Agrobay işçileri tazminatları ve maaşları için bir aydır eylemde

Agrobay işçileri tazminatları ve maaşları için bir aydır eylemde
İzmir Bergama’daki Agrobay Seracılık’ta çalışırken sendikalaştıkları için işten çıkartılan işçiler, eylemlerini bir aydır sürdürüyor. İşçiler, tazminat ve ödenmeyen alacaklarını istedikleri için her seferinde karşılarında polis ve jandarmayı buluyor.

Artı Gerçek - İzmir Bergama’daki Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler, Tarım-Sen'e üye oldukları için bir ay önce 'Kod-46'yla işten çıkarıldı. Kod-46 'işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya dökmek' gibi durumlarda uygulanıyor. Oysa sendikalaşmanın bu maddeyle hiçbir ilgisi yok. İşçiler bu kodla işten çıkarıldıklarında, başka yerde sigortalı olarak işe girme ihtimalleri de kalmıyor. Üstelik tazminatsız ve birikmiş alacakları da ödenmiyor.

Tarım-Sen üyesi 39 işçi, seslerinin duyulmaması nedeniyle dün eylemlerini İstanbul'a taşıdı. İşçiler, Agrobay Seracılık'ın domates ihracatı yaptığı Almanya ve Rusya konsoloslukları önünde basın açıklaması yaptı.

İşten çıkartılan işçilerden Şirin Yıldırım, Ayten Yavuz, Behice Karabulut ve Fatma Kaya ile Tarım İşçileri Sendikası (Tarım-Sen) temsilcileri tarafından ihlallere ilişkin hazırlanan rapor konsolosluklara sunuldu. Kod-46 ile haksız yere işten çıkarıldıklarını belirten işçiler, bu durumun düzeltilmesini talep etti.

'YILMADIK, SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'

Almanya Başkonsolosluğu’na rapor sunulduktan sonra işçiler, Rusya Konsolosluğu’na da raporlarını teslim etti. Daha sonra Odakule’nin önünde yapılan basın açıklamasında, şöyle denildi:

“Bir muhatap aradık, yönetimin yaptığını ve sendikanın anayasal bir hak olduğunu ifade ettik. Agrobay Seracılık bünyesinde, ciddi emek sorunları yaşandığını ve ücretlerin zamanında verilmediğini; servislerin can güvenliği ihlalleri altında olduğunu ifade edeli 30 gün oldu. Kollarımız kelepçelendi, her gittiğimizde jandarma ve polisle karşılaştık, biz düşman değiliz silahımız yok. Yılmadık, sonuna kadar devam edeceğiz.”

Rapordaki hak ihlalleri şöyle sıralandı:

1- Gecikmiş sigorta primleri: Çalışanların sigorta primlerinde önemli gecikmelerle karşı kaldılar.

2- Bildirilmeyen işyeri yaralanmaları: Çok sayıda çalışan, işyerinde sıklıkla rapor edilmedi ve bu nedenle tıbbi tedavilerin verilmedi.

3- Baskıcı çalışma koşulları: Raporlar, çalışanların tacizle karakterize edilen, mola, su ve tuvalet olanakları gibi temel olanakların reddedildiği düşmanca bir çalışma ortamına katlandıklarını ileri sürüyor.

4- Gecikmiş maaş ödemeleri: İşçilerin geç maaş ödemeleri, ödenmeyen fazla mesai ve banka ikramiyelerinin tahsisinde sorunlar olduğu, bunun da işçileri mali olarak zorlamakta.

5- Ulaşım güvenliği kaygıları: Eski ve bakımsız araçlar, can güvenliği endişeleri sağlıyor.

6- Güvenlik tehlikeleri: Yüksek yerlerde çalışan işçiler için yeterli güvenlik önemi alınmaması. Gerekli koruyucu ekipman sağlanmaması yüzünden tarım ilaçları ve çamaşır suları işçilerin bayılmalarına sebep oldu.

