Wall Street Journal: Çin’in Türkiye’ye baskı gücü arttıkça Uygurlara yönelik tutuklamalar artıyor
2 Şubat Salı 2021 günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.
2 Şubat Salı 2021 günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:
TÜRKİYE İLE ÇİN ARASINDAKİ İADE ANLAŞMASININ TÜRKİYE’DE YAŞAYAN UYGURLAR ARASINDA ENDİŞEYE NEDEN OLDUĞUNU YAZAN WALL STREET JOURNAL, SON AYLARDA UYGURLARA YÖNELİK TUTUKLAMALARIN ARTTIĞINI YAZIYOR
EVA XIAO
WALL STREET JOURNAL/ABD
UYGURLAR ENDİŞELİ
Wall Street Journal siyasi ev dini baskılardan kaçarak Türkiye’ye sığınan Uygurların iade anlaşması nedeniyle artan endişelerine yer veriyor. Wall Street’e konuşan avukatlara göre Türkiye’de Uygurlara yönelik tutuklamalar birkaç yıldır yapılsa da son aylarda artış gözlemleniyor. Bu tutuklamaların en sonuncusunun 18 Ocak tarihinde gerçekleştirildiğini yazan Eva Xiao, üç Uygur’un İstanbul’da terörle mücadele kapsamında gözaltına alındığını belirtiyor. Gazeteci bu tutuklamaların, Türkiye’nin Çin ile bağlarını güçlendirmeye çalıştığı bir dönemde meydana geldiğine dikkat çekiyor. Xiao, "Türkiye Çin’in trilyon dolarlık Kuşak ve Yol girişimi aracılığıyla ticaret fırsatlarından yararlanmak istiyor. Zengin ülkeler Batı’nın geliştirdiği sınırlı sayıdaki Covid-19 aşılarının tedariki için rekabet içindeyken, Türkiye 50 milyon doz aşı için Çin’in ilaç üreticisi Sinovac’a güveniyor" diye yazıyor. Xiao, Pekin'in Türkiye üzerindeki baskı gücü arttıkça, Türkiye'nin Uygurları Çin'e geri gönderebileceği endişesinin arttığına dikkat çekiyor. Avukatlara göre, terörle suçlanan Uygurlar suçlandıkları belirli suçlar hakkında herhangi bir bilgi verilmeden tutuklanıyorlar.
Geçen yıl 20'den fazla Uygur müvekkili olan avukat Mehmet Okatan, Uygurların, haklarındaki iddialar derinlemesine soruşturulmadan geri gönderme merkezlerine gönderildiklerini açıklıyor. Okutan, "Birçoğu sonunda delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakılıyor, ancak çocuklar ve yaşlılar da dahil olmak üzere sanık geri gönderme merkezlerinde bir yıla kadar bekletilebiliyor" diyor. Avukatlar, sınır dışı etme merkezlerinde gözaltına alınan yabancıların oturma izinlerinin ellerinden alındığını, bunun da serbest bırakıldıktan sonra çalışamayacakları veya Türk vatandaşlığına başvuramayacakları anlamına geldiğini söylüyor.
LE MONDE GAZETESİ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ GÖSTERİLERİNE KATILAN ÖĞRENCİLERİN TUTUKLANDIĞINI; CUMHURBAŞKANININ LGBT HAREKETİNİ VANDALLIKLA SUÇLADIĞINI BELİRTİYOR
AFP VE HABER MERKEZİ
LE MONDE/FRANSA
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ PROTESTOLARI
Le Monde gazetesi, Boğaziçi Üniversitesi’nde dört öğrencinin tutuklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Şubat tarihinde yaptığı konuşmasında LGBT hareketini eleştiri yağmuruna tuttuğunu yazıyor. Haberde cumhurbaşkanının LGBT hareketini "vandallıkla" suçladığı belirtiliyor. Cumhurbaşkanı Ankara’da yaptığı konuşmasında, "Gençliğimizi LGBT gençliği değil, tarihten gelen bu milletin o şanlı tarihindeki gençlik olarak geleceğe taşıyacağız. Siz LGBT gençliği değilsiniz. Siz, kıran döken gençlik değil, tam aksine kırılan, dökülen o kalpleri ayağa kaldıran gençliksiniz" sözlerini söylemişti. Türkiye’nin eşcinselliğin yasalarla cezalandırılmadığı az sayıdaki Müslüman ülkeden biri olduğunu belirten Le Monde gazetesi buna rağmen homofobi ve transfobinin yaygın olduğunu ve LGBT derneklerinin düzenli olarak saldırı ve ayrımcılığa maruz kaldığına dikkat çekiyor.
