Ekonomik sorunlar çözüm bekliyor
Referandumu sonrası geçici bir iyimserlik yaşansa da, ekonomistler uzun vadede Türkiye’nin çözmesi gereken ciddi ekonomik sorunları olduğu görüşünde.
EKONOMİ - Liradaki değer kaybı, yüksek enflasyon ve artan işsizlik önümüzdeki dönemde Türkiye'nin çözmesi gereken ekonomik sorunların başında geliyor. İşsizlik son yedi yılın en yüksek seviyesine ulaşırken, enflasyon ise son sekiz buçuk yılın zirvesinde ancak büyüme son yedi yılın en düşük seviyesinde bulunuyor. Ekonomistler, 2019 seçimleri öncesinde gevşek para ve maliye politikaları uygulanması halinde durumun daha da kötüleşebileceğine dikkat çekiyor.
Deutsche Welle’de yer alan haberde Londra'daki Capital Economics'ten ekonomist William Jackson, "Referandum sonucunun orta ve uzun vadede büyüme görünümü açısından ne anlama geldiği konusunda endişeliyim. Eğer devamlı olarak gevşek para ve maliye politikaları uygulanmasına neden olursa, Türkiye'nin enflasyon sorunu kötüleşebilir" şeklinde konuştu. Jackson, 2017 büyüme tahmininin yüzde 2.5 olduğunu söyledi.
ENFLASYON SORUNU
Enflasyonun liradaki değer kaybı ile beraber yükselmesi neticesinde para politikasında sıkılaştırmaya giden Merkez Bankası geç likidite penceresi faiz oranında perşembe günü beklenmedik bir faiz artışı yaparak yüzde 12,25'e yükseltti. Ancak, Merkez Bankası’nın faiz artışı siyasiler tarafından eleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Cemil Ertem, geç likidite faizinin arttırılması "gerekmeyebilirdi" dedi ve Merkez Bankası’nın büyümeyi arttırıcı önlemler alması gerektiğini söyledi.
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya cuma günü enflasyon raporunu açıkladığı toplantıda enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceğini söyledi. Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 8'den 8.5'e yükseltti. Enflasyon, mart ayında yüzde 11,29'a yükselmişti.
QNB Finansbank Baş Ekonomisti Gökçe Çelik, "Yılsonu enflasyonunu yüzde 8.5 seviyesine çekmenin muhtemelen ilave faiz artışları gerektirebileceğini düşünüyoruz. Bu ise biraz zorlu olabilir zira geç likidite penceresinde yapılan son faiz artırımı siyasi cepheden ters tepki çekmeye başladı" dedi.
Ekonomistler kredi büyümesi artışı ve genişlemeci maliye politikaları devam ederken enflasyondaki görünümün bozulmasını engellemek için Merkez Bankası’nın ek faiz artışı yapması gerekebileceği görüşünde.
AVRUPALI TURİST SAYISINDA DÜŞÜŞ
Diğer taraftan cari açığı kapatmada önemli bir etkisi olan turizm gelirleri ise azalmaya devam ediyor. Şubat ayında 12 aylık cari işlemler açığı 33.7 milyar dolar seviyesindeydi. Turizm gelirleri ise 2017 yılının ilk çeyreğinde Rus turist sayısındaki toparlanmaya karşın devam eden güvenlik endişeleri nedeniyle yüzde 17.1 gerileyerek 3.37 milyar dolar oldu. Avrupa'dan gelen yabancı ziyaretçi sayısında ise ilk çeyrekte yüzde 23 düşüş yaşandı. Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 30.05 azalmıştı. Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı da mart ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4, ocak-mart döneminde gelen yabancı sayısı ise yüzde 6.4 azaldı.
YATIRIM ORTAMI
Ekonomistler, Türkiye’deki yatırım ortamının ülkenin Avrupa Birliği başta olmak üzere, doğrudan yabancı yatırımlarının kaynağı olan, yabancı müttefikleri ile ilişkilerine bağlı olduğunun altını çizdi. Referandum öncesi Türkiye’nin AB ile ilişkileri Türk bakanların Avrupa'daki referandum etkinliklerinin iptali nedeniyle gerilmişti.
Commerzbank analisti Tatha Ghose ise piyasalar tekrar Türkiye'nin ABD, Rusya ve AB ile ilişkiler gibi önündeki büyük siyasi sorunlara odaklanacağını söyledi. Ghose, net portföy yatırımlarının Gezi protestoları ve 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından bu yana negatif olduğunu ve referandum sonuçlarının bu uzun vadeli trendi geri çevirmek için yeterli olmadığını söyledi.
Londra merkezli Nomura'dan ekonomist İnan Demir ise "Türkiye'nin risk priminin beklenen kabine değişikliği, başkanlık ve parlamento seçimlerinin zamanlaması ve jeopolitik gerginlikler ve Batı ile ilişkiler nedeniyle yüksek kalmasını bekliyoruz. Ayrıca yılın ilerleyen aylarında kur baskısının artacağını düşünüyoruz" dedi.
YAPISAL REFORMLAR BEKLEMEDE
Ekonomistler, yapısal reformların ise önümüzdeki dönemde yine beklemede kalacağı kanısında. Capital Economics'ten Jackson, "Referandum sonuçlarının hükümetin yapısal reformlara odaklanmasını sağlayacağı argümanını inandırıcı bulmuyorum. Bu argüman seçim dönemlerinde her zaman gündeme getirildi ancak gerçekte hükümetin reform iştahı aslında 2010 başlarından bu yana azaldı" şeklinde konuştu.