İliç avukatı Barış Yıldırım anlattı: Parça parça ÇED raporu alındı

İliç avukatı Barış Yıldırım anlattı: Parça parça ÇED raporu alındı
Avukat Yıldırım, İliç'te sahanın tümüne dönük bir bütün kümülatif ÇED raporu alması gerekirken, parça parça ruhsat sahalarını bölerek raporlar alındığını anlattı. Yıldırım, bu durumun da hukuksuz olduğunu belirtti.

Artı Gerçek - Erzincan'ın İliç ilçesinde dokuz işçinin toprak altında kaldığı siyanürlü altın madeninde arama çalışmaları devam ediyor.

Aktif fay hattı üzerinde yer almasına rağmen, siyanürle altın çıkarılan maden için 2008’de ÇED raporu verildi. 2014 yılında kapasite artışı için verilen ÇED olumlu raporu için köylüler tarafından avukatlar aracığıyla dava açıldı ve iptal davası reddedildi. 2016 yılında Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Barış Yıldırım ‘ÇED gerekli değildir’ kararını açtığı davayla iptal ettirdi. 2021 yılında 2’inci kapasite artırımı için alınacak ÇED kararı için bölgede yapılan keşiflere avukat Yıldırım, gözlemci olarak katıldı. Şirket ÇED raporuna bütünsel olarak başvuru yapmayarak bir çok bölgeye kısımsal ÇED başvurusu yaptı ve ÇED olumlu raporu aldı.

Munzur Press'e konuşan avukat Barış Yıldırım, bütün kümülatif ÇED raporu alması gerekirken, parça parça ruhsat sahalarını bölerek ÇED başvuruları yapmakta olduğunu ve bu durumun hukuka aykırı olduğunu belirtti. Ayrıca avukat Yıldırım, Çöpler Altın Madeni’nin bulunduğu sahanın Munzur havzasında olduğunu ve kimyasal maddelerle altın ayrıştırma işleminin devam etmesiyle bölgede yaban hayatı ve ekosistemin yok olacağını vurguladı.

Altın Maden projesinin yürütüldüğü sahanın Munzur Dağları havzasının önemli bir doğa alanı olduğu ve bölgede bir çok yaban hayatının yaşadığını belirterek, şunları söyledi:

"Maden Projesine ilişkin 2008 yılında ÇED olumlu kararı verilmişti. Müteakiben projeye ilişkin olarak 2014 yılına gelindiğinde kapasite artırımına dahil olarak yine ÇED olumlu karar verildi. Keza 2021 yılında da ikinci kapasite artışına ilişkin olarak ÇED olumlu kararı verildi. Projenin yürütüldüğü saha Munzur Dağları havzasında önemli doğa alanı içerisinde ve yine önemli bitki alanı içerisinde. Proje sahasında bugüne kadar saptanmış 2250 bitki türü var. Yine proje sahasının içerisinde bulunduğumuz havza Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşam ortamlarını koruma sözleşmesi Bern sözleşmesi hükümlerine göre kesin koruma altında bulunan dağ keçisi, ayı, su samuru, başak hatta neslinin dünyada yok olduğu değerlendirilen Anadolu parsı gibi türleri barındırıyor. Yine bölge önemli kuş alanı olarak da değerlendirilebilecek bir bölge. Ülkemizin en büyük su toplama havzasına sahip nehri durumundaki Fırat Nehri havzasının da tam neredeyse merkezi. Fırat en önemli kaynakları ya Munzur havzasından doğar ya da Munzur havzasında birleşir. Bu bakımdan sadece ekosistem açısından değil, bir bütün Fırat Nehri’nin aktığı yörelerdeki tüm canlı yaşam açısından önemli bir alan. Tabii bu bölgede bu projenin yürütülüyor olması hukuka aykırı."

Bizler daha evvelden proje kapsamında ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verilince 2016 yılında idare mahkemesine dava açmıştık. Netice itibariyle Erzurum 1. idare mahkemesi projeye dair verilen ÇED gerekli değildir kararını iptal etti. Şimdi şirket maalesef ruhsat aldığı sahanın tümüne dönük bir bütün kümülatif ÇED raporu alması gerekirken, parça parça ruhsat sahalarını bölerek ÇED başvuruları yapmakta ve hukuka aykırı ÇED kararları almakta. İşte tam da bu hukuksuzluğa, ÇED gerekli değildir hukuksuzluğuna 2016 yılında biz itiraz ederek yöre halkı adına dava açmış ve iptal kararı almıştık."

Öne Çıkanlar