Eleştirilere neden olan tablonun 29 Ocak tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük binasına asıldığı belirtilen haberde rektör atamasına karşı çok sayıda gösteri düzenlendiğine de yer veriliyor. AFP muhabiri, birkaç yüz polisin görevlendirildiği kampüste tutuklanan öğrencilere karşı protesto gösterilerinin devam ettiğini yazıyor. Haberde Boğaziçi Dayanışması ve muhalefetten bir milletvekilinin tutuklanan öğrencilerin videolarını Twitter üzerinden yayınladıkları da belirtiliyor.
NEW YORK TIMES GAZETESİ, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NİN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN REKTÖR ATAMASINA KARŞI MÜCADELE ETTİĞİNİ YAZIYOR
CARLOTTA GALL
NEW YORK TIMES/ABD
BOĞAZİÇİLİLERİN DİRENİŞİ
Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde öğrencilerin rektör atamasına protestolarının kar kış demeden birkaç haftadır devam ettiğini yazan Carlotta Gall, "Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden biri ve Batı eğilimli sosyal bilimler kültürüyle bilinir. Bu itibarla, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun muhafazakar destekçilerinin uzun yıllardır hedefi oldu" diye yazıyor. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının Erdoğan'ın Türk sosyal ve kültürel hayatının her alanında nüfuzunu genişletmek için attığı bir adım olarak görüldüğünü belirten Gall, yüzlerce öğrencinin protesto gösterilerine devam ettiğine, en az 30 öğrencinin göz altına alındığına dikkat çekiyor.
Gözaltılar sonrası öğrencilerin başka protesto biçimlerine yöneldiğini yazan Gall, öğrencilerin sanat sergileri, çizgi filmler, konserler gerçekleştirdiklerini belirtiyor. Gall, "Hükümet üyelerinin LGBTI protestocularının sanat çalışmasını kınaması ve polisin dört öğrenciyi tutuklayıp LGBT bayraklarına el koyması ile gerilim arttı" diye yazıyor. Öğretim görevlileri ve öğrencilerin Bulu’nun atamasının üniversitenin geleceğine ve özgür düşünceye etki edeceğini düşündüklerini yazan Gall, "Öğrenciler, kulüplerin ve ders dışı etkinliklerin kapatılmasından ve fakültenin değişeceğinden korktuklarını söylüyorlar" diyor.
DAĞLIK KARABAĞ’DA ORTAK İZLEME MERKEZİNİN FAALİYETİNE BAŞLADIĞINI YAZAN ARAB NEWS, ANKARA’NIN ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRMEYE HAZIR OLDUĞUNA DAİR SÖYLENTİLERE YER VERİYOR
MENEKŞE TOKYAY
ARAB NEWS/SUUDİ ARABİSTAN
DAĞLIK KARABAĞ İZLEME MERKEZİ
Dağlık Karabağ’da ateşkesi gözlemlemek için oluşturulan Türk-Rus ortak merkezi, faaliyetine 30 Ocak tarihinde başladı. Arab News’a konuşan Rus siyaseti uzmanı Aydın Sezer Dağlık Karabağ toprakları dışında bir izleme merkezi açmanın Türkiye'nin bölgede siyasi bir güce sahip olacağı anlamına gelmediğini savunuyor. Sezer, "Ankara farkında olmadan Kremlin’e Azeri topraklarında manevra yapması için yeni bir alan vermiş oldu. Ateşkes anlaşması kapsamında Türkiye resmi karar alma sürecine dahil değil" diyor. Sezer’e göre, Ankara’nın Güney Kafkasya jeopolitiğinde aktif bir oyuncu olabilmesi için Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmesi gerekiyor. Menekşe Tokyay, Ankara’nın Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmeye hazır olduğu ve sınır kapılarını açmaya istekli olduğu konusunda söylentiler dolaştığına dikkat çekiyor. Ortak izleme merkezinin Ankara ile Kremlin arasındaki eski iş birliği modellerinin bir tekrarı olabileceğini savunan Marmara Üniversitesi'nden Türkiye-Rusya ilişkileri uzmanı Emre Ersen, Arab News’a yaptığı açıklamada, "Ortak izleme merkezi Dağlık Karabağ'da merkezi bir rol oynamayacak gibi görünse de yine de Rusya'nın Türkiye'yi Kafkasya'daki çatışmaların çözümü için nihayet bölgesel bir ortak olarak kabul ettiği gerçeğini sembolize ediyor" yorumunu yapıyor. Ersen’e göre Moskova’da Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerini bir araya getiren toplantıda Türkiye’nin olmaması, "Rusya’nın Kafkasya’da oyunun kurallarını belirleyen tek aktör olarak statüsünü sürdürme kararlılığının bir işareti."
