Ev sahibine imzalatmadan bunu yapan kiracılar tazminat ödemek zorunda kalabilir
Temmuz itibariyle kira davalarında patlama bekleniyor. Yeniçağ'dan Tolga Şahin'in haberine göre; Dava konularının çoğunu ise tahliye, kira tespit davaları ve tazminat davaları oluşturuyor. Ev sahibine tazminat hakkı doğuran konuların başında ise, kiracının ev sahibine kağıt imzalatmadan gerçekleştirdiği tadilatlar geliyor.
Mahkemelerdeki kiracı, ev sahibi davalarında aşırı bir artış yaşanıyor. Gerek kirada yüzde 25 sınırının kalkacak olması gerekse Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ise dava sayılarını daha da arttıracağı belirtiliyor.
Dava konularının çoğunu tahliye, kira tespit davaları oluştururken bu konular arasında bir de “evde yapılan tadilatlar” yer alıyor. Bu davalarda ev sahipleri “tahliye” talebinde bulunurken diğer taraftan “tazminat” talebinde de bulunabiliyor.
"SÖZLEŞMEYE UYGUN KULLANMALIDIR"
Bu konuyu kira hukuku alanında uzmanlaşmış Avukat Alper Şeref Güler’e sorduk. Güler konuyla ilgili Yeniçağ’dan Tolga Şahin’e yaptığı açıklamada “Konu ile alakalı Borçlar Kanunu 299 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Aslında genel hüküm niteliğinde olan iki madde bu soruya cevap veriyor. Birinci norm Borçlar Kanunu 316. Maddesi. Madde çok açık kiracı; kira süresince kiralananı sözleşemeye uygun olarak kullanmalıdır.
Ancak kiracılar kiraladıkları konutta kimi zaman değişiklik yapmak istemekte, kendi estetik anlayışına göre düzenlemeler yapmak istemekte. Kiracı bu durumda esaslı bir tadilat yapacak ise kiraya verenin yazılı rızasını alması gereklidir. Bu da Borçlar Kanunu 321. Madde de yer alıyor. Yazılı rıza alınıp alınmayacağı çoğu zaman kira sözleşmelerinde önceden belirleniyor ve üstünde çok durulmadan da imza altına alınıp kira ilişkisi başlıyor” ifadelerini kullandı.
"TAZMİNAT İSTEME HAKKI DOĞMAKTADIR"
Güler sözlerine, “Kiracının oturduğu evde tadilat yapması, kiraya verenin iznine tabidir. Genel prensip şudur; “kiralananı ne şekilde aldıysan, bırakırken de o şekilde iade etmek zorundasın”. Ancak bunun tek bir istisnası var. O da, yapılacak tadilatla ilgili kiraya verenden yazılı rızanın alınması. Yazılı rızanın dışındaki her türlü yenilik veya değişiklikte bu durum kira sözleşmesine aykırılık teşkil eder ve sözleşmenin ihlali anlamına gelir. Bu durumda, kiraya verenin “sözleşmeyi fesih” hakkı doğacağı gibi. Tazminat isteme hakkı da doğmaktadır” şeklinde devam etti.
"İMAR KANUNUNA AYKIRILIK TEŞKİL EDEBİLİR"
Güler, izinsiz değişiklik ve yenilik durumunda kiraya verenin öncelikle mülkte oluşacak hasarın tamirini isteyebileceğini, bu durumda kiracının mülkü eski haline getirmek için tamirat masraflarını karşılamak zorunda kalacağını belirtti.
Kiraya verenin bir diğer hakkı ise, kira sözleşmesinin feshi ve tahliye durumu olduğuna dikkat çeken Güler, “Kiraya veren mülkten tahliye talebinde bulunabilir. Ayrıca kiraya veren tazminat talebinde bulunabilir. Bunlar tadilat maliyetlerini, mülkte oluşan hasarın onarımını ve kiracının ihlalinin neden olduğu diğer masrafları içerebilir. Teknik bir konu olacak ancak buradaki rızanın yazılı olması geçerlilik değil, ispat şartı. Yani esası şu kiracı izin almadı tadilat yapar mı evet yapar ancak daha sonra kiraya tarafından açılacak tahliye davasında ve tazminat davasında rızanın varlığını ancak yazılı delille ispat edebilecek.
Tüm bunlara ek olarak kiracının bu tadilatlı İmar Kanununa da aykırılık teşkil edebilir. Asma kat çıkmış olabilir, kullanım alanını ruhsata tabi olmasına karşın genişletmiş olabilir. Böyle olunca belediyeler tarafından kesilen imar para cezalarının ve diğer masraflara da güncel Danıştay kararlarına göre kiracı sorumlu olacaktır” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.