Akademisyenlerin savunma hakkı KHK ile kısıtlandı

148 akademisyen hakkında 'Barış Bildirisi' yayınladıkları için 'terör örgütü' propagandası yapmaktan açılan davalarda bugün 36 akademisyen yargılanıyor.

Akademisyenlerin savunma hakkı KHK ile kısıtlandı

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK - 'Bu suça ortak olmayacağız' diyen 1128 akademisyen yargılanmaya devam ediyor. 15 üniversiteden 148 akademisyene açılan davalar Salı günü başlamıştı. Mayıs 2008'e kadar sürecek davalarda akademisyenler, örgüt propagandası yaptıkları iddiasıyla hazırlanan iddianamede 7,5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor.

Suçlama 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 7/2'den yapıldı. Üç ayrı mahkeme salonunda görülen duruşmalara KHK ile üç avukat sınırlanması getirildi.

Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianamede akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlanıyor.

33. Ağır Ceza Mahkemeleri'nde görülen davalar 31 Ocak ve 8 Şubat tarihlerine ertelendi. 32. Ağır Ceza Mahkemesi davalarını 22 Aralık ve 23 Şubat 2018’e ertelendi. 34. ACM'nin duruşmaları ise 10 Mayıs 2018 ve 17 Temmuz 2018’e ertelendi.

YÜZLERCE İNSAN ÇAĞLAYAN ADLİYESİ'NDE AKADEMİYE DESTEK İÇİN BİR ARADAYDI

Barış akademisyenleri davaları öncesi dayanışma çağrısı yapan emek ve meslek örgütleri, "Birileri suç işleyemeye devam edecek ama biz bu suça ortak olmayacağız" diye açıklamada bulundu.

Üç ayrı mahkemede görülen dava nedeniyle sanık akademisyenlere destek için gelen çok sayıda insan adliye binası önü ve koridorlardaydı. Sanatçılar, milletvekilleri, gazeteciler, öğrenciler ve hukukçular destek verenler arasındaydı.

Koridorlarda alınan tüm önlem ve uygulamalar basını ve destek için gelenleri engellerken avukatlar bu engellemelerin de yürütülen operasyonun bir parçası olduğunu dile getirdi.

Adliye içinde çeşitli noktalara konuşlandırılan bariyerlerle koridorlara geçmek yasaklanırken, duruşma salonlarına az sayıda izleyici ve basın mensubu alınması için çaba sarf edildiği görüldü. Bu nedenle avukatlar dahi mahkemede savunmaya ayrılan yerlerden dışlanarak izleyici koltuklarına oturtuldu. Saatlerce bekletilip zorlukla içeri alınan az sayıda gazeteci ve sanık yakınları, avukatlarla aynı koltukları paylaştı.

KHK İLE SAVUNMA HAKKINA KISITLAMA

34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde mübaşir, Mahkeme Başkanı'nın bir sanık için üç avukat kısıtlaması olduğunu söylediğini belirtti. Avukatlar bu duruma tepki gösterip yerlerinden kalmadığı için heyet salona gelmedi.Ardından salona gelen heyet adına Mahkeme Başkanı avukatla oturma düzenine dair görüştüklerini ancak düzene uyulmadığını gördüğünü söyleyerek, sanık avukatları kısmında üç avukat olması, diğer avukatların izleyici yerine geçmesini ya da dışarı çıkmasını istedi. Aksi halde duruşmayı başlatmayacağını söyledi. Avukatların itirazda bulunmak istediği taleplerine ise "Israr edilirse farklı tedbirler almam gerekecek" yanıtı verdi.

Avukat Meriç Eyüboğlu: "Dört dosyamız var, bu 12 avukat anlamına geliyor, meslektaşlarımızın arkada yer bulamayacağı açık." dedi. Heyet: "Arkadaki izleyicilerimizin hepsi sanığın yakını mı? Hepsinin burada olması şart değil." diye yanıt verdi.

