Sarıyıldız’dan BM Genel Sekreteri'ne Afrin mektubu

Genel Sekreter Guterres’e bir mektup yazan Sarıyıldız, BM’nin Afrin harekatına ilişkin tutumunu sert bir dille eleştirdi.

Sarıyıldız’dan BM Genel Sekreteri'ne Afrin mektubu

HABER MERKEZİ - Milletvekilliği düşürülen HDP’li Faysal Sarıyıldız, Birleşmiş Milletler’e devam eden Afrin Harekatı’na ilişkin bir mektup yazdı. ‘Birleşmiş Milletler’e Açık Mektup’ başlığını taşıyan yazıda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e seslenen Sarıyıldız, BM’nin Afrin harekatına ilişkin kayıtsızlığının saygınlığına ve güvenilirliğine gölge düşürdüğünü ve kamuoyunda derin bir öfke yarattığını belirtti.

20 Ocak’ta başlayan Afrin Harekatı'nı "işgal" olarak niteleyen Sarıyıldız, "Uluslararası insan hakları kuruluşlarının şimdiye dek verdiği rakamlara göre kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu en az 250 sivil bombardımanlarda yaşamını yitirmiş, 600’ün üzerinde kişi ise yaralanmıştır" dedi.

'BM’NİN TUTUMU DERİN BİR ÖFKE VE KAYGI YARATTI'

BM'nin 24 Şubat'ta Suriye'nin genelinde ateşkes kararı aldığını hatırlatan Sarıyıldız, "BM üyesi olduğu halde bu karara saygı duymayarak uymayan Türkiye, Efrin'e yönelik askeri müdahalesini sürdürmekte, sivil ölümler her geçen gün daha da korkutucu bir düzeye erişmektedir. Tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu işgale karşı BM'nin Türkiye'ye karşı ciddi bir yaptırım içine girmemiş olması, uluslararası alandaki saygınlığına ve güvenilirliğine gölge düşürmektedir. Bu durum başta mazlum Kürt halkı olmak üzere tüm dünya kamuoyu tarafından derin bir öfke ve kaygıyla izlenmektedir" dedi.

'TÜRKİYE'NİN HİÇ BİR HUKUKİ VE MEŞRU GEREKÇESİ YOK'

Devletlerin üyesi oldukları uluslarası kurum ve kuruluşlar aracılığıyla frenlenebildiğini, gerektiğinde cezalandrıldığını söyleyen Srıyıldız, "Türkiye'nin Efrin işgalinin hiçbir hukuki ve meşru gerekçesi yoktur. Türk Devleti Efrin'e yönelik saldırıyı BM'nin 51. maddesinde yer alan uluslararası hukuk çerçevesindeki meşru müdafaa hakkına dayandırmaktadır. Oysa Efrin'den Türkiye'ye yönelik hiç bir saldırı yaşanmamıştır. Efrin'deki yerel yönetim, BM'ye bağlı Barış ve Gözlem gücünün bölgede konuşlanabileceğini, Türk Devleti'nin saldırı iddialarının BM tarafından incelenebileceğini defalarca kez dile getirmiştir. Öte yandan Türk Devleti, BM'nin kararlarına aldırmadan Suriye topraklarına bağlı olan Efrin'e girtmek için Suriye Devleti'nden bir davet almamıştır" ifadelerini kullandı.

'MİLLİYETÇİ OYLARA YATIRIM VE YAYILMACI SİYASET'

Harekattan önce Afrin'de barış ve huzurun hakim olduğunu belirten Srıyıldız, "NATO’nun ikinci büyük ordusunun üstelik 'Özgür Suriye Ordusu' denilen El Kaide türevi örgütlerle işbirliği içinde bu denli pervasızca saldırmasını Erdoğan'ın hem iç siyasette milliyetçi oylara yatırımı hem de yayılmacı siyasetinin bir parçası olarak değerledirmek gerekmektedir" dedi.

'SİVİLLERİN TAHLİYESİ ENGELLENİYOR' AÇIKLAMASINA TEPKİ

Afrin harekatının tüm bölgeyi büyük bir kaosa ve trajediye sürükleyeceği uyarısında bulunan Faysal Srıyıldız, "Bu işgal, BM tarafından en baştan engellenmeliydi. Olması gereken bu iken, BM Genel Sekreterliği Sözcüsü Sayın Stephane Dujarric’in 'Efrin'de sivilerin tahliyesinin yerel yöneticiler tarafından engellendiğini' ifade etmesi, üzülerek ifade etmek isterim ki Erdoğan'ı daha fazla cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır" dedi.

'AFRİN SAVAŞTAN KAÇAN SİVİLLER İÇİN GÜVENLİ BİR BARINAKTI'

Halkın yaşadığı toprakları terk etmek istemediğini, belirten Sarıyıldız, 2011 yılında Suriye'de iç savaş başladığından bu yana Cerablus, El Bab gibi birçok önemli merkezden savaş nedeniyle göç eden yüz bini aşkın insanın da Afrin'de ağırlandığını dile getirdi. "Efrin savaştan kaçan masum siviller için güvenli bir barınaktı" diyen Sarıyıdlız, "Şu an ise neredeyse gece gündüz gerçekleşen bombardıman altında yaşamını yitiren her yaştan masum sivillerle anılan bir bölge. Türk Ordusu ile birlikte Efrin'e saldıran ÖSO gruplarının öldürdükleri bir kadın savaşçının cenazesini parçalayıp teşhir etmesi ise sergilenen vahşetin bir örneği olarak hafızalara kazınmış durumda" dedi.

