Avusturya erken seçime gidiyor

HABER MERKEZİ - Avusturya’da koalisyonu oluşturan ülkenin iki büyük partisi Sosyaldemokrat Parti ve Halk Partisi, 15 Ekim’de erken seçime gideceklerini açıkladılar. Koalisyon partileri ülkede ırkçı aşırı sağın yükselişinin yanısıra parti içi sorunlar da yaşıyor.

Koalisyonun genç Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’un hristiyan demokrat çizgideki Halk Partisi’nin (ÖVP) başına geçeceğine uzun zamandır kesin gözüyle bakılıyordu. Reinhold Mitterlehner liderliğindeki ÖVP, son genel seçimlerin yapıldığı 2013 yılında oy kaybetmişti. 2016 yılında iki kez yapılmak zorunda kalınan olaylı cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu partinin desteklediği aday ilk turda ancak beşinci olabilmişti. Sonunda Mitterlehner, hükümetteki görevi olan başbakan yardımcılığından ve partisinin genel başkanlığından istifa etti. 14 Mayıs tarihinde de beklenildiği üzere Kurz, ÖVP’nin genel başkanlık koltuğuna oturdu. Şimdi partisi, henüz 27 yaşındayken Avusturya’nın Dışişleri Bakanı olan ve 31 yaşında da genel başkan seçilen Kurz’un yarattığı havadan yararlanmak istiyor. Bu nedenle de erken seçim talebi ÖVP’den geldi. Koalisyonun büyük ortağı başbakan Christian Kern liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti (SVP), "Avusturya halkı seçim değil istikrar istiyor" dese de ortağının talebine boyun eğmek zorunda kaldı.

ERKEN SEÇİMİ ÖVP İSTEDİ

Ülkede federal parlamento için genel seçimlerin 2018 yılında yani 1 yıl sonra yapılması gerekiyordu. Bu kararla, seçimler 1 yıl öne alınmış oldu. Avusturya’da da son dönemlerde geleneksel güçlü iki parti sisteminin giderek zayıflaması konuşuluyor. İkibüyük parti, ırkçı FPÖ’nün yükselişinin önüne geçebilmek için özellikle de sığınmacılar konusunda, ırkçı söylemlere sarılmakla eleştiriliyor.

Ülkenin yükselen değerleri ve söylemlerinin temsilcisi sayılan Kurz da anti göçmen ve sağ politikaları destekliyor. Avrupa Birliği'nin göçmenlere sosyal yardımları sınırlaması çağrısında bulunuyor. "Türkiye’nin AB’ye üye olmayacağından eminim" diyen Kurz Türkiye ile görüşmelerin dondurulmasının da en hararetli savunucularından birisi.

Avusturya’da cumhurbaşkanını halk seçiyor ve cumhurbaşkanlığı seçimi federal parlamento seçimlerinden bağımsız yapılıyor. Avusturya geçtiğimiz yılı, cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle tam bir siyasal kriz içinde geçirdi. Mayıs 2016’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini Yeşiller Partisi’nin bir dönem genel başkanlığını yürüten solcu bağımsız aday Alexander Van der Bellen posta yoluyla verilen oylar sayesinde kılpayı kazanmıştı. Ancak ırkçı partiden itirazlar üzerine seçim yenilendi. Ve Van der Bellen, rakibi aşırı sağcı, ırkçı Özgürlükler Partisi’nin (FPÖ) adayı Norbert Hofer'e karşı bir kez daha galip gelerek Aralık 2016 seçimlerinde ülkenin yeni Cumhurbaşkanı oldu.

Almanya’da yayımlanan Die Tageszetung (TAZ) Avusturya’da erken seçim konusunda, "Bir zamanlar seçmenin yüzde 90'nını temsil eden iktidar tekeli olan SPÖ-ÖVP koalisyonu artık tükendi. Ve gelecek seçimlerden sonraki olası siyasi şekillenme tehlikeli bir tehdit anlamına geliyor. Reform gerektiren eğitim, vergiler, kontrol gibi en temel sorunlarda partiler farklı görüşlerde ve farklı kesimlere hitap etmek istiyor. Sadece mültecileri geri püskürtme konusunda bütün partiler FPÖ'nun temposuna uygun adımlarla birlikte ilerliyor. ... Yeni hükümetin nasıl bir hükümet olacağını öngörmek çok zor. Ama hem ÖVP hem de SPÖ yeniden birlikte bir koalisyon denemektense, FPÖ'yü hükümete dahil etmeyi tercih ediyor" yorumu yaptı.

MUHAFAZAKAR SAĞIN, IRKÇI SAĞLA DANSI

Almanya’nın Süddeutsche Zeitung gazetesi de TAZ’ın FPÖ yorumuna benzer bir değerlendirmede bulundu:

"Avusturya başbakan yardımcısı yaptığı işler hakkında sorulara muhatap olacağına, sürekli genç rakiplerine fırsat vermek adına ne zaman gideceği sorusuna muhatap olduğu için istifa etti. ÖVP'nin kendi kendini yok etme geleneğine uygun olarak güç odakları arasındaki bu itiş kakış da yine kapalı kapılar ardında gerçekleşti. Erken seçim istemeyen SPÖ şimdi FPÖ'nün iktidara oynayacağı ikazında bulunursa, Kurz'dan yana olan muhafazakarlar buna sadece omuz silkecektir."

Avusturya’da yayımlanan Salzburger Nachrichten ise Kurz’un şimdi başbakan yardımcılığında da kendisini göstermesi gerektiğini vurguladı ve şu noktalara vurgu yaptı:

"Sebastian Kurz şimdi uluslararası şov sahnesinden inip gündelik hükümet işlerine girişmek zorunda. Şimdi gerçekten neler yapabileceğini göstermesi gerekiyor. Dışişleri ve uyumdan sorumlu bakanı bugüne değin göçü önlemek amacıyla yapılan uluslararası işbirliğinin başarılı sihirbazı olarak tanıdık. Ama başbakan yardımcı olarak finans, eğitim, ekonomi, tarım, sosyal ve sağlık politikaları ya da konut sorunuyla da ilgilenmek zorunda kalacak. Bütün medeni toplumlarda dışişleri bakanları vergi artışı ya da subvansiyonların kaldırılması gibi tatsız gerçeklerle ilişkilendirilmeyen, ülkelerini bütün dünyada temsil eden parlak kişiler olarak algılanır."