Avukatların savunma hakkını hatırlatması üzerine Mahkeme Başkanı: "Ne zaman söylediğim kurula uyulur o zaman duruşmayı açacağım. Sanığa müdafi yapacak üç arkadaşımız kalabilir, yakınların bir kısmı fedakarık yapacak avukatlar oturacak, ya da dışarı çıkacak. Ben sınırlamıyorum KHK ile sınırlanıyor."

Avukatlar karara tepki göstererek, "Üç kişi söz alacağız. Sınırlamayı KHK ile getirildi, bize göre anayasaya ve savunma hakkına ilişkin sözleşmelere aykırı. KHK ile getirilen düzenlemeyi yorumladığımızda söz alanlar yönünden sınırlama getirildiğini görüyoruz." dedi.

Bunun üzerine avukat bölümündeki üç avukat dışındaki avukatlar, seyircilerin bir kısmının yer verdiği seyirci koltuklarına geçti. Mahkeme Başkanı akademisyen Pınar Saip'in duruşmasını başlattı.

Duruşmanın başlamasıyla avukatlar, "KHK ile gelen sınırlamanın savunma hakkına aykırı olduğunu belirterek KHK hükümlerinin uygulanmaması ve sınırlanmanın uygulanmamasını, çıkartılan meslektaşların alınmasını istiyoruz." dediler.

34. ACM'de Avukat, Eyüboğlu, müvekili için beraat talep etti. Usul itirazı yapacağını belirtti. Eyüboğlu, ortadaki tek delilin bildiri olduğunu söyledi. Mahkemenin bu celsede derhal beraat vermesi önünde usulü engel olmadığını belirtti.
Eyüboğlu’nun suçun oluşmadığına yönelik sözlerini, Mahkeme Başkanı "savunmaya geçmedik" diyerek kesti. Söz hakkı sık sık kesilen Eyüpoğlu durumun zapta geçmesini istedi.

Aynı davadan ayrı ayrı açılan tüm duruşmalarda tüm sanıklar için aynı iddianame yeniden okunup aynı süreç işletildi. CHP milletvekili Mahmut Tanal duruma tepki göstererek "Bu usule ve yargı ekonomisine aykırıdır" dedi.

'GÖNÜL İSTERDİ Kİ HUKUK DEVLETİ OLSAYDIK'

Galatasaray Üniveristesi’nden Seçkin Sertdemir’in sanık müdafi beyanı göz önüne alınarak, bir sonraki celseye kadar savunmayı hazırlaması için süre verilmesini talep etti. Dava 31 Ocak tarihine ertelendi.

GS Üniversitesinden Eda Aslı Şeran’ın avukatı Perihan Meşeli: "Gönül isterdi ki hukuk devletinde olsaydık. İddianame suçlama şeklinde oluşturulmuş ve yeterli le sahip değil. Kopyala yapıştır usulüyle oluşturulan tek tip iddianamelerle yüzlerce akademisyen ayrı ayrı yargılanıyor. Yeterli delil olmaksızın hazırlanan iddianamede suç odaklı hazırlanmıştır. İfade özgürlüğü kapsamında olan içeriğinde şiddet veya isyana teşvik eden hiçbir unsur bulundurmayan bu bildiriyi, bölgede gözlem yapan uluslararası raporlar da desteklemektedir. Bildiride belirtilen insan hakları ihlalleri gerçektir. Deliller sadece sanıklar aleyhine olacak şekilde toplanmıştır. Ülkeyi karalamak amacı taşımayıp, gerçekleri ortaya koymayı hak ihlallerini engellemeyi amaçlamaktadır. Bölgenin iç savaş koşullarında olduğu, bölgeden haberler alınamadığı noktada bu bildiri insan hakları odaklı olarak hazırlanmıştır." dedi.
Derhal beraat talep eden Meşeli’ye Mahkeme Başkanı "Diğer talebiniz nedir? dedi. Meşeli, davaların diğer davalarla birleştirilmesini talep etti. Hülya Gülbahar da davanın 13. ACM ve diğer imzacıların dosyasıyla birleştirme talep etti. "Benzer akademisyenlerle ilgili Ankara Cumhuriyet Başavcılığında yetkisizlik kararı verilerek dosya İstanbul’a gönderilmiştir müvekkil ve diğer akademisyenler aynı maddeden yargılanmaktadır, hukuki ve fiili irtibat bulunmaktadır. Bu dosyanın bu nedenle birleştirilmesini talep ediyorum." dedi.