FRANSIZ DERGİSİ COURRIER INTERNATIONAL AZERBAYCAN ORDUSU KADROLARININ "TÜRKLEŞTİRİLMESİ" DAHİL RADİKAL BİR REFORM GEÇİRDİĞİ İDDİASINA YER VERİYOR
ALDA ENGOIAN
LE COURRIER INTERNATIONAL/FRANSA
TÜRKLEŞEN AZERİ ORDUSU
Alda Engoian Fransız haftalık dergisi Courrier Internationel’deki yazısında 1-12 Şubat tarihlerinde, Ermenistan sınırına 80 kilometre uzaklıktaki Kars’ta Türkiye-Azerbaycan ortak tatbikatının yapılacağını yazıyor. Engoian, "Bakü’nün Dağlık Karabağ zaferinden bu yana Azeri ordusunun radikal bir reform geçirdiğini ve ordudaki kadroların Türkleştirildiğini" ifade ediyor. Rus-Ermeni haber sitesi Info’nun açıklamalarına yer veren Engoian, şu sözlerle devam ediyor: "Info sitesine göre, Azerbaycan’ın zaferi, Azeri ordusunun Türk ordusuna dönüşmesinden kaynaklı". Siteye göre, 2020’de savaşın sona ermesinden bu yana Azerbaycan ordusu radikal bir reform geçiriyor. Site, "Rusya’da askeri akademilerde okuyan ve hatta Rusya’da ebeveyni olan ve yahut Rusya ile en ufak bağlantısı olduğundan şüphe edilen herkes işten çıkarılıyor ya da emekliye gönderiliyor" iddiasında bulunuyor. Site, Azeri subayların yerine Türk meslektaşların veya Türkiye'de eğitim görmüş Azeri askerlerin alındığını savunuyor. Askeri konuları ele alan Rus haber sitesi Voennoe Obozrenie’ye göre, Kars’ta yapılacak ortak tatbikatta, tanklar, topçu birlikleri özel kuvvetler hava kuvvetleri atış mühimmat tatbikatlarına katılacak ve test aşamalarındakiler de dahil olmak üzere yeni silah sistemleri denenecek.
MODERN DİPLOMACY’DEKİ HABERDE BİDEN YÖNETİMİNDE RUSYA’NIN İRAN’A YAKINLAŞMA OLASILIKLARINI ELE ALIYOR. HABERDE MOSKOVA'NIN BÖLGESEL VE ULUSLARARASI ÇIKAR VE AMAÇLARINA ULAŞMAK İÇİN YENİ ROTALAR OLUŞTURMAK İSTEDİĞİ BELİRTİLİYOR
FARDIN EFTEKHARI
MODERN DIPLOMACY/AB
RUSYA İRAN İLİŞKİLERİ
Fardin Eftekhari, Moskova için İran ile ilişkileri geliştirmenin Rusya’nın büyük güç statüsünü desteklemek için bir fırsat olduğunu yazıyor. Biden’ın seçim öncesi açıklamalarında Rusya’yı Amerika için en büyük tehdit olarak nitelendirdiğini yazan Eftekhari, "Bunun tam olarak ne anlama geldiği ve dış politika ve ulusal güvenlik ekiplerinin Rusya ile ilgili olarak hangi politika ve hedefleri izleyeceği konusunda daha fazla ayrıntı açıklanmadı. Böyle bir yaklaşım kaçınılmaz olarak Rusya'nın İran dahil müttefikleri ve ortaklarıyla ikili ilişkilerini etkileyecektir. Moskova'yı bölgesel ve uluslararası çıkar ve amaçlarına ulaşmak için yeni rotalar oluşturmaya zorlayabilir" yorumunu yapıyor. Rus yetkililerin son açıklamalarının, Moskova'nın İran'a yönelik hesaplanmış bir planı olduğu yönünde spekülasyonlara neden olduğunu belirten Eftekhari, "Bu açıklamalar Moskova'nın Biden döneminde Tahran ile daha fazla yakınlık ve belki de daha iç içe geçmiş ilişkiler istediğini düşündürtüyor" diyor. Rusya’nın İran nükleer anlaşması olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planını İran’ın Amerika ile ilişkilerinde kilit olarak değerlendirdiğini yazan Eftekhari, İsrail konusunun da ilişkilere etki edebileceğine inandığı görüşünde. Eftekhari, "İsrail ile yakın ilişkilere rağmen Rusya, İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasındaki son barış anlaşmaları konusunda İran'ınkine benzer bir tutum benimsedi. Moskova, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki normal ilişkilerin ilerletilmesinin İran'ın Ortadoğu'da daha fazla siyasi izolasyonuna neden olacağını ve Tahran'ı bölgedeki Rus müdahalesinin artması konusunda daha hevesli hale getireceğini biliyor" yorumunu yapıyor.