15 Temmuz’da Erdoğan’ın uçağı nasıl indirildi?
Atatürk Havalimanı'nın işgaline ilişkin iddianame hazırlandı. 159 sanığa ağırlaştırılmış müebbet istendi. İddianamede Erdoğan’ın uçağının nasıl indirildiğine de yer verildi.
HABER MERKEZİ - 15 Temmuz darbe girişiminde, Atatürk Havalimanı'nın işgaline ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli askerle ilgili soruşturma tamamlandı. Savcı, 159 eski askerin ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tüm şüphelilerin "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve "Silahlı terör örgütü" suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Bazı şüpheliler hakkında, "Kasten öldürme", "Öldürmeye teşebbüs etme", "Kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma", "Konut dokunulmazlığının ihlali", "Silahla tehdit", "Kasten yaralama", "Mala zarar verme" suçlarından ise 15'er yıldan 1'er kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen oranda hapis cezaları istendi.
HAVA KONTROL KULESİ’NİN İŞGALİ
İddianamede, darbeciler tarafından kısa süreliğine ele geçirilen Hava Kontrol Kulesi'nin şefi Enver Yavuz'un ifadeleri de yer aldı. Yavuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın saat 07.40'a kadar darbecilerin helikopterli tehdidi altında havalimanında beklediğini ve hava trafiğine ilişkin yürütülen operasyonun bizzat başında olduğunu söyledi.
İddianameye yansıyan ifadeler şöyle; "Bizim görevimiz, havalimanına gelen ve ayrılan uçakların yönlendirilmesini yürütmektir. Saat 23.35 sıralarında kuleye iki polis bir güvenlikçi ve 6-7 kadar askeri personel geldi. Albay olduğunu tahmin ettiğim bir kişi, 'Ülkemizin huzur ve refahı için ordu yönetime el koymuştur. Görevleriniz şu an itibarı ile bitmiştir' dedi. Ben durumu hemen nöbetçi meydan müdürüne ilettim. Bana 'sakin olun görüşmeler yapıp size döneceğim' deyince kapatıp haber beklemeye başladım. Bu arada Albay sürekli telefonla konuşarak talimat alıyordu. Saat 23.45 sıralarında bana 'Tüm uçak kalkışlarını durdur' dedi. Ben görevli arkadaşa kalkışları durdurmasını söyledikten sonra hemen başmüdürümüze bilgi verdim. Daha sora Albay gitti, yerine bir binbaşı ile bir grup asker geldi. Binbaşı da, dış hatlar hariç tüm iniş kalkışların durdurulmasını istedi…
Ben yine müdürlerime bilgi verdim. Saat 01.00 sıralarında halk bulunduğumuz kulenin önünde kalabalıklar oluşturmaya başladı. Binbaşı orada bulunan askerlerine 'Hazırlıklarınızı yapın çatışma çıkabilir. Polis gelirse çatışma çıkacak, halk gelirse de topuklarına sıkacağız' dedi. Polisler kapıya gelerek askerlerden teslim olmalarını istedi. Askerle ikna olmadılar. Bir anda ortam gerildi. Saat 02.00 sıralananda askerle havaya 3 el ateş actı. Saat 02.10 sıralarında ise oraya gelen polisler askerleri ikna etti ve askerler silahlarını teslim ettiler. Bu arada halk kuleye çıkmaya başladı. 03.00 sıralarında ise ismini bilmediğim bir milletvekili ve vali kuleye gelerek halkı sakinleştirdi. Biz de çalışma masalarımıza döndük.
Genel Müdür Yardımcımız, Cumhurbaşkanımızın uçağının geleceğini haber vererek pistin durumunu sordu. Ben hemen kontrol araçları göndererek pistin ve park yerinin kontrol etmesini sağladım. Saat 03.18 'de Cumhurbaşkanımız havalimanıma iniş yaptı. Uçak inerken kule ile normal prosedür dışında konuşma geçmedi. Saat 03.40 sıralarında iki adet askeri jet geldi ve havalimanı üzerinde alçak uçuşlar yapmaya başladı. Saat 05.00 kadar bu şekilde uçmaya devam ettiler. Ses hızına çıktıkları anda ise süpersonik patlama dediğimiz bomba sesine benzeyen ve halkta büyük paniğe yol açan patlamalar yapıyorlardı.