AVUKATLAR TALEP ETMEDEN SAVCI REDDİNİ İSTEDİ
İddia makamı sanık müvekillerinin taleplerini dinlemeden bir önceki duruşmada 301'den birleştirme istendiği için şu mütalaayı verdi: "Birleştirme talebinin sanığın eyleminin bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt propagandası yaptığı anlaşıldığından TCK’nin 301’inci maddesi kapsamında Adalet Bakanlığından izin alınması talebinin reddine, üzerine atılı suçun niteliği ve suçun vasfının niteliği kapsamında sanığın savunması alınıp hüküm verilebileceği" değerlendirmesi yaparak, derhal beraat talebinin reddini talep etti. Avukatlar bu yönde bir talep dile getirmediklerini belirterek, durumun tutanağa doğru geçmesini talep ettiler.

Mahkeme heyeti, talepler üzerine verdiği kararında sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti dikkate alınarak derhal beraat talebinin reddine, birleştirme talebinin ise sanığın savunması alındıktan sonra değerlendirilmesi yönünde karar vererek, duruşmaya devam etti. Savunmaların hazırlanması için duruşmayı 31 Ocak gününe erteledi.

ÇETİNKAYA’NIN DURUŞMASI GÖRÜLDÜ
İstanbul Üniversitesi'nden Doğan Çetinkaya’nın duruşmasına geçildi. Avukat Sevgi Epçeli Arslan "Hiçbir örgütün propagandası yapılmadığı gibi bildiri de herhangi bir örgütün ismi de yer almamaktadır. Tamamen barışçıl bir bildiridir. Devletin politikaları eleştirilmiştir. Bu bildirinin soruşturmaya dahil edilmesi ifade özgürlüğünün ihlalidir" dedi. Avukat Arslan, direk beraat kararı verilmesini talep etti. Beraat kararı verilmemesi durumunda dosyaların birleştirilmesini talep ederek, "İddianameler tektir sadece isimler değişmiştir. 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya ile birleştirilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.
İddia makamı, atılı suçun ve dosya içeriği göz önüne alınarak, sanığın savunmasının alındıktan sonra hüküm verileceği göz önünde bulundurulacağından derhal beraat ve birleştirme talebinin reddini talep etti. Talepler ardından mahkeme heyeti, kararında suçun vasıf ve mahiyetini göz önüne alındığında derhal beraat talebinin reddine ve birleştirmeye yönelik talebin savunma alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi. Avukatların süre talebinde bulunması üzerine mahkeme heyeti duruşmayı 31 Ocak gününe erteledi.

'YARGILAMA HATASI VAR SAVUNMALAR ALINMAKSIZIN BERAAT TALEP EDİYORUM'

33. ACM İstanbul Üniversitesi’nden Hülya Kirmanoğlu’nun avukatı Aynur Tuncel Yazgan, yargılamalarda bir uygulama hatası olduğunu düşündüğünü ve savunmalar alınmaksızın derhal beraat istemediğini beyan etti. Yargılamanın 301 sebebiyle duraklatılmasının da sorgulamalar sonrasında olması gerektiğini belirterek, mahkemeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyasını okumasını ve 301 konusunda karar vermesini istedi. Yazgan, "Sabahtan beri benden önce dört iddianame okudunuz. Bu zaman kaybı. Tutanak çoğaltıyoruz sadece. Hukuki ve fiili bağlantı var. Bu dosyada fail üzerinden değil fiil üzerinden yapılan bir değerlendirme sonucu karara konu olmaktadır. 301’e izin hususunun diğer faillere de yansıması söz konusu. Verilen iznin geri alınması mümkün değildir. Bu hususlar yönünden değerlendirme yapılması için 13 ACM’nin iddianame ve duruşma zabıtlarına ihtiyacımız vardır" diyerek süre talep etti.

