70 kişinin öldüğü Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi: Dere yatağı olduğunu biliyorduk

70 kişinin öldüğü Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi: Dere yatağı olduğunu biliyorduk
Adana'da 70 kişinin öldüğü Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi Hasan Alpargün'ün ifadesi ortaya çıktı: Binayı yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi... Arkadaşım olduğu için kabul ettim... Herhangi bir görevli denetlemeye gelmedi...

Artı Gerçek - Maraş merkezli depremlerde Adana'da yıkılan Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi Hasan Alpargün, ifadesinde binayı dere yatağına yaptıklarını bildiklerini ama "arkadaşının ısrar ettiğini" açıkladı. Alpargün'ün, buna rağmen inşaatı kendisinin de dönemin belediye yetkililerinin de denetlenmediğini söyledi.

Habertürk'ün ulaştığı ifadeye göre Alpargün, apartmanı dere yatağına yaptıklarını ve inşaat sırasında işçileri denetlemediğini itiraf etti. “Buraya bina yapmanın zor olduğunu söyledim ancak ısrar ettiler” iddiasında bulunan Alpargün, dönemin belediye yetkililerinin de binayı yapım aşamasında denetlemediğini söyledi.

Depremlerden sonra KKTC'de yakalanan, binasının yıkılmasının "mukadderat" olduğunu ileri süren ve tutuklanan Alpargün'ün ifadesinden öne çıkan bölümler şöyle:

'ŞİRKETİ KURMADAN ÖNCE 10 BETONARME BİNA YAPMIŞTIM'

* 1978 yılında Adana Ticari Bilimler Akademisi Mühendislik Yüksekokulu’ndan mezun olan Hasan Alpargün, 1978-1998 yılları arasında şirketi olmadan yaklaşık 10 betonarme yapı yaptığını, 1998 yılında ise kendi adını taşıyan bir müteahhitlik şirketi kurduğunu söyledi.

'NEHİRDEN ÇAKIL ALDIM, DEMİRLER DÜZDÜ'

Alpargün, Adana'da yıkılan bina hakkında şunları söyledi:

"Hatırladığım kadarıyla 1994 yılında Kazım adında arkadaşım olan bu şahsa ve ortaklarına ait arsada Alpargün Apartmanı’nı yapmaya başladım, binayı tek başıma yapmaya karar verdim, herhangi bir ortağım yoktu. İnşaat ruhsatını o dönemde ilçe Seyhan olduğundan dolayı Seyhan Belediyesi’nden aldım. Belediyeden imar durumu aldık, her katta 2 daire olmak üzere 14 kat ve 1 zemin 1 bodrum katı olmak üzere projeyi tamamladık. Proje onay aldıktan sonra hafriyata başladık, temele başladık. Temel Karahisarlı’daki nehrin içinden çakıl, duvar ve sıva için Ceyhan’daki Kösrel Kasabası’ndan kum satın aldım, projeye uygun olarak düz demir satın aldık, demirler kıvrımlı değil düzdü. Temel dahil bütün binanın betonunu o dönemde Mardinli olarak tanıdıklarım ve şu anda ismini hatırlamadığım şahıslar beton döktüler. Kendilerinde ufak bir makine vardı, bu makine ile arsa içerisinde çakıl ve çimentoyu karıştırarak kalıplara döktük, projeye uygun şekilde binayı inşa ettik."

İŞÇİLERİN ÇALIŞMALARINI DENETLEMEDİĞİNİ İTİRAF ETTİ

Fenni mesulü olduğu apartmanın yıkıldığını depremden iki gün sonra öğrendiğini söyleyen Alpargün, bina inşasında doğada hazır olan çakıl ve kumları kullandığını, inşaatta çalışan işçilere çimento ve demir miktarının projeye uygun olarak kullanılmasını söylediğini ancak denetim yapmadığını itiraf etti. Alpargün, “Ben diğer kısımları denetlemeye gidiyordum, söylediğim şekilde yaptılar mı bilmiyorum” dedi.