"ERDOĞAN BENİMLE KONUŞTU"
Saat 06.50 de ise Hava Harp Okulundan 2 adet helikopter kalktı ve ikisi de silahlıydı. Birincisi 5. pist üzerinde beklerken diğeri havalimanı ve devlet konuk evi üzerinde tehditkar bir şekilde silahı göstererek uçmaya başladı. Bu sırada Cumhurbaşkanımız da devlet konuk evinde idi. Ben hemen Genel müdürümüze bilgi verdim. Müdürümüzde o sırada Cumhurbaşkanımızın yanında idi, dolayısıyla kendisine de durum hakkında bilgiler veriyordum. Ben bu helikopterlere hemen acil durum frekansımdan 'kimliklerinin tehlike yarattığını ve hemen buradan ayrılmaları gerektiği' yönünde anonslar yaptım. Bu anonslarımın hepsini Cumhurbaşkanımız, açık olan telefondan duymuştur. Helikopterler saat 07.40 kadar sürekli olarak iniş kalkış yapmaya devam ettiler. Saat 07.50 de ise Eskişehir'den kalkan iki adet jet havalimanına yaklaştı. Jetler bilgi dahilinde kalkmıştı ve Kütahya radarının kontrolündeydi.
Jetler ile ilgili bilgi vermek üzere müdürlerimi aradığım da Cumhurbaşkanımız telefonu kendisi alarak bana 'Hava sahasına giren dost jetleri İstanbul hava sahasında kalsın ve bölgeyi terk etmesin' talimatı verdi. Ben de bu talimatı ilgili birimlere aktardım. Bu andan sonra hiçbir olumsuzluk olmadı"
İSTANBUL HAVA TRAFİK KONTROLÜ 2 KEZ EL DEĞİŞTİRDİ
İddianamede, darbe girişimi gecesi İstanbul'un hava trafik kontrolünün iki kez Ankara'yla el değiştirdiği bilgisine de yer verildi. İstanbul Atatürk Havalimanı Başmüdürlüğü Hava Trafik Kontrol merkezinde Hava Trafik Kontrolörü olan Elvin Bahçecik'in verdiği tanık beyanında olay şöyle gelişti; "Görev yerim hava kontrol kulesinin bulunduğu SMART binasında ara katta bulunmaktadır. 23:45 sıralarında kule şefi Enver Yavuz beni aradı. Kuleye askerlerin geldiğini ve kalkışların durdurulduğunu söyledi. Durumu meydan amirine ilettim. Bir saat sonra tekrar kule şefi aradı. 'İç hat uçuşlarının kesildiğini yalnız dış hatların kabul edileceğini söyledi. Ben de 'yakındaki uçakları alabilir miyiz?' diye sordum. 'olmaz' dediler. Gelişleri İstanbul dışına yönlendirdim. Ankara ACC'ye (Türkiye Hava Trafik kohtrol merkezi) haber verdim. 00:50 civarında SMART binası önündeki halk kalabalığı çoğalınca hava trafiğini Ankara'ya devrettim. Bir müddet böyle bekledik. 02:10 civarında Ankara, hava sahasının karıştığını söyledi. Trafik kontrolünü geri devrettiler. Bu sefer 03:30 sıralarında havalimanında patlama sesi tarzında bir ses duyduk. Ancak bunun daha sonra jetlerin cıkarttığı sesler olduğunu anladık. Hava trafiğini bombalı saldırı olabilir gerekcesiyle tekrar Ankara'ya devrettik. 05:10'da durumun yatışması nedeniyle tekrar kontrolu Ankara'dan geri aldık."
ERDOĞAN UÇAĞININ İNİŞİNİ
Hava trafik kontrolörü Özer Ahmet Özermen de verdiği tanık beyanında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının Atatürk Havalimanı'na ne şekilde indirildiğini anlattı. Hava sahasında bulunan uçakların iniş ve kalkışlarını sağlamakla görevli olduğunu anlatan Özermen, şunları kaydetti; "Cumhurbaşkanının uçağının Dalaman'dan İstanbul istikametine kalkış yaptığını radar ekranından takip ettik. Ancak bu trafik, Ankara Hava Trafik Ünitesi'nin (ACC) kontrolündeydi. Cumhurbaşkanının uçağının Çanakkale Biga üzerinde beklemede olduğunu takip ettik. Kule şefi tarafından yaklaşma ofisi arandı. Kule bana, Cumhurbaşkanının uçağının Atatürk Hava Limanına mı. Yoksa Sabiha Gökcen'e mi? iniş yapacağını sormamı istedi. Ben de Ankara Hava Trafik Kontrolünü arayarak uçağın niyetinin sorulmasını istedim. Ankara, uçakla irtibata geçerek pilotun Atatürk Hava Limanına inmek istediğini belirtti. Bunun üzerine İstanbul yaklaşma frekansıyla uçağın pilotuyla temasa geçtim. Pilota kulenin bana vermiş olduğu apron ve kule içerisindeki son durumları ilettim. Ayrıca Atatürk Hava Limanı üzerindeki tanımsız olan ve sürekli dalış ve tırmanış yapan temasımız olmayan askeri uçakların pozisyonunu ve durumunu ilettim. Pilot, iniş isteğini belirtince, kendisine 35 sol pistine iniş yapabilmesi için gerekli hava trafik hizmetini sağladım. Uçak son yaklaşma safhasına geldiğinde kule frekansına geçmesini söyledim ve kule tarafından iniş başarılı bir şekilde gerçekleştirildi." (DHA)