Oktay: Salgın nedeniyle İstanbul Havalimanı'nda mahsuplaşma gündeme gelebilecek
2021 bütçesinin sunumunu yapan Fuat Oktay, uçuşların pandemide azalması nedeniyle İstanbul Havalimanı için garanti ödemesi veya kiraya karşılık mahsuplaşma yapılacağını söyledi.
ARTI GERÇEK - 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 38 gün, 205 saatlik görüşmelerin ardından bugün Meclis Genel Kurulu’na geldi.
Genel Kurul’da 12 gün sürecek bütçe maratonu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın sunumuyla başladı.
"Yüce Meclisimize sunduğumuz bu bütçe, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin 3'üncü bütçesi olarak, sistemin getirdiği esneklik ve dinamizmin avantajlarını taşımaktadır" diyen Oktay, "2021 yılı bütçemiz, her bir vatandaşımızın beklentisi, talepleri ve hayalleri doğrultusunda yeni başarı hikâyelerimizin dayanağını oluşturacaktır" diye konuştu.
Bütçenin; "işçilerin, esnafın, iş insanlarının, çiftçinin, tüm girişimcilerin, sağlık çalışanlarının, öğretmenlerin, Emniyet güçlerinin, milletin bütçesi" olduğunu savundu.
Konuşmasında sık sık Coronavirus salgının yarattığı ekonomik tahribata vurgu yapan Oktay, sözlerinde küresel ekonomiye de geniş yer ayırdı.
"Uluslararası Para Fonu'nun ekim ayı küresel ekonomik görünüm raporuna göre, dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 4,4 oranında daralması beklenmektedir. Bu oran, 2009 küresel krizinden bu yana dünya ekonomisindeki en derin daralma olarak dikkat çekmektedir" diyen Oktay, 2019 yılında işsizlik oranının ise küresel düzeyde yüzde 5,4 olarak gerçekleştiğini hatırlattı.
Oktay, "2019 yılında gelişmiş ekonomilerde yüzde 1,4 olarak gerçekleşen yıllık ortalama enflasyonun 2020 yılında yüzde 0,8 oranında gerçekleşmesi tahmin edilmektedir. 2019 yılında yüzde 5,1 seviyesindeki gelişmekte olan ekonomilerin enflasyon oranının ise 2020 yılında yüzde 5 olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir" dedi.
‘2021 İÇİN YÜZDE 5,8 BÜYÜME HEDEFLİYORUZ’
Oktay, Türkiye ekonomisine dair ise şunları söyledi:
"Türkiye ekonomisi dengelenme sürecinin ardından, 2019'un son çeyreğindeki yüzde 6,4 oranında güçlü bir büyüme performansının etkisiyle yılın tamamında yüzde 0,9 oranında büyüyerek küresel kriz sonrasındaki kesintisiz yıllık büyüme eğilimini sürdürmüştür. 2020 yılının ilk çeyreğinde birçok ülkede pozitif ayrışarak yüzde 4,5 oranında büyüme kaydedilmesine karşın salgının tüketici davranışı üzerindeki etkileri ve salgının yayılmasına engel olmak için alınan önlemlerin ekonomik faaliyet sınırlandırması ayrıca salgına bağlı olarak dış talepteki daralma sonucunda net mal ve hizmet ihracatındaki gerileme nedeniyle yılın ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 9,9 oranında daralmıştır. Tekrar uygulamaya konulan salgın kısıtlamalarına rağmen 2020 yılını pozitif bir büyümeyle kapatmayı öngörüyoruz. 2021 yılında ekonomimizin yüzde 5,8 oranında büyümesini hedefliyoruz."