Mahkeme heyeti 13 Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazarak, dava dosyaları, iddianame, soruşturma zabıtları ve Adalet Bakanlığı’ndan izin istenilmesine ve sonuçlarına dair evrakın UYAP üzerinden mahkemeye gönderilmesinin istenmesine karar verdi. Süre talebini de kabul eden mahkeme, bir sonraki celseyi 8 Şubat’a erteledi.

'SUÇ YOK VE SUÇTA VE CEZADA ŞAHSİLİK İHLAL EDİLİYOR'

Avukatı Arın Gül Yeniaras müvekili için, "İddianamede yer alan suçların maddi ve manevi unsurlarının hiçbiri geçerli değildir. Burada herhangi bir kast yoktur. Şiddetin durması için imzalanmıştır. Devletten başka hiçbir muktedir taraf görülmemiştir. O dönemde soğutucuda bekletin çocuk haberi travmatik bir durumdur. 5 yaşındaki bir çocuk annesi olarak müvekkilimi etkilemiştir. Başka hiçbir açıklama müvekkilin iradesini yansıtmamaktadır. Kendisi müzakerelerin barışa hizmet sunacağını bilen bir akademisyendir." dedi.

Arın esas hakkındaki savunmasında, "Müvekkilimizin işlediği iddia edilen suç iddianamede yoktur. Bu suçta ve cezada şahsilik ilkesinin ihlali anlamına gelir. Müvekkilimizin sıralanan suçlardan hangisi işlediği belli değildir. Savcı bunu araştırmak yerine 600 akademisyenin iddianamesini kopyala yapıştır halde hazırlamıştır. Gerçeğe ulaşmada mantık yolu izlenmelidir. Bir takım varsayımlara dayanarak suç yaratmak ceza yargılamasının amacına aykırıdır. İddianameyi havuz olarak nitelendiriyoruz." dedi.
Metnin muhatabı devlettir. Çatışmaların son bulmasıdır talep. Her imzacı kelime kelime mutabık kalmayacaktır. Bir AYM kararında dediği gibi kelimelerin cımbızlanarak değil metnini tümüyle propaganda amacı taşıyıp taşımadığı incelenmelidir." dedi. Duruşmanın 23 Şubat'a ertelendi.

ERTELEME ALAN DAVALARDA TARİHLER
33. ACM'de İstanbul Üniversitesi’nden İlkay Yılmaz’ın avukatı Benan Molu da, 13 Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile fiili ve hukuki irtibatı olduğunu belirterek birleştirme ve derhal beraat talep etti. Molu, müvekkili Yılmaz’ın Aralık 2018’e kadar Berlin’de bir proje kapsamında çalışacağını söyleyerek süre talep etti. Mahkeme bu aşamada talepleri reddederek, Yılmaz’ın hazır edilmesi için süre talebini kabul etti. Duruşma 31 Ocak’a ertelendi.

34 ACM'de avukatlar diğer üç müvekkilleri için de ilk duruşmadaki usulü itirazlarını tekrarladı. Galatasaray Üniversitesi’nden akademisyen Cem Özatalay, İstanbul Üniversitesi’nden Raşit Tükel savunma için süre istedi. İki dava için de gelecek duruşma tarihi 10 Mayıs 2018.

Avukat Eyüboğlu, Galatasaray Üniversitesi'nden Ozan Çağlayan'ın yurtdışında akademik çalışmalarını yaptığını söyleyerek mahkemeye belge sundu. Mahkeme Çağlayan'ın bulunduğu ülkede de savunma yapması için yazıların yazılmasına, gelecek duruşmada da savunma yapabileceğine, hakkında yakalama kararına kararı verdi. Eyüboğlu'nun itirazı üzerine yakalama kararının evraklar tamamlandığı zaman kaldırılabileceğini söyledi. Çağlayan'ın bir sonraki duruşma tarihi, 17 Temmuz 2018.

34 ACM'de Avukat, yurtdışında bulunan akademisyen Doğu Toksöz'ün mazeretine dair belgeleri mahkeme heyetine verdi. Mahkeme, mazereti kabul etti. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 2018'de.