'BELEDİYE GÖREVLİLERİ HARCI DENETLEMİŞ GİBİ İMZA ATTILAR'

Depremde yıkılan apartmanın aynı zamanda şantiye şefi olan Hasan Alpargün, apartmanın projesine onay veren bir ekibin inşaatı incelediğini ancak yine o dönem belediye personeli olan iki görevlinin harç yapılırken denetleme yapmadığını itiraf etti:

"H. ve N. isimli belediye görevlileri harç yapılırken, harçtaki çakıl çimento kum ve demir miktarını denetlemeye gelmediler ve sadece oturdukları yerden denetleme yapmış gibi evrakları imzaladılar. Biz binayı kendimiz, yani şantiye şefi olarak ben ve çalışanlar yaptık. Açıkçası söylemek gerekirse herhangi bir kurumdan herhangi bir görevli denetlemeye gelmedi. Sadece temel üstü ve iskan hususlarında izin alınırken denetlemeye geldiler, bunun dışında herhangi bir denetleme olmamıştır. G. isimli şahıs da belediyede Mimari Tatbikat Projesi hususunda onay veren görevlidir, herhangi bir denetimi olmamıştır, sadece evraka imza atmıştır."

Alpargün, apartmanda kolonun tahrip edildiğine dair bir iddia duyduğunu ancak konuya ilişkin herhangi bir bilgi sahibi olmadığını belirtti.

'KAÇMADIM, OĞLUMLA KIBRIS’A GİTTİM' İDDİASI

Alpargün, Türkiye’den kaçtığı iddialarına ilişkin, “Ben kaçmadım, oğlumla Kıbrıs’a gittim. Kendim teslim oldum” diyerek kendini savundu.

'BİNAYI YAPTIĞIM YERİN DERE YATAĞI OLDUĞU BELLİYDİ, KEŞKE YAPMASAYDIM'

Alpargün’ün bir diğer itirafı da, apartmanın dere yatağına yapıldığıyla ilgili. Alpargün, 70 kişinin öldüğü apartmanın yapılmasının zor olduğunu arsa sahibine söylediğini belirterek, “Binayı yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi ancak su yoktu, imar izni de vardı. Ben başta arsa sahibine burada bina yapmanın zor olduğunu, istinat duvarı yapılması gerektiğini, burada çalışmanın zor olduğunu söyledim ancak ısrar ettiler, arkadaşım olduğundan dolayı kabul ettim. Keşke yapmasaydım, ben yapmasaydım da başkası yapacaktı. Arsanın büyüklüğü, yoğunluk hesaplaması sonrası yapılacak daire ve kat sayısını belirleyerek yapıyı tamamladık” dedi.

EV SAHİPLERİNE 'BU BİNA HİÇBİR ŞEKİLDE YIKILMAZ' DENMİŞ

Dosyaya tanık ifadeleri de dahil edildi. Bir tanık, Alpargün Apartmanı enkazında ölen ağabeyinin evini 1994'te satın aldığını ve 1998'de Ceyhan depremi yaşandığını belirtti. Tanık ifadesinde, “Fakat o dönemde herhangi bir şekilde zarar gördüğünü görmedim. O dönem Hasan Alpargün, abime bu binanın hiçbir şekilde yıkılmayacağını söylemiş. Binada herhangi bir güçlendirme çalışması yapılmamış” denildi.

AVUKAT EKİNCİ: PİŞMANLIK DUYGUSUNU VURGULAYARAK SORUMLULUKTAN KAÇAMAZ

Alpargün Apartmanı’nda ağabeyi, yengesi ve ikiz yeğenlerini kaybeden, deprem hukukuyla ilgilenen Av. Beşir Ekinci, "Hasan Alpergün’ün pişmanlık duygusunu öne çıkarmak suretiyle bir apartmanın toplu ölümüne sebep olduğu sorumluluktan kaçmaya çalışması söz konusu bile olamaz. Hukuki sürecin yakından takipçisi olacağız. Adaletin tecelli etmesi için gereken tüm hukuki süreci işleteceğiz” diye konuştu.

AFAD TEKNİSYENİ: YAŞAYANLAR TOZ BULUTU NEDENİYLE NEFESSİZ KALIP ÖLMÜŞ OLABİLİR

İfade veren bir diğer tanık da Alpargün Apartmanı’nda arama kurtarma çalışmasına katılan bir AFAD arama kurtarma teknisyeniydi. AFAD görevlisi, “Benim bildiğim kadarıyla hiç canlı kişi çıkarılmadı fakat çıkarttığımız bir çocuktan hemşire nabız aldığını söyledi. Kalp masajı yapıldı yalnız ben yaşayabileceğini düşünmüyorum. Binada yoğun bir toz bulutu vardı. Yaşayan insanların toz bulutu nedeniyle nefessiz kalıp ölebileceği de muhtemeldir” ifadelerini kullandı. (Kaynak)

Öne Çıkanlar