‘KALICI VE TEK HANELİ ENFLASYON HEDEFLİYORUZ’
2021 yılında ayrıca istihdamın 1 milyon 598 bin kişi artması ve işsizlik oranının yüzde 12,9'a gerilemesinin beklendiğini söyleyen Oktay, "Son dönemde gerek toplumun farklı kesimleriyle yapılan geniş katılımlı istişarelerin sonucu olarak geliştirilmekte olan, gerekse Yeni Ekonomi Programı'nda öngörülen politikaların hayata geçirilmesiyle enflasyonun kalıcı olarak düşük ve tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedeflerimizdendir" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bütçeye getirdiği yük nedeniyle çok tartışılan kamu-özel işbirliği projelerine dair de konuştu. Oktay, "Kamu maliyesinde en önemli kazanımlardan biri de kamu-özel iş birliği (KÖİ) modelidir. Bu modelle başta büyük ölçekli ve imza projelerimiz olan otoyol, köprü, tünel, havalimanı gibi altyapı yatırımlarının ve salgın döneminde önemi bir kez daha anlaşılan şehir hastaneleri gibi sağlık hizmeti sunumunda artan yatırım ihtiyaçlarının kamu maliyesine yükünü azaltmış bulunuyoruz" dedi.
AKP hükümetleri döneminde kamu yatırımlarının yaklaşık yüzde 10'unun KÖİ modeliyle hayata geçirildiğini söyleyen Oktay, "Bu yatırımlarla inşa edilen tesisler sözleşme süreleri sonunda kamuya devredilecektir, hatta bunların yeniden işletme hakkı devriyle gelir getirmesi de sağlanacaktır. Ayrıca, bu yatırımları, sözleşme süresi bittiğinde tercih edilirse şayet, devletimiz de işletebilecektir" diye konuştu.
PANDEMİDE İSTANBUL HAVALİMANI İÇİN GARANTİ ÖDEMESİ YAPILACAK
"Bütçemizi gereğinden fazla zorlamadan, kamuya ilave borç yükü doğurmadan, ayrıca muadilleriyle karşılaştırıldığında daha kısa süre zarfında birçok büyük yatırımı aynı anda gerçekleştiriyoruz" diyen Oktay, İstanbul Havalimanı'nı örnek gösterdi:
"İstanbul Havalimanı'nın yatırım tutarı 10 milyar avrodur. Bu yatırım, görevli şirket tarafından gerçekleştirilerek havalimanı inşa edilmiş ve ilk fazı hizmete açılmıştır. Projede 2019 yılında garanti ödemesi yapılmamış; aksine, hasılat payı ve kira bedeli Devlet Hava Meydanları İşletmesine ödenmiştir. İşletme süresi boyunca tahsil edeceğimiz kiraların toplam değeri 22 milyar avrodur. 2020 yılında Covid salgını nedeniyle uluslararası ve ulusal uçak seyahatleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de azalmış olduğundan ortalama yıllık kira bedelinin çok çok altında bir garanti ödemesi veya mahsuplaşması gündeme gelebilecektir. Bu durum salgın dönemine özgü olup hava trafiğinin normale dönmesiyle birlikte Devlet Hava Meydanları İşletmesi, garanti ödemesi yapmayacağı gibi kira ile birlikte hasılat payı almaya da devam edecektir. Özetle, İstanbul Havalimanı'nda salgın dönemi hariç hazinemizden herhangi bir ödeme yapılmaksızın devletimiz 10 milyar avro yatırım tutarına sahip bir havalimanına bedelsiz sahip olacak, üstüne 22 milyar avro gelir tahsis etmiş olacaktır."
COVID-19 BÜTÇESİ 59 MİLYAR TL OLDU
Covid-19 salgını nedeniyle 29,4 milyar lira vergi ödemesi ve 40 milyar lira sosyal güvenlik prim ödemesinin ertelendiğini, 15 milyar lira tutarında vergi indirimi sağlandığını belirten Oktay, şu bilgileri verdi:
"Covid-19 salgın dönemine özel olarak yapılan harcamalar, ertelenen gelirler ve indirimlerle birlikte oluşan finansman maliyeti de dâhil edildiğinde bütçeden toplam 59 milyar lira kaynak ayırdık. Sosyal Destek Programı kapsamında 6,3 milyar lira, kısa çalışma ödeneği kapsamında 21,8 milyar lira, nakdi ücret desteği kapsamında 5,1 milyar lira ve işsizlik ödemesi kapsamında 4,2 milyar lira ödeme yaparak, 1,7 milyar lira normalleşme desteği verdik. Bütçeden yapılan harcamalara ilave olarak Kredi Garanti Fonu'nun limitini artırarak teminat sıkıntısı yaşayan işletmelerin finansmana erişimini sağladık. Vatandaşlara, esnaf ve firmalara hazine destekli Kredi Garanti Fonu'yla 326,5 milyar liralık kredi paketleri oluşturduk ve bu kapsamda, Kasım 2020 itibarıyla toplamda 267,8 milyar lira kredi ödemesi yaptık. 2020 yılı Kasım ayı itibariyle Covid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğü 562 milyar liraya ulaşmıştır."
GRUBU OLMAYAN PARTİLER KONUŞMAYACAK
Oktay’ın konuşmasının ardından Meclis Başkanı Mustafa Şentop, konuşma sıralamasına dair bilgi verdi. BBP Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici dışında grubu bulunmayan 6 siyasi parti ile 9 bağımsız milletvekiline söz verilmedi.
TİP Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, duruma itiraz ederek, geçen yıl bütçe görüşmelerinde yine Şentop’un yönettiği Meclis’te söz alabildiklerini hatırlattı. Baş, şunları söyledi:
"Bütçe hakkı 1215 Magna Carta'dan bu yana kabul edilmiş bir hak ve şunu içeriyor; ‘Bu bütçeler emekçilerin, yoksulların, halkın, işçilerin vergisiyle oluşuyor. Dolayısıyla bunun nasıl kullanılacağını, nasıl değerlendirileceğini, kime ne kadar aktarılacağını halk izler, denetler ve yönlendirir.’ Türkiye'de bütçenin neredeyse yüzde 99'unu oluşturan işçilerin, emekçilerin, yoksulların partisi olma iddiasında olan bir parti var, Türkiye İşçi Partisi. Bu memlekette bütçe emekçilerden oluşacak ama emekçiler bu kürsüde konuşamayacak.
"Parlamento konuşulan yer demektir. Ama ‘Ben Parlamentoda çoğunluğu buldum, istediğimi konuştururum, istediğimi sustururum’ derseniz bu sizin parlamento ruhuna aykırı bir eylem içerisinde olduğunuz anlamına gelir.
ERKAN BAŞ: TUZUKURULARIN DEĞİL EMEKÇİLERİN BÜTÇESİ OLSUN
"Bırakın, bu kürsüden bu memleketin vergisini veren, alın teriyle damla damla bu bütçeyi oluşturan insanların temsilcileri de çıksınlar konuşsunlar. Bütçe, tuzu kuruların, mutlu azınlığın bütçesi olmasın; emekçilerin, yoksulların da bütçesi olsun."
Ardından siyasi parti gruplarının konuşmaları başladı.
İYİ PARTİ’Lİ TATLIOĞLU: BU BÜTÇENİN VİZYONU YOK
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, cumhuriyet tarihinin en büyük Merkez Bankası rezerv açığıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
"Türkiye büyürken cari açık verir ki biz bunu 2010'lu yıllarda çözmeliydik, dünya böyle çözdü. Dünya artık enflasyonu çözdü, dünya artık faizi çözdü. Zambiya'dan sonra enflasyonda dünyada 2'nci sırada bir ülke olduk" diyen Tatlıoğlu, 1960'tan itibaren beşer yıllık dönemlerle bakılırsa, en kötü büyümenin olduğu dönemin yaşandığını kaydetti.
"Bu bütçenin enerjisi yok. Bu bütçenin bir vizyonu yok. Bu bütçe enflasyonla mücadele bütçesi mi? Hayır. İşsizlikle mücadele bütçesi mi? Hayır. Büyüme bütçesi mi? Hayır. Bu bütçe ‘ne yapalım’ bütçesi olmuş. Bu bütçeyi hazırlayan arkadaki siyasi kadronun enerjisinin tükenmişliği her hâlükârda belli" diyen Tatlıoğlu, erken seçim çağrısı yaptı.