Bildiri ile ilgili akademisyenler Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Meral Camcı ve Muzaffer Kaya'nın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davada 301. maddeden yargılama yapılabilmesi için başvurulan Adalet Bakanlığı 301. maddeden yargılama yapılmasına izin vermişti.

Galatasaray Üniversitesi’nden Fatma Gül Karagöz’ün avukatı İlkan Koyuncu, bu davadaki yargılamanın da TCK/301 kapsamında kalma ihtimaline ilişkin soruşturma izni istenilmesini talep etti. Savcı, talebin reddini istedi. Mahkeme, sanık savunması alındıktan sonra gerektiğinde bu usulün değerlendirilebileceğini söyleyerek talebi reddetti. Karagöz, savunması için ek süre talep etti. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 2018.

İstanbul Üniversitesi’nden Haydar Durak ve Fatma Nihan Aksakallı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, usulü itirazlarını dile getirerek söze başladı. Derhal beraat talebinde bulunan Eyüboğlu bu talebin, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkını güvenceye almak için getirildiğini söyledi.

'AYNI SUÇTAN İKİ VASIFLANDIRMA YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMA ANLAMINA GELİR'

Avukat Zeynep Özçelik, "Savcı daha önceki davada suçun değişmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak yargılamanın 301’den devam etmesi için Adalet Bakanlığı’ndan izin istedi. İddianameyi hazırlayan aynı savcının iki vasıflandırması var; örgüt propagandası ve 301’den. Aynı savcının iki farklı vasıflandırma yapması, yetkisini kötüye kullanması anlamına gelir. Olay üzerinden 1.5 yıl geçtikten sonra tek tek dava açılması adil yargılama ve savunma hakkına aykırı. Adaletin tesis edilemeyeceğini düşünüyor ve 13 Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile birleştirilmesini talep ediyoruz" dedi. Mahkeme, birleştirme ve derhal beraat talebinin bu aşamada reddine karar verdi. Bir sonraki duruşmalar 8 Şubat’a ertelendi.

İstanbul Üniversitesi’nden Özgün Akduran’ın avukatı Özlem Ayata, derhal beraat talep etti. Bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu vurguladı. Ne TMK 7/2 ne TCK/301 yönünden suç oluştuğunu söyledi. Ayata 13. ACM dosyasının incelenmesini ve davaların birleştirilmesini istedi.
Savcı derhal beraat kararı verilmesi yönünde talebin usule ilişkin itiraz olmadığını öne sürerek bu talep üzerinden karar verilmesine yer olmadığını söyledi, birleştirme talebinin reddini istedi. Mahkeme de talepleri reddetti. Akduran, beraat kararı verileceğini düşündüğünü söyledi. Savunma için süre talep etti. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 2018’de.

GSÜ'den Zübeyde Gaye Çankaya Eksen Avukatı İlkan Koyuncu, duruşma başlangıcında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dört akademisyenin yargılandığı davada Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinde düzenlenen ""Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamasıyla Adalet Bakanlığı'ndan yargılama izni istendiğini anımsattı. Avukat Koyuncu, mahkemeden Adalet Bakanlığı'ndan TCK. 301. maddeden yargılama yapılması için izin istenmesini talep etti. Mahkeme talebi reddetti.

Mahkeme Çankaya Eksen'e savunma için süre isteyince Mahkeme Başkanı, "İddianamede 301. madde yazmıyor. Niye savunma hazırlamadığınızı anlamış değilim. Şık değil bu" diye konuştu. Ardından, 10 Mart 2016 tarihli ikinci bildiride imzasının bulunup bulunmadığının araştırılmasına karar veren mahkeme, savunma için süre verilmesine karar vererek duruşmayı 22 Aralık'a erteledi.

GSÜ Nazlı Ökten Gülsoy yargılaması aynı gerekçelerle 22 Aralık'a ertelendi.

'HİNDİSTAN'DAKİ YOLCU TAŞIMA OTOBÜSÜNE ÇEVİRMEYİN'

34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üç avukat kısıtlaması tartışması devam etti. Mahkeme Başkanı, "Hindistan’daki yolcu taşıma otobüslerine ülkemizi çevirmeyelim. Sabah yaşanan hadiseye çok üzüldüm. Yabancı ülkