZ'

"Ekmeksiz, susuz, havasız kaldık" diyen Ayşe Teyze şöyle devam etti:

"Çok kötü duruma düştük, çok daha da kötü duruma düşeceğiz. Termiğin dumanı tüttüğü zaman, memleket yok olduğu zaman aç kalacağız. Ovalarımızı yok ederek, ağaçlarımızı keserek, altından kömür çıkararak yok ettiler. Bir masal var ya; su nerde? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı? Dağ nerede? Yandı bitti kül oldu diye. Yandı, bittti, kül oldu, memleketimiz bitti. Mallarımız vardı, akan derelerimiz vardı çok güzel. Sularımızı da bitirdi, havamızı da bitirdi, tarım arazilerimiz de bitti. Şurada nöbet tutuyoruz, vicdanları varsa..."

'YAZIKLAR OLSUN, VİCDANLARI YOKMUŞ'

Halka ve Türkiye'yi yönetenlere seslenen Ayşe Teyze, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kaymakamlar, valiler, belediyeler nerede? Türkiye vatandaşları nerede? Bu Türkiye'yi yöneten cumhurbaşkanı hiç mi bizi görmüyor? Biz ne olacağız? Hani evimiz, hani toprağımız? Biz üretmek istiyoruz, köyde yaşamak istiyoruz. Bizim eskiden bir köyümüzde 500'e yakın keçi vardı, inek vardı. Hayvancılığımız vardı, tütüncülüğümüz vardı, şimdi işimiz bitti. Nerede bulacağız biz ekmeği bu saatten sonra? Nerede kazanacağız ekmeği?

Ekmek kazanılan toprak yok olur mu? Bizden kaç asır önce insanlar gelmiş de geçmiş, hiç memleketi yok etmemişler bize bırakmışlar, bize. Biz de geriden gelene bırakalım ki aktar döndür olsun. Çocuklarımız da ak günler görsün. Şu 44 derece sıcağın altında, cayır cayır memleketin dört bir yanında çam ormanları yanarken bizim burayı da cayır cayır iki günde bitirdiler. Yazıklar olsun, bir tek vicdanları yokmuş o kişilerin." (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar