Soma'da sendika çalışması yürüten madenci önce tecrit edildi, sonra kovuldu
Osman ÇAKLI
İSTANBUL- Maden işçisi Çapaklı 22 Kasım’da dört yıldır işçisi olduğu Soma'daki Polyak Madencilik’ten işten çıkarıldı. Gerekçe olarak Kod 46 (Hırsızlık ve meslek sırrını deşifre etme) gösteriliyor. Ancak Çapaklı asıl gerekçenin sendikal mücadele vermesi olduğunu söylüyor. Sendikalı arkadaşları ile eylem başlatan Erdoğan Çapaklı, hem madenlerde geçen hikayesini, hem de mücadelesini Artı Gerçek'e anlattı.
TAHİR ÇETİN VE ALİ FAİK İNTER'İN YOLUNDA
14 yaşında işçi olarak çalışmaya başlayan Erdoğan Çapaklı, ailesindeki pek çok madenciyi örnek alarak memleketi Karabük'te madenlerde çalışmaya başlamış. Ancak bir süre sonra memleketinde işsiz kalınca bu kez Soma'ya gelmiş.
Yıllardır indiği madende pek çok kaza geçirmiş. Hepsinden sağ kurtulmuş, haliyle bir ‘sağırlaşma’ da yaşamış. Çapaklı’nın hikayesi Soma’daki diğer madenciler gibi Soma Katliamı’ndan sonra değişmeye başlamış. O zamana kadar sendikal mücadeleden uzak duran işçiler, maden katliamı sonrasına haklarını aramaya başladı. Çapaklı da onlardan biriydi. Kendi deyimiyle madencilerin ödenmeyen hakları için Ankara-Soma arasında mekik dokuyan Tahir Çetin ve Ali Faik İnter onun için örnek olmuş. Yeraltında çalışırken, işçi sağlığı ve güvenliği için riskli gördüğü durumları raporlaştırınca Çapaklı’nın üzerindeki baskı da artmaya başlamış.
'PATRONLAR PATLAMAYI KABUL ETMEDİLER'
Çapaklı’ya göre patronlar işçi sağlığını düşünmüyor. İnsan hayatının riske atıldığı madenlerde uğradıkları “hadi hadi” baskısına nasıl cevap verdiklerini şu sözlerle anlatıyor maden işçisi Çapaklı:
“Siz ne kadar çalışırsanız çalışın işveren asla memnun olmaz. Baskı ve mobbing artınca, çözümü sendikalaşmakta aradık. Bağımsız Maden İş ile üç yıl önce tanıştım. Her sendika işveren için korkutucu değil ancak Bağımsız Maden İş’e ayrı parantez açmak gerekiyor. Bunu yaşayarak gördüm. Haklarımızın ne olduğunu öğrenince, tuttuğumuz raporları işverene ilettik, tabii bunun karşılığı olmadı. 18 Aralık 2021 yılında Polyak’ta bir patlama yaşandı. Bunun bir patlama olduğunu kabul etmediler. Nasıl olduysa üstünü örttüler. Şirket yöneticisinin dahi gazdan zehirlendiğini kendisine söyledik, kabul etmedi. İşyerinde alınacak işçi sağlığı ve güvenliğine dair önlemler yalnızca bizi değil işvereni de koruyor, nedense tam tersi yapılıyor.”
‘YÖRE HALKINI ETNİK KİMLİK ÜZERİNDEN KIŞKIRTMA DENEDİLER’
Sendika işyerinde örgütlenmeye başlayınca, Erdoğan Çapaklı işverenin hedefi olmuş. Madendeki diğer işçilerle iletişimini kesmek için yer üstündeki başka bir birime alınmış. İşe gidip geldiği servis, işten atılana kadar ayrı tutulmuş.