CİZRE'Yİ HATIRLATTI, 'KATLİAMIN TANIĞIYIM' DEDİ

14 Aralık 2015'te başlayan ve 79'uncu günün sonunda insanlık tarihinde kara bir leke olarak anılacak Cizre katliamının canlı şahidi olduğunu, bodrumlarda 143 insanın yakıldığını söyleyen Sarıyıldız, "Tüm abluka boyunca halkımın bir milletvekili olarak oradaydım, tanıklık ettim. Henüz 3 aylık bebeklerden 80 yaşındaki annelere kadar 280 kişi katledildi. Yaralı sivil yurttaşları mahallelerden alıp hastaneye götürebilmek için küçük bir kalabalık ile harekete geçtiğimizde üzerimize ateş edildi, ölümden döndüm" dedi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hussein'in Cizre ve Sur başta olmak üzere bölgede yaşananların 'şoke edici olduğunu' söylediğini hatırlatan Sarıyıldız, "2016 yılında Cizre, Nusaybin ve Sur'daki ölüm ve hak ihlalleri raporunu açıklayan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği durumu 'kıyamet' olarak nitelendirmişti. Komiserlik, 2 bin kişinin öldüğünü, yarım milyon insanın yurdundan edildiğini, şehirlerin sistematik olarak yıkıldığını raporuna yansıtmış ve Türkiye'deki yetkilileri operasyonlarda sivillerin temel haklarına saygı göstermeye davet etmişti" dedi.

'AB VE BM O ZAMAN DA SESSZİ KALDI'

Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'in o dönemdeki sessizliğinin Türkiye'yi daha fazla cesaretlendirdiğini söyleyen Srıyıldız, "Zaman içinde Türkiye'deki yönetim daha fazla otoriterleşti" belirterek, BM İşkence Özel Raportörü Nils Melzer, geçtiğimiz hafta yayınladığı raporda işkence ve gözaltında kötü muamelenin arttığını belirterek durumdan endişe duyduklarını söylediğini aktardı.

'350 BİN SURİYELİYİ YERLEŞTİRECEĞİZ SÖZLERİ ETNİK TEMİZLİK İŞARETİ'

"Türkiye Cumhubaşkanı Erdoğan bir savaş makinesine dönüşmüş durumda. Erdoğan, barış isteyenlerin kim olursa olsun cezalandırıldığı, savaş isteyenlerin ise ödüllendirildiği bir ükenin lideri olmaktan gurur duyabilmektedir. Her gün maç skoru verircesine öldürülen sivilleri anons etmektedir" diyen Sarıyıldız, Başbakan Binali Yıldırım’ın da sıkça dillendirdiği '350 bin Suriyeli'yi Efrin'e yerleştireceğiz' sözlerinin ise demografik değişim temelinde plananan etnik bir temizliğe işaret ettiğini belirtti.

'YENİ BİR BÖLGESEL SAVAŞ BAŞLATMA POTANSİYELİNE SAHİP'

Türkiye'nin 'Fırat Kalkanı Harekatı' kapsamında Cerablus, Azez ve Mare'ye yerleşmesi karşısında BM başta olmak üzere, uluslararası kurumların aktif bir müdahale içine girmemesinden cesaret aldığını söyleyen Sarıyıldız mektubun devamında şu ifadelere yer verdi:

"Türk Devleti Efrin’de yaşanan sivil ölümleri inkar etmektedir. Ancak, savaşlarda önce hakikatler ters yüz edilmektedir. Şu ana kadar yaşananların boyutu düşünüldüğünde Efrin şehir merkezine doğru ilerleyen Türk Ordusu ve ÖSO gruplarının neden olacağı katliam oldukça korkutucu olacaktır. Bunun önüne geçilmezse en başta bu duruma seyirci kalındığı için BM’nin poziyonu tartışmalı hale gelecektir. İkinci Dünya savaşı gibi büyük bir insani felaketin ortaya çıkardığı yıkım üzerine inşa edilen BM, Ortadoğu’daki bu insanlık trajedisine karşı daha aktif bir şekilde rol almalıdır. Efrin’e yönelik Türkiye Cumhuriyeti’nin başlattığı işgal harekatı, yeni bir bölgesel savaşı yaratma potansiyeline sahiptir. Küresel barışın tesis edilmesi konusunda büyük görevlerin düştüğü BM’yi öncelikle Türkiye’nin Efrin işgalinin sona ermesi konusunda barışçı misyonunu oynamaya davet ediyor, BM’nin tarihsel sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum."

Antonio Guterres faysal sarıyıldız Birleşmiş Milletler Afrin operasyonu