Bakanlıktan yeni ÇED kararları: Güllük, Ege’nin, Akdeniz’in çöplüğü olmasın

Bakanlıktan yeni ÇED kararları: Güllük, Ege’nin, Akdeniz’in çöplüğü olmasın
Güllük Körfezi’nde yat-maden limanları ve çekek yerleri ilgili peş peşe ÇED süreçlerini başlatılıyor. İasos Mahalle Meclisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Scobie, "Güllük Körfezi’nin Ege Denizi’nin ve Akdeniz’in çöplüğü olmasını istemiyoruz" dedi.

İZMİR - Muğla’nın Bodrum ve Milas ilçeleri ile Aydın’ın Didim ilçesi arasında yer alan ve çok sayıda el değmemiş koya ev sahipliği yapan Güllük Körfezi'nin yat-maden limanları ve çekek yerleri (yat ve deniz araçlarının karada bakım ve kışlama ihtiyaçlarını karşılayan kıyı tesisi) projeleri ile başı dertte. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, sadece Milas sınırlarındaki bölgede 2024 yılında üç yat limanı için ÇED onayı verirken bir yat limanı ve bir çekek yeri için de ÇED süreci başlattı. Bir maden limanı işletmesine karşı acılan dava ise Danıştay’dan döndü.

whatsapp-image-2024-05-11-at-15-31-36.jpeg

'GÜLLÜK HALKI YAT LİMANINI İSTEMİYOR'

İasos Mahalle Meclisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Scobie, yeni projelerin Güllük Körfezi’ne etkilerini değerlendirdi. Yeniden Bakanlık İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda ele alınacak Güllük Yat Limanı projesi ile ilgili Scobie, "Bu yat limanı ile ilgili daha önce birçok kez ÇED süreçleri başlatıldı ama bir şekilde ilerlemedi. Şimdi yeni bir sürece girildi. Güllük halkı yat limanını istemiyor. Şöyle ki kıyılar halka aittir ve yat limanı demek demir parmaklıklarla halka kapatılmış özel bir alan demektir. Ranta odaklı, kişilerin kazancına odaklı, sermayeye dönük projedir. Zaten kıyı şeridi istila edilmiş durumda. Mevcut limanlar arasında satışta olanlar var ancak bunlara alıcı çıkmadığı biliniyor" dedi.

whatsapp-image-2024-05-11-at-15-31-37.jpeg
Hülya Scobie

'GÜLLÜK KÖRFEZİ CAN ÇEKİŞİYOR'

Güllük Körfezi’ndeki kirliliğe dikkat çeken Scobie, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kirlilik haritalarında Güllük Körfezi turuncu, Aliağa ise kırmızı renkte. Yani Aliağa'da deniz ölümü gerçekleşmiş durumda, Güllük Körfezi ise can çekişiyor. Yatların altına sürülen zehirler sebebiyle bu zehir salınımı sürekli denize veriliyor. Yat limanlarının çevresinde denize girmek mümkün olamıyor. Bu salınan zehirli maddeler nedeniyle yat limanlarının çevresinde denize girmek yasaktır. Bu zehirler yatların altına yapışan midye ve yosunların temizliğinin zorluluğu sebebiyle sürülüyor. Şu anda halihazırdaki yat limanları zaten tam kapasite çalışmıyor. Güllük Körfezi’ndeki yat sakinleri yatlarını açık denizlere, temiz denizlere veya başka koylara bırakıyorlar. Burunlarının dibinde yat limanı olduğu halde uzak yerleri tercih ediyorlar çünkü yatlarının altı kısa sürede kirlendiği için” diye konuştu.

'TURİZM ALANI OLMAKTAN ÇIKACAK'

ÇED olumlu kararı verilen Birol Bursa’ya ait yat limanı projesini de yargıya taşıdıkları belirten Scobie, "Temel Abdik’e ait yat limanı'nın halkın katılımı toplantısı 28 Mayıs’ta yapılacak. Güllük Körfezi çok sığ bir deniz. Zaten kirlilik oranı yüksek, bu tür endüstriyel faaliyetlerle Güllük Körfezi tarım ve turizm alanı olmaktan çıkıp, sanayiye dönük projelerin hayata geçirildiği bir körfez haline getirilecek. Türkiyemizin nadide köşesi Güllük Körfezi’ni turizm alanı olmaktan çıkarmak istiyorlar. Güllük Körfezi, aynı zamanda kefalin doğup, büyüyüp, yumurtlayıp Ege’ye açıldığı yerdir. Kirlilik nedeniyle posedion çayırları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Posedion çayırları dünyada koruma altına alınmış endemik bitkilerdir. Bu bitkilerin denizde yaşama ve atmosferimize etkileri çok büyüktür" dedi.

'MADEN LİMANI ANAYASA MAHKEMESİ'NDE'

İasos Antik Kenti yakınlarında Ayyıldız isimli firma tarafından açılmak istenen maden boşaltma limanını da Anayasa Mahkemesi'ne taşıdıklarını belirten Scobie, "Bu liman hukuktaki birçok boşluklar kullanılarak ilerledi. Hukuktaki bu boşlukların kullanılmasıyla ilerleyen süreçte bir şekilde firma sahibi bu maden limanını yapmak istiyor. Maden limanı gerçekten Güllük Körfezi’nin katli olabilecek büyüklükte bir liman olacak. 150 bin dwt üzerindeki gemiler buraya gelecek. Büyük gemilerin yanaşabilmesi için 65 bin metrekarelik deniz alanı taranacak. 14 metrelik kazık çakılacak, üç katlı apartman büyüklüğünde. Çıkan hafriyat açık burundaki Güllük Körfezi’ne dökülecek. Ekosisteme vereceği tahribatı düşünebiliyor musunuz? Geri dönülemez sonuçlar doğuracak" dedi.

'AVRUPA’DA YASAK, TÜRKİYE’DE SERBEST'

Güllük Körfezi’nde inşa edilmek istenen çekek yerleri projelerine de değinen Scobie şunları söyledi:

"Avrupa'da iç denizlerde çekek yerleri, yükleme, boşaltma limanları yasaktır. Yunanistan, İtalya, İspanya gibi sirkülasyonu az olan yerlerde yasak olduğu için Türkiye’ye getiriyorlar. Biz buna karşıyız. Gitsinler kendi ülkelerinde yapsınlar. Biz Güllük Körfezi’nin Ege’nin ya da Akdeniz’in çöplüğü olmasını istemiyoruz. Tarıma ve turizme ayrılmış bir bölgede, kişilerin rantına dönük bu tür endüstriyel projelere karşı olmalıyız. Atmosferimizi, doğamızı gelecek nesillere aktarabilmek için bunları düşünmek mecburiyetindeyiz. Bu döngüsel bir süreçtir, doğanın dengesini bozmamak, ekosistemi korumak zorundayız. Temiz ve huzurlu bir ortamda yaşamak anayasal hakkımızdır ve bu da devletimizin birincil görevidir. Güllük Körfezi milyonlarca dolarlık turizm yatırımıyla, zeytiniyle, balığıyla, tarımıyla zaten ülkemize hizmet ediyor. Rant odağı haline gelmiş Güllük Körfezi’ni korumak için savaşıyoruz. Hem maden limanlarına karşı, hem çekek yerlerine karşı körfezimizi cennet olarak kalmasını istiyoruz." (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar