GBT kontrolünden 4 saat sonra gözaltı
GÜNCEL - Kapatılan DİHA Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek ile Kürtçe editörü Mehmet Ali Ertaş'ın gözaltına alınmadan bir kaç saat önce evlerine gelen polislerce GBT kontrolleri yapıldığı ortaya çıktı. Avukatlar, ihbarın asılsız olmasına rağmen gazetecilerin hala gözaltında tutulmasının hukuksuzluk olduğunu söyledi.
Son dönemde para ve ödül vaadiyle toplumda yaygınlaştırılmaya çalışılan ihbar uygulaması, OHAL ilanı ardından cadı avına dönüştü. Diyarbakır’da dün evlerine yapılan baskında gözaltına alınan KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek ile Kürtçe editörü Mehmet Ali Ertaş da asılsız ihbar nedeniyle 2 gündür gözaltında. TEM Şube’de tutulan gazetecilerin halen ifadeleri alınmadı.
Öte yandan Güzüpek ile Ertaş’ın kaldığı eve gece 23.00 sularında gelen polislerin GBT sorgulaması yaparak evden ayrıldığı, daha sonra sabaha karşı 03.30 sularında "İhbar var" denilerek gözaltına aldığı ortaya çıktı. Son dönemde yapılan toplu gözaltılarda gerekçe gösterilen, hukuki delil olmaktan isimsiz ve soyut ihbarları avukatlar değerlendirdi.
ÖNCE GBT SORGUSU, SONRA BASKINLA GÖZALTI
Asılsız bir ihbar gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Ertaş ve Güzüpek’in avukatı Resul Temur, son dönemde asılsız ihbarlarda ciddi bir artış yaşandığına dikkat çekti. Temur, "Örneğin üzerinde silah olduğu iddiasıyla hakkında ihbar yapılan bir kişi gözaltına alınıyor. Bu kişi üzerinde yapılan aramada silah olmadığı anlaşılıyor. Buna rağmen bu kişi uzun süre gözaltında tutuluyor. İhbarların temel amacı toplum içinde çok sayıda ihbarcı olduğu algısını yaratmak, toplumdaki insanların birbirlerine şüphe ile bakmasını sağlamaktır. Bu ihbarlar genellikle sahte isim ve sahte mailler ile yapılıyor" dedi.
Asılsız ihbarın yapıldığı gece polisin Ertaş ve Güzüpek’in kaldığı eve giderek haklarında şikayet olduğunu söylediğini aktaran Temur, "Polisler eve gelerek Ertaş ve Güzüpek’e ihbar olduğunu söyleyerek, kimliklerini alarak GBT yapıyor. Sonrasında M. Ali Ertaş’ın askerlik ile ilgili sorunu olduğu için karakola götürüp imzasını aldıktan sonra serbest bırakıyorlar. Ertaş eve döndükten sonra ev için arama kararı çıkaran polis gece saat 03.30’da kaldıkları eve baskın yapıyor. Bu gelişmeler ihbar konusunda şüphe yaratmaktadır. Polis evde yaptığı aramada evde silah bulunduğu yönündeki ihbarının asılsız çıkmasına rağmen Ertaş ve Güzüpek hakkında gözaltı işlemi yapıyor. Evdeki kitaplara suç delili denilerek el konuluyor" diye belirtti.
‘İHBAR VARSA SORUŞTURMA BAŞLATILMASI GEREKİYOR’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Hukuk Komisyonu üyesi Avukat Abdullah Zeytun ise ihbar mailleri ve telefonlarının hukuki açıdan güvenilirliği ve değeri olmayan beyanlarla dolu olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile mevcut yasalar ve emsal mahkeme kararlarında bir kişinin soyut bir ihbarla gözaltına alınamayacağı, bu ihbarın maddi delillerle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Zeytun, "İhbarları baz alarak kişiler hakkında gözaltı kararı değil soruşturma yapılabilir. Modern ceza hukukunda delil üzerinden suçluya ya da şüpheliye gidilir. Ama şu an tam tersi uygulanıyor. Delil bulunmadan şüpheliye gidiliyor, delil üretilmeye çalışılıyor. Maalesef bu konuda aslına uygun bir hukuk süreci işletilmiyor. Hukuka aykırı bu uygulamanın, kişileri önceden alıp daha sonra suç uydurma isnadından başka bir işlevi olmadığını belirtmek istiyoruz" diye kaydetti.
İhbarlar nedeniyle yapılan gözaltılar ve hak ihlalleri konusunda İHD’ye yapılan başvuruların OHAL’den sonra ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çeken Zeytun, "Bu uygulamanın amacına bakıldığında muhalif kesimlere dönük göz korkutma ve sindirme politikası olduğunu görüyoruz. Bundan derhal vazgeçilmesini, kişilere ilişkin bir suç isnadı varsa bunun somut delilleriyle ortaya konulması gerekiyor" dedi. (dihaber)