Refik TEKİN
DİYARBAKIR - Sönmüş bir yanardağın eteklerine serilen yüzlerce metrelik beyaz bir örtü. Üzerinde Karacadağ’ı leziz domatesleri serili…
Kavurucu sıcaklarda kurutulan domatesler, Avrupa, Amerika ve İtalya’ya ihraç ediliyor. Karacadağ domatesi dünya mutfağıyla buluşuyor.
Kurutma işlemi daha önceleri İzmir’de yapılıyordu. Ancak toprağın sürekli işletilmesi ve yorgun düşmesi domates rekoltesinin düşmesine neden oldu. Girişimciler bu nedenle Karacadağ’ın yolunu tuttu.
Karacadağ’ın verimli topraklarında 50 bin dönüm alanda domates yetiştiriliyor.
Domates kurutma sezonunda bölge kentlerinden İzmir’e göç eden tarım işçileri bu sezon göç etmek zorunda olmadıklarından dolayı mutlular.
Bu işin kendi topraklarında yapılması hayatlarını kolaylaştırsa da çalışma koşulları oldukça zor.
Ailece çadırlarda kalıyorlar.
Elektrik ve su kesintilerinden dolayı da ciddi bir mağduriyet yaşıyorlar.
Akşamları karanlıkta kalıyorlar. Kavurucu sıcaklarda çalışırken soğuk su bile içemediklerini belirtiyorlar.
Tarım sondaj kuyularına bağlı yapılıyor. Elektrik kesilince su da olmuyor. Domates yetiştiriciliğinde bu nedenle beklenen rekolteye de ulaşılamıyor.
Sabah saat 5’de henüz güneş doğmadan, “çavuş” dedikleri sorumlunun çaldığı düdük sesiyle uyanıyorlar içiler. İşçilerin alacağı ücret kasaya göre belirleniyor. Sorumlu olan çavuş, gün boyu mevsimlik tarım işçilerinin kestiği domates kasalarının sayısını tutuyor.
Sabahın erken saatlerinde kahvaltı bile yapılmadan çocuk, yaşlı, genç, kadın sergi alanın yolunu tutuyor. Sergi alanına kasa kasa dökülen domatesleri ikiye bölünüyor.
3 saatlik çalışmanın ardından “çavuşun” düdük sesiyle işçiler bir anda işi bırakıp, koşar adımlarla çadır alanına geçiyor.
Bu kez yarım saat içinde kahvaltı yapmalılar….
Çay demleniyor… Sofra hazırlanıyor… Dinlenmeye vakitleri de yok. Hızlıca yapılan kahvaltı sonrası tekrar sergi alanına gidiliyor…
İkiye bölünen domatesler, tuzlanıyor. 5 gün içinde kuruyan domatesler, elekten geçirilip çuvallara konulup, İzmir’e gönderiliyor…
Mevsimlik tarım işçileri bu işi ailece yapıyor… Yaptıkları iş kuşaktan kuşağa geçiyor.
Anne, baba olan mevsimlik tarım işçileri de çocuk işçi aslında…
Şimdi de çocuklarının ellerinde bıçaklar domatesleri doğruyor.
Çoğu çocuk mevsimsel göç nedeniyle okula gidememiş ya da eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmış…
Mevsimlik işçi olan her çocuğun hayalinde başka bir meslek var.
Ağustos, Eylül ayında domates doğrayan mevsimsel tarım işçilerinin göçü hiç bitmiyor.
Ekim ayı pamuk, sonrası soğan toplama zamanı….
Mevsimlik tarım işçileri, “Eskiden kazandığımız bize yeterdi. Ne kadar çalışırsan çalış artık yetmiyor. Ne elde bir şey kalıyor. Ne de ev geçindirebiliyorsun” diyor.
Yaz sezonu durmadan çalışan işçiler, kış ayında da durmuyor. Bu kez göç büyükşehirlere doğru oluyor.
Tekstil ve inşaatlarda mesaiyi başlıyor. Ailece emek harcayan mevsimlik tarım işçileri göç etmekten yorgunlar….