‘BU KÖPRÜNÜN DİREKLERİNDE 160 TON ALTIN YOKSA BÖYLE BİR KÖPRÜ YOKTUR’
Kamu-özel işbirliği projelerinin denetlenememesini eleştiren Tatlıoğlu, garanti ödemeleri nedeniyle kamuoyunun eleştirilerine neden olan Osmangazi Köprüsüne dair şunları söyledi:
"Burada bir köprü ve 13 milyar 15 milyon 630 bin, bu Osmangazi Köprüsü. Ben bunu, bu rakamla beraber bilen bir arkadaşa gösterdim. Bana verdiği cevap şu: ‘Hocam, bu, yeni kurdansa, yani bu, 8 lira civarındansa iyi bir iş olmuş, aşağı yukarı 1 milyar 650 milyon dolara iyi bir iş olmuş ama bu, ortalama kurdansa, yani 6,90'dansa, o zaman burada bir 300-350 milyon dolarlık bir fark var.’ Peki, bunun tamamı dolarsa dedim. Dedi ki: ‘Hocam, bunun 4 tane direğinde 160 ton altın yoksa böyle bir köprü yoktur.’"
MHP’Lİ AKÇAY: CUMHUR İTTİFAKI SEÇİM İTTİFAKI DEĞİLDİR
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, bütçeden ziyade Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine dair konuştu, CHP’ye yüklendi.
"Ülkemizin değerlerine ve kurumlarına düşmanca hakaret etmek ne siyasettir, ne de muhalefettir" diyen Akçay, şunları söyledi:
"Bir siyasetçi düşünün ki yaptığı bir açıklamayla ‘Türkiye Libya'da çizgiyi aştı’ diyerek kendi ülkesini itham ediyorsa ve aynı kişi ‘Türkiye Libya'da Birleşmiş Milletlerin kararlarına uymuyor’ diyerek Türkiye'yi şikâyet edip hedef gösteriyorsa bu sözleri nasıl yorumlayacağız? Bu açıklamadan bir gün sonra Libya'ya insani yardım götüren Türk gemisine, Yunan komutanın talimatıyla Alman savaş gemisi tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak Akdeniz'de baskın yapılmıştır. Bunlar ‘Türkiye komşularının toprak bütünlüğüne saygı duymuyor, radikal unsurlara destek veriyor’ dediler, ayrıca ‘Türkiye Azerbaycan'a silah yardımı yaptı, cihatçı gruplar gönderdi’ iftirasını atarak Macron'a ve yabancı ajanslara malzeme verdiler. Türkiye'de can ve mal güvenliği yok, hukuk ve demokrasi yok, yatırım yapmayın anlamında sözler sarf ettiler. Bazıları ‘Toplumda güvenlik kaygısı arttı ancak bu terör örgütlerinden, gaspçılardan değil polis ve bekçilerden kaynaklanıyor’ diyecek kadar gaflete düştüler."
Cumhur İttifakının dördüncü, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de iki yılını başarıyla tamamladığını söyleyen Akçay, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dair şunları belirtti: "Yönetim sistemleri ve bu sistemlerin taşıyıcısı olan değerler, gerçekler ve olgularla inşa edilir. Bu bağlamda Cumhur İttifakı, Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında bir ideal ve değer birlikteliği, millî mutabakat zeminidir. Cumhur İttifakı ne seçim ittifakıdır, ne iktidar koalisyonudur, Cumhur İttifakı öncelikle bir sistem ittifakıdır ve ayrıca Cumhur İttifakı bir yapım ittifakıdır."
MHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül de Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin "Türk milletinin yapısına daha uygun olduğunu" söyledi.
Meclisin temsiliyette en üst seviyede olduğunu belirten Bülbül, "Parlamenter sistem olsaydı son derece kırılgan koalisyonlardan bahsedilecekti. Bu kadar siyasi partinin mecliste temsil edilmesi istikrarsızlığa sebep olmamakta, mecliste daha adaletli ve demokratik temsil söz konusu olabilmektedir" dedi.