BM raporu açıklandı: Savaş suçu işlendi

Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu, Suriye’nin Halep kentinde işlenen savaş suçlarıyla ilgili raporunu açıkladı. Raporda, Eylül 2016’da BM yardım konvoyunu hedef alan ve 14 sivilin ölümüne neden olan saldırının rejim güçleri tarafından kasıtlı bir şekilde düzenlendiği ifade edildi.

DÜNYA – BM Soruşturma Komisyonu’nun Suriye’de yaşanan hak ihlallerini araştırmak üzere yaptığı çalışmalarda, savaşa taraf olan tüm güçlerin bir şekilde savaş suçu işlediği, bilgisine yer verildi. BM raporunda, Halep’ten sivillerin zorla çıkarılması olayında Esad rejimnin de "zorla yerinden etme suçuna" iştirak ettiği belirtildi. Halep Raporu’nda, Esad rejiminin ve muhalif grupların sivillere yönelik saldırılarının yanı sıra YPG kontrolündeki Şeyh Maksud mahallesindeki sivillere yönelik katliamlar da işlenen savaş suçları arasında gösterildi.

İşviçre’nin başkenti Cenevre’de açıklanan raporda, ağırlıkla Halep’in tümüyle rejim güçlerinin eline geçtiği kuşatma sırasında işlenen suçlara dikkat çekildi. Rejim güçleri ve müttefiklerinin Doğu Halep’teki sivil halkı açlık ya da teslim olma arasında seçime zorladığı savunulan raporda, rejimin sağlık ve eğitim merkezlerini bombaladığı bilgisine de yer verildi.

KİMYASAL SİLAH VE KLORİN GAZI KULLANILDI

Raporda rejim güçlerinin kimyasal silah ve klorin gazı kullandığına dair kesin kanıt olduğu belirtildi ancak Rusya’nın kimyasal silah kullanımına ilişkin kanıt olmadığı ifade edildi.

KONVOYA SALDIRI KASITLI

Raporda BM yardım konvoyuna yönelik saldırıya ilişkin sonuçlar da yer aldı. Suriye’de ateşkesin geçerli olduğu bir dönemde Urm el Kubra’da bekletilen yardım konvoyu bombalanmıştı. Rejim yardımların ulaşması için gerekli izinleri vermediği için BM, Türkiye’den Suriye’nin içine geçirdiği yardım konvoylarını Halep’in batı kırsalında yer alan Urm Kübra bölgesinde bekletiyordu. BM’nin ateşkes döneminde Halep’te kuşatma altındaki bölgelere yardım ulaştırmak için çalışmalarını sürdürdüğü bir dönemde gerçekleşen bu saldırıdan sonra insani yardım çalışmaları durmuştu. Bu saldırı, ateşkesin bitmesini de beraberinde getirmişti.

BM raporunda bu saldırının Esad rejimi tarafından kasıtlı bir biçimde gerçekleştirildiği bilgisine yer veriliyor.

RAPORDA ŞEYH MAKSUD’A YÖNELİK KATLİAMLAR DA YER ALDI

Rejim ve Rus uçaklarının misket ve salkım bombaları kullanmasının savaş suçu olarak belirtildiği raporda, Türkiye ve Suudi Arabistan destekli cihadçı grupların yaptığı katliamların da savaş suçu olduğunun altı çizildi.

Raporda, rejim güçlerinin Halep’i tümüyle kuşatmaya alması ardından geçtiğimiz yılın Aralık ayında YPG kontrolündeki Şeyh Maksud mahallesi ve çevresine yönelik bombardımanlarda ‘sivillerin bilinçli olarak hedef seçildiğine dikkat çekildi. Raporda, muhalif grupların Doğu Halep’ten Şeyh Maksud’taki sivil halktan intikam almaya çalışmasının savaş suçu olduğu bilgisine yer verildi.

SİVİLLERİ KALKAN OLARAK KULLANILDI

Raporda yer verilen diğer savaş suçları arasında Türkiye ve Suudi Arabistan destekli rejim muhaliflerinin Doğu Halep’ten rejimin kontrolündeki batı mahallelerine yönelik bombardımanları da yer aldı. Sivillerin keyfi olarak bombalandığı belirtilen raporda, bu grupların Doğu Halep’teki sivillerin rejim kontrolündeki mahallelere geçişini engellediği, kaçmaya çalışan bazı sivilleri öldürdüğü ve sivilleri kalkan olarak kullandığı vurgulandı.

Yine birçok muhalif grubunun sivillere yapılan gıda ve diğer insani yardım malzemelerine kendileri için el koyduğu ve bunları stoklayarak sivillere vermediği bilgisi de raporda yer aldı.

BM raporunda dile getirilen diğer savaş suçları arasında rejim güçlerinin Halep’in doğusunu tümüyle ele geçirmesi ardından intikam amaçlı infazları ile varılan anlaşma kapsamında buradaki bazı sivillerin zorla Batı Halep’e veya İdlib’e gönderilmesi gösterildi.

Ağustos 2011’de kurulan BM Suriye İnsan Hakları Araştırma Komisyonu’nun raporu, Brezilyalı diplomat Paulo Sergio Pinherio, Uluslararası Ceza Mahkemesi eski savcısı Carla del Ponte ve ABD’li diplomat Karan Koning Ebu Zeyd’in imzasını taşıyor. Komisyonun raporu için Halep ve çevresinde yaşayanların da dahil olduğu yüzlerce kişiyle görüşüldüğü bildiriliyor.