The Bear: Yenisini açan eski yaralar…

The Bear: Yenisini açan eski yaralar…
Tek tek sorunları çözmekten ziyade geçmişle geleceği çarpıştıran bir dizi The Bear. Bu çarpışma her bölümde farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Sürekli mükemmel, hızlı ve başarılı olmaya takıntılı bir halet-i ruhiyenin yüksek artçıları gibi bu dizi.

Suzan DEMİR


Christopher Storer tarafından yaratılan The Bear ilk yayınlandığı 2022’den bu yana epey beğenilen bir komedi-dram dizisi. En İyi Komedi Ödülünü dalında Emmy de alan The Bear üçüncü sezonuyla yeniden sevenleriyle buluştu. Ünlü ve genç bir şef olan Carmen Berzatto’nun (Jeremy Allen White) abisi Mikey’nin (Jon Bernthal) intiharından sonra aile restoranını devralması ve orayı tamamen değiştirmesini konu alan dizi, bu sezonda değişen işletmeye odaklandı.

Zira ilk sezonda Carmy’nin değişim fikrini başta abisinin yakın arkadaşı ve aile dostları kuzen Richie’ye (Ebon Moss-Bachrach) kabul ettirmeye çalışmasını; gastronomik açıdan böyle bir işletmede deneyimi olmayan, eski personele alışmaya çalışan Sydney’i (Ayo Edebiri) izledik.

İkinci sezonda ise daha çok Carmy’nin aile dramasını takip ettik, zira ikinci sezonun altıncı bölümü bir aile draması bakımından son derece iyi hatta epik bir bölümdü. Geçmişe giden bu bölüm alkolik bir anneye sahip kardeşler Carmy, Mikey ve Natalie’nin (Abby Elliott) yaşadığı sorunları adeta bir savaş alanına dönen Noel yemeğinde resmediyordu.

thebear1.jpg

Bu sezon Carmy istediği tüm değişikliği yaptı. Zira ikinci sezon aileye odaklansa da personel için de gelişim dönemiydi. İlk sezonda değişime direnen çalışanlar eğitim aldı, yeni deneyimler yaşadı, hatta en çok direnen Richie bile bu değişime ayak uyduranlardan biriydi. Son sezonda artık değişime olan inancın tam olduğunu görüyoruz. Carmy büyük çabaların sonucunda herkesi aynı amaca kanalize ederek bir nevi başarıyor. Tabii dizinin başından bu yana devam eden çatışma unsurlarını izlemeye devam ediyoruz. Bu sezonda da dizi yine geçmiş ve şimdi arasında salınmaya devam ediyor.

Olaylı Noel yemeği gecesi kadar geçmişten tam bir kesit sunmasa da üçüncü sezonun ilk bölümünü bu anlamda epey beğendiğimi belirtmek isterim. İlk bölüm, lineer bir anlatım yerine hafıza kareleri gibi ilerliyor. Bazı diyaloglar geçiyor, meseleler tanıdık geliyor ama bu görüntüler bizi Carmy’nin hafızasında yolculuğa çıkarıyor.

Carmy’nin ikinci sezonda çocukluk aşkı Claire (Molly Gordon) ile başlayan ilişkisi sarpa sarmıştı. Bu sezon Carmy’nin neden beklenen özürü dileyemediği, yenilenen restoranda neden bir despota dönüştüğünün izlerini gördük o ilk bölümde. Ama bunlar yine 10 bölüm boyunca parçalar halinde açıldı.

Elbette burada tek tek sorunların ele alındığı gibi bir izlenim oluşmasın. The Bear hem ikinci sezon hem bu sezonda alışılagelmiş anlatım kalıplarını kullanmıyor. Örneğin bu sezonun ikinci bölümü bir mutfağın tüm stresini art arda tekrarlanan “Kapılar, eller” bağırışlarıyla izleyiciyi de son derece strese sokan bir yerden vermeyi başarıyor. Bu yüzden hem farklı farklı anlatım teknikleri deneyen hem de ritmi son derece yüksek bir dizi izliyoruz.

thebear1.webp

Tek tek sorunları çözmekten ziyade geçmişle geleceği çarpıştıran bir dizi The Bear. Bu çarpışma hemen hemen her bölümde farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Sürekli mükemmel, hızlı ve başarılı olmaya takıntılı bir halet-i ruhiyenin bitmek bilmeyen yüksek artçıları gibi bu dizi. O yüzden de art arda izlemesi seyirci açısından bile zorlayıcı olabiliyor.

Dizinin yaratıcısı Christopher Storer dizinin izleyeni altüst eden, strese sokan bu atmosferini Safdie Biraderler olarak da bilinen Benny Safdie, Josh Safdie’nin Uncut Gems’inden ilham aldığını dile getirmişti. Özellikle bu sezonun ikinci bölümünün bu atmosferi çok iyi yansıttığını söyleyebilirim. Öte yandan bu sezonda da önceki sezonlardaki gibi bazı karakterlere -diğer sezonda bakılmayanlara- yakından bakan bölümler var. Geçen sezon aşçılık okuluna giden Tina’nın (Liza Colón-Zayas) geçmişine giden bir bölüm ve annesiyle sorunlar yaşayan Natalie’yi anlatan bir şimdiki zaman bölümü olarak.

Bu sezonun ana ekseni Carmy’nin aşçılık eğitimi, aşçılıktan ne anladığı ve onu aile dışında neyin bu kadar dağıttığı üzerine. Elbette cevaplara bir anda varılmayan, eskilerin yeni yaralar açtığı 10 bölümle dönmüş diyebiliriz dizi için. Ayrıca son bölümde dördüncü sezonun olacağına dair de “Devam edecek…” notuyla bir bilgilendirme vardı. Bu sezon değişen işletmenin hızlı ritmini izledik demiştim. İpuçlarına bakılırsa önümüzdeki sezon restoranın geleceğine dair bir konu izleyecekmişiz gibi duruyor.


Suzan Demir kimdir?

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı. Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa'da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.

Öne Çıkanlar