'MAAŞIMIZ DÜZENLİ YATMADIĞI İÇİN SENDİKAYA ÜYE OLDUK'

Çalışma koşullarının çok ağır olduğunu söyleyen Agrobay işçisi Behice Karabulut, BirGün’e yaptığı açıklamada, 11 yıl çalıştığı seradaki koşulları şöyle özetledi:

“Sendikaya üye olmamızın sebebi; maaşımızın düzenli yatmaması, promosyon paralarımızın yatmaması, 1 günlük izinlerimizde 2 günlük kesintiye uğramış olmamız, rapor alsak da 1 haftalık tatilimizin yanmasıydı. Bize verdikleri otobüs servisler, çift katlı ve eskiydi. Defalarca kaza geçirmiş bir araç. Kışın soğuk, yazın sıcak. 100 kişi kapasitesi varsa, 150 kişi bindirmeye çalıştılar. Hakkımızı alamadık. Bir hafta içinde öğrenip, bizi kapının önüne koydular. İşten çıkartmalar esnasında tüm haklarımızı vereceklerini söylediler, 2 gün içinde de iletişim kuracaklarını. Ancak 30 gün oldu haber dahi alamadık. Çalışmaya devam edenlerin maaşı yatmış, bizim hakkımız olan bir maaşımızı yatırmamışlar. Paramız verilmezse bu direniş büyüyecek. Biz gariban insanlarız, o paralar bizim hakkımız.”

'SİYASETİN VE MEDYANIN DURUMU BU'

İşçiler hak mücadelelerini anlatmak için Halk TV'ye konuk olurken, İsmail Küçükkaya bugünkü köşesinde, özetle şunları yazdı:

"Dün tüm Türkiye muhteşem dört kadını konuştu. Herkes, hepimiz canlı yayında şahit oldukları, duydukları karşısında sarsıldı. Behice hanım, Ayten Hanım, Fatma hanım ve Şirin hanım.

Onlar tarım işçileri. Agrobay Tarım çalışanları. hak arama mücadelesi veriyorlar.

Tazminatlarının ödenmesini ve yatmamış maaşlarını istiyorlar.

Onlar bize siyasetin halktan ne kadar koptuğunu gösteriyor. Medyanın körlüğünü de apaçık ortaya koyuyorlar.

KİMSE YANLARINDA OLMAMIŞ

Her partiye gitmişler. Tuncay Özkan, Aylin Nazlıaka, Özgür Özel… Binali Yıldırım… Hem CHP’li hem MHP’li belediyeler de… kimse yanlarında olmamış. Yeniden işe girme taleplerinden bile vazgeçmişler. 'Tazminatımızı ödeyin. Haksız ve ağır işten çıkarma maddesini ortadan kaldırın' diyorlar.

'Sendikadan çık' demiş Binali Yıldırım.

Ülkede başbakanlık yapmış bir isim…
Çocuklarını öğrendiniz değil mi emekçi kadınların. Çocukları okul birincisi. Okumaktan başka kendimizi nasıl kurtarabiliriz ki!

ŞİRİN HANIMIN POLİS MÜDAHALESİNDE AYAĞI KIRILMIŞ

Başka ne duyduk dün?

"Hakkımızı ararken bizim karşımıza Jandarma ve polisi niye dikiyorlar? Üstelik biz kadınız. Neden müdahalede bulunuyorlar?"

Konuklarımdan Şirin hanımın ayağı alçılıydı.

Polis müdahalesinde kırılmış..

Başka?

İşten atılan Fatma hanıma, aynı işyerinde çalışan kocası üzerinden baskı kurmuşlar. Adam ‘eşim yanlış bişey yapmıyor ki’ demiş. Kendisi sendikasız çalışan adam karısına müdahale etmemiş.

Onların hayatları ve mücadelelerinden çıkarılacak dersler de var.. Örneğin Ayten Hanım'ın iki kızından avukat olanın bugün annesinin direnişinde onu savunması ve annesinin üyesi olduğu sendikanın avukatı olması gibi...

MEDYA HALKINA NEDEN BU KADAR UZAK?

Soralım şimdi:

Kadın hakları derken bu emekçi kadının sesi neden duyulmuyor? İktidarıyla muhalefetiyle Türk siyaseti onları neden görmüyor?

Ya medya? Medya halkına neden bu kadar uzak? Neden bu kadar mesafeli?" (EKONOMİ SERVİSİ)

Öne Çıkanlar