Ev işçisi kadınlar anlattı: 'Güvencesiz çalışıyoruz, bize köle gibi davranıyorlar'

Ev işçisi kadınlar anlattı: 'Güvencesiz çalışıyoruz, bize köle gibi davranıyorlar'
Hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerini kaybeden, tedavi masraflarını kendileri karşılamak zorunda kalan, hırsızlıkla suçlanan ev işçisi kadınlar yaşadıklarını Artı Gerçek'e anlattı.

Esra ÇİFTÇİ


Artı Gerçek - Türkiye’de 1 milyonu aşkın ev işçisi kadın, sosyal güvenceleri olmadan evlerde, ofislerde, bürolarda çalışarak hayatlarını kazanmaya çalışıyorlar. Ancak güvencesiz çalışma koşulları karşılaştıkları yaşadıkları kazalarda kendi masraflarını ödemek zorunda kalıyorlar; sık sık hırsızlıkla suçlanıyor ve hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerini kaybedebiliyorlar. "Bize köleleri gibi davranıyorlar" diyen ev işçisi kadınlar yaşadıklarını Artı Gerçek'e anlattı.

'EN BÜYÜK SIKINTIMIZ İŞ YASASINDA OLMAMAMIZ'

Yıllardır ev işçiliği yapan Minire İnal en büyük sıkıntılarının mesleklerinin iş yasası kapsamında olmaması olduğunu söylüyor. Yasalarda işçi olarak görülmedikleri için, hiçbir güvencelerinin ve emeklilik haklarının olmadığını belirtiyor. Bir iş tanımlarının da olmadığını söyleyen İnal, gittikleri evlerde ne kadar iş varsa hepsini yaptıklarını, o gün bütün işleri bitirmelerinin beklendiğini ifade ediyor. Ev işçiliğinin riskleri olduğunu da söyleyen İnal şöyle devam ediyor:

'CAM SİLERKEN ÜÇÜNCÜ KATTAN DÜŞTÜM, TEDAVİ MASRAFLARIMI KENDİM KARŞILADIM'

“Düşme riskleri çok fazla. Cam silerken, banyoyu temizlerken, balkon yıkarken, mutfak dolabını silerken ayağın kayabilir düşebilirsin, bir çok riski var. Kullandığımız kimyasal içeren temizlik malzemeleri zehirleyebiliyor. Ben çalıştığım evde cam silerken üçüncü kattan düştüm ve tüm tedavi masraflarımı
kendim karşıladım. Çalıştığım ev sahibi hiç ilgilenmedi bile. Ev işçilerinin insana yakışır iş sözleşmesinin bir an önce imzalanmasını ve uygulanmasını istiyoruz. Nasıl inşaatta, turizmde, tarımda çalışan bir işçinin sıfatı varsa biz de işçiyiz. Bir yere gidip ücret karşılığı emek harcıyorsak diğer işçilerden farkımız yok. Biz de ayın 30 günü çalışıyoruz”

Minire İnal

'EN UFAK BİR ŞEYDE HIRSIZLIKLA SUÇLANIYORUZ'

Birçok suçlamalara da maruz kaldıklarını söyleyen İnal, bu suçlamaların en önemlisinin hırsızlık olduğunu söylüyor. Çalıştıkları ev sahipleri ufacık bir eşyalarını kaybettiğinde direk kendilerini suçladığını söyleyen İnal, yaşadığı bir olayı da bizimle paylaşıyor:

“Çalıştığım evin adamının boxeri kaybolmuş, boxer düşünebiliyor musunuz? Birde ben o evde çamaşıra ütüye karışmıyordum. Ben ne yapayım elin adamının boxerini. İnsan utanır böyle bir şeyi söylemeye. Beni hırsızlıkla suçladılar, günlerce ağlamıştım böyle bir şeye maruz kaldığım için. Bir de şunu eklemek
istiyorum, ev sahipleri bizi hor görüyor. Telefonda biriyle konuşurken, evde kadın var, temizlik var diyerek değersiz görülüyoruz. Bir eve tamirci gelir, elektrikçi gelir, sucu gelir. Hiç kimse adam geldi demez. Elektrikçi geldi, sucu geldi, tamirci geldi denir. Niye bize kadın geldi, kadın gitti deniliyor. İş yasasında
olsak onlarda ona göre davranacak."

'İNSAN YERİNE KONULMAK İSTİYORUZ'

Zeynep Ayvalıtaş

Zeynep Ayvalıtaş, 13 yıldır ev işçisi olarak çalıştığı evden sorgusuz sualsiz hiçbir gerekçe sunulmadan işten kovulduğunu söylüyor. İşsiz kalmanın şaşkınlığını henüz üzerinden atamayan Ayvalıtaş, üniversitede okuyan bir çocuğu olduğunu ve ödemesi gereken taksitlerinin olduğunu belirtiyor ve "bundan sonra nasıl yaşayacağım, nasıl iş bulacağımı kara kara düşünüyorum" diyor.

'AÇIKLAMA YAPMADAN BİR KALEMDE SİLEBİLİYORLAR'

Ev işçisi olmanın zorluklarına da değinen Ayvalıtaş şöyle devam ediyor:

“Yaptığımız işten dolayı bizi küçük görüyorlar, sanki biz onlara mecburmuşuz gibi davranıyorlar. Her türlü işlerini yapıyorsun, pisliklerini temizliyorsun ama yaranamadığın gibi bizi hor da görüyorlar. Devlet tarafından da işçi olarak görülmüyoruz, hiçbir haklarımız yok. Düşünün ben şu an işsiz kaldım ve işsizlik
maaşı bile alamıyorum. Devlet bizi tanımayınca işverenler de bizi işçi gibi görmüyor, köleleri gibi davranıyorlar. Hayat şartları zaten çok zor, hayat şartları zorladığı için ben bu işi yapıyorum. Çalıştığım aileye çok güvenmiştim, 13 yıldır orada çalışıyordum, işimi bitirdim tam çıkıyorum, bana dönüp “artık seninle yollarımızı ayırıyoruz” diyebiliyorlar, hiçbir açıklama yapmadan bir kalemde silebiliyorlar. Artık kimseye güvenim de kalmadı”

'EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ BELİRSİZLİK'

Ev işçisi emekçilerinden Nuray Akkaya ise yaşadıkları en büyük sıkıntının belirsizlik olduğunu söylüyor. Akkaya’da güvencesiz çalıştıkları ve sigortaları olmamasına vurgu yapıyor ve şöyle devam ediyor:

“İstenilse günü birlik sigorta yapılıyor, hem de telefon üzerinden. Hiç tanımadığınız bir insanın evine çalışmaya gidiyorsunuz, talep ettiğiniz ücret belli, ev sahibi de bunu kabul etmiş, tam işiniz bitiyor gideceksiniz bu sefer başlıyorlar para üzerinden pazarlık yapmaya. Ya da iş almışsınız kendinizi ona
göre ayarlamışsınız, kadın arıyor ‘şu an müsait değilim haftaya gel’ diyor benim o günkü yevmiyem yok oluyor. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Yaşadığımız risk sadece düşme değil, hiç tanımadığınız bir insanın evine gidiyorsunuz, neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz en önemli yaşadığımız risk bu. Bir de makineyi bile bir süre kullandığınızda ısınır ve durur ama bizim insan olduğumuzu görmezden geliyorlar ve hiç nefes almadan çalışmamızı istiyorlar”

Nuray Akkaya

Öne Çıkanlar