13 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar

GÜNCEL - Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde, Facebook'tan tanıştıkları 13 yaşındaki kız çocuğunu ıssız bir yere götürüp esrar içirdikleri ve cinsel istismarda bulundukları iddiasıyla haklarında 30'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 2 sanık, 15'er yıl 10'ar ay hapis cezasına çarptırıldı.

Ailesi ile birlikte yaşayan 13 yaşındaki İ.Y., 16 Şubat 2016 günü polis merkezine başvurarak, Facebook'tan tanıştığı ikisi de 20 yaşında olan Abdurrahman Demir ve Muhammet Sait Atilla tarafından otomobille ıssız bir yere götürülerek esrar içirildiğini ve cinsel istismara uğradığını söyledi. Mağdurun başvurusu üzerine olayla ilgili soruşturma başlatılırken, şüpheliler Demir ve Atilla gözaltına alındı. İfadelerinde cinsel istismar olayının doğru olduğunu ve mağdurun yaşının küçük olduğunu bilmediklerini iddia eden şüpheliler tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturmada mağdurun cinsel istismara uğradığı tespit edilirken, olayın meydana geldiği aracın şüphelilerden Demir'e ait olduğu tespit edildi.

Savcılık 2 şüpheli hakkında 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 30'ar yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. İddianamede, şüphelilerin 15 yaşından küçük mağduru gezme bahanesiyle arabalarına aldıklarını belirten savcı, mağdurun ağlamasına ve istemediğini söylemesine rağmen zorla cinsel istismarda bulunduklarını kaydetti.

MAHKEME: 15 YAŞTAN KÜÇÜKLERDE RIZA HUKUKEN GEÇERSİZDİR

Kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Demir ve Atilla'yı 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 15'er yıl 10'ar ay hapis cezasına çarptırıp, tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. DHA’nın haberine göre mağdurun anlatımlarının olayın gerçekliğine uyduğundan sanık savunmasına itibar edilmediğini belirten mahkeme gerekçeli kararında, "Sanıklar, 13 yaşındaki mağdur ile para karşılığında mağdurun isteği ile cinsel ilişki yaşadıklarını belirtmişler ise de; Türk hukuk sisteminde 15 yaşından küçüklerin rızalarına mutlak olarak hukuksal geçerlilik tanınmaz. Mağdurun rıza ile ilişkiye girmediği anlatımları dikkate alındığında sanıkların savunmasına itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır" denildi.