House of the Dragon: Prenslerin kendini kaybetmesi
Suzan DEMİR
2011’de başlayan ve 8 sezon devam eden Game of Thrones’un dizi dünyasında bir kült olduğu tartışmasız bir gerçek haline geldi. George R. R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı roman serisinden uyarlanan dizinin, kiminin beğenmeyip kiminin de makul bulduğu bir sonla veda etmesinin hemen ardından spin-off’larının geleceği de açıklanmıştı. Bunlardan ilki yine George R. R. Martin’in Ateş ve Kan romanından uyarlanan House of the Dragon oldu.
Targaryen yani nam-ı diğer ejderhaların hikâyesi 2022’de başladı. Hikâye Aegon Targaryen’ın Yedi Krallık fethi ile başlıyor ve ilk sezonda daha çok aile içi bir taht çatışması izliyorduk. Açıkçası ilk izlediğimde bende Muhteşem Yüzyıl tadı bırakmıştı bu yönüyle. Zira Game of Thrones’tan alışkın olduğumuz şey Demir Taht için birden fazla hanedanın savaşmasıydı. Bu da birden fazla hikâye ve birden fazla denklem demekti. Zordu bunları takip etmek, hele ki kitapları okumayıp sadece diziyi izliyorsanız ama ritmine alışınca bir şekilde kaptırıyordunuz.
Birden fazla hanedan, 8 sezon boyunca birbirini yerken en son Westeros’ı ve hatta tüm krallıkları yok edecek Ak Gezenler (White Walkers) sayesinde birleşmişti. Bu kısa özet yorumum umarım kitap ve dizinin fanlarını kızdırmaz ama toz ve gaz bulutu biraz da böyle bir araya geldi.
Başlayan ikinci sezonla görüyoruz ki, ilk sezon sadece aile içi süren çatışma yerini diğer hanedanların da dahil olacağı bir savaşa bırakıyor gibi. En azından şimdiye kadar yayınlanan bölümlerden bunu anlıyoruz. Anlamak derken House of the Dragon yaklaşık iki yıl gibi bir ara verince, diziyi hiç hatırlamadan izlemeye kalkmak epey zor. O yüzden ikinci sezona başlamadan olayları hatırlamakta fayda var. Zira bölüm öncesi bir özet hizmeti de yok.
Rhaenyra Targaryen
Ama Game of Thrones da dahil olmak üzere George R. R. Martin’in takipçilerinin (dizi ve kitabın takipçileri) hem karakterleri hem bölümleri hatta hem de bir sonraki bölümlerin fragmanlarını çözümleyen videoları mevcut. O yüzden diziye dair hafızanız zayıfladıysa böyle anlatımlı videolara göz atabilirsiniz. Ayrıca HBO sağ olsun bir aile soyağacı çıkarak kim kimin çocuğu, kim kimdir diye daha rahat anlayabileceğimiz bir hizmet de sunuyor. Ona da bu linkten ulaşabilirsiniz.
İlk sezonda Viserys Targaryen’ın (Harry Lloyd) eşinin doğumda oğlu ile ölmesinin ardından Kral Eli olan Otto Hightower’ın (Rhys Ifans) kızı Alicent Hightower'ın etrafında gelişen olayları izledik. Dizi Kral Viserys'in, aynı zamanda kızı Rhaenyra Targaryen’in (Milly Alcock) de arkadaşı olan Alicent Hightower'la (Emily Carey) evlenmesi ve ondan çocuk sahibi olmasıyla devam ediyordu.
Alicent Hightower
Viserys Targaryen’ın her ne kadar tahtı Rhaenyra’a devretse de ölmeden önce eşine Buz ve Ateş dansından bahsederken Aegon ismini zikretmesiyle Alicent (yetişkin halini canlandıran Olivia Cooke) tahta kendi oğlu Aegon Targaryen’ı geçiriyordu. Halbuki Viserys Targaryen’ın gelecek görüsünde bahsettiği kişi Game of Thrones’taki Jon Snow yani gerçek adı ile Aegon Targaryen’dır. Buz ve Ateş’i bilmeyen Alicent, babası Otto ile kendi hanedanlarını da tahta taşıyacak hamleyi yaparlar.
Yine akrabalarından biriyle evlenen, o sırada çocukları olan ama amcası Daemon Targaryen’la (Matt Smith) da aşk yaşayan Rhaenyra (yetişkin halini canlandıran Emma D'Arcy) ise taht hakkını kaybeder. Hakkını almak için atağa geçmesiyle oğullarını bazı görevlere gönderen Rhaenyra'nın oğlu Lucerys Velaryon’ın üvey kardeşi olan Prens Aemond Targaryen tarafından öldürülmesiyle hüsrana uğrar.
Daemon Targaryen
İşte ikinci sezon tam olarak Rhaenyra’nın intikam yeminleriyle ve savaşın daha da yaklaşmasıyla bu olaya dayanarak başlıyor. Rhaenyra taht hakkının gaspı üzerine zaten bir savaş yürütecekken olay oğlunun intikam savaşına dönüşüyor. İlk bölümde Daemon Targaryen, Aemond Targaryen’ı öldürmesi için birilerini tutuyor fakat bu iki kişi, şu an tahtta olan Aegon Targaryen ve kardeşi Helaena’nın oğullarını öldürür. Rhaenyra ise haklıyken haksız konuma düşer.
İkinci sezonun başında savaşın daha da yakınlaşacağına dair emareler olduğunu söylemiştim. Zira House of the Dragon, Game of Thrones fanlarını memnun etmeyecek bir “savaşsızlığa” sahip. Ama video altı yorumlarda fanların ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Biraz Tarkan’ın son albümü gibi: “Arkadaşlar Karma ile kıyaslamayalım, bunun da kendine has güzelliği var” diyenlerle “Bu albüm hiç olmamış” diyenler misali.
Aemond Targaryen
Ama ben sanırım ilkini beğeneceklerden olacak gibiyim. Zira ilk sezon fazlasıyla Muhteşem Yüzyıl tadı bıraktı desem de ikinci sezon daha hareketli. Ayrıca ilk sezona ısınamama sebeplerimden bir tanesi de 20 yıllık zaman atlaması ve karakterlerin gençlikleriyle yetişkin hallerinde başkalarının rol almasıydı.
Game of Thrones ile kıyaslayacak olursam orada karakterler diziyle büyümüştü. Haliyle anlatıda devamlılık ile izleyicideki devamlılık algısı karakterler üzerinden böyle kuruluyordu. Bu zaman sıçraması karakterlere dair bir mesafelenme almaya sebebiyet vermişti. Ama bu sezon artık karakterler açısından böyle bir zaman sıçraması olamayacak gibi duruyor, şimdilik.
Belki sezon sonuna dair yeniden bir değerlendirme yazısı gerekebilir ama sonuç olarak Game of Thrones gibi House of the Dragon da sarayların hikâyesi. Strateji ve savaşın sahipleri yukarıdakiler. Aşağıdakiler de son bölümde Rhaenyra’nın oğlunu öldüren Aemond Targaryen’ın işlediği cinayet için “Kendimi kaybettim” deyince bir genelevde kucağına yattığı kadının ona söylediklerinde: “Prenslerin kendini kaybetmesi bizi etkiliyor, yani benim gibi sıradan halkı…” Savaş gelecek mi gelmeyecek mi bu sezon henüz belli değil ama o savaşacaklar saraydakiler olmayacak…
Suzan Demir kimdir?
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı. Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa'da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.