Çapaklı, yaşadıklarının yeni olmadığını da şu sözlerle anlatıyor:
“Pandemide bizi toplamda 140 gün ücretsiz izne gönderdiler. Devamında hakkımda tutanak tutup 15 gün cezalandırma yaptılar. Dava açtım, mahkeme beni haklı buldu. Bundan yaklaşık 20 gün önce şirketin genel müdürü, çıkıp sendikamıza hakaret etti. Yanlış yaptığını söyledim. Bizi sindirmeye çalıştılar başa çıkamadılar. Bu sefer daha uzak birime gönderildim. Sonunda da birini harcamak zorundaydılar, beni seçtiler. Çünkü ben yöre halkından değilim, dışardan geldim. Yöre halkını bize karşı etnik kimlik üzerinden kışkırtmaya çalıştılar ama beceremediler. Kod 46 ile işten atıldım. Böyle bir suç işlemedim. Hakkımda beş tutanak tutuldu. Benim savunmamı almadılar. Kendi disiplin işleyiş süreçlerini uygulamadılar.”
‘MADENDE KAZA OLDUMU SÖYLEDİKLERİMİZ DEĞER KAZANACAK’
Tüm bu baskıların ardından Kod 46 (Hırsızlık ve meslek sırrını deşifre etme) gerekçesiyle işten çıkarıldı. "Ekonomik olarak çöküntüye giriyorum, psikolojik olarak etkileniyorum. Aile baskısı artıyor. Çalışırken zar zor geçiniyorduk, şimdi işsizim” diyerek özetliyor içinde bulunduğu durumu.
Çapaklı, Soma’da kirada yaşıyor. İşsiz kaldığı süre uzadıkça ev içindeki baskının da arttığını anlatıyor. Çalışırken geçinmenin zorluğundan dem vuran Çapaklı, “Şimdi ne yapacağım bilmiyorum. Bu çıkış kodu ile başka iş bulamam” diyor. Ailesini geçindirmek zorunda olduğunu sözlerine ekleyen Çapaklı, onursuz bir şey yapmadığını savunuyor. Maden işçisi Çapaklı’nın bir de sitemi var: “Yarın bir gün kaza oldu mu o zaman bugün söylediklerimiz değer kazanacak, bunu da biliyorum. Bizim verdiğimiz mücadele işvereni rahatsız ediyor. Biraz sesimiz çıkınca işten atılıyoruz. Hakkımı alana kadar mücadelem sürecek.”
‘YA SAYGIN BİR UZLAŞMA YA TAVİZSİZ DİRENİŞ’
FİBA Holding önünde Çapaklı için dün yapılan eylemde Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Barış Altun ve sendika avukatı Mürsel Ünder de vardı.
Avukat Mürsel Ünder, süreçle ilgili verdiği bilgide sendikanın Polyak’ta örgütlenmeye başlamasıyla çeşitli hakların verilmediğini söyledi. Ünder, Bağımsız Maden İş Sendikası’na üye olan işçilerin istifa ettirilmesine yönelik çalışmalar olduğunu ifade ederek şunları ekledi:
“Şirket yetkililerinin Bağımsız Maden İş’e özel husumetleri olduğunu düşünüyorum. Erdoğan hakkında uyduruk tutanaklar tuttular. Arkadaşımız hakkında çeşitli oyunlar çevrildi. Biz bu oyunlara gelmeyeceğiz, hukuki olarak haklarımızı kullanacağız.”
Sendika Örgütlenme Uzmanı Barış Altun da yaptığı açıklamada seslerini yükseltmeye devam edeceklerini bildirdi. Altun, “Sadece öldüğümüzde değil hakkımızı aradığımızda da yanımızda olunsun istiyoruz. Ya saygın bir uzlaşma ya da tavizsiz bir direniş sergileyeceğiz” dedi.
Erdoğan Çapaklı da, sendika temsilcisi ve avukatıyla dün şirket yetkilileri ile görüşme talep etti. Ancak talep geri çevrildi. Bağımsız Maden İş Sendikası, eylemlere hem İstanbul hem de Soma’da devam edeceğini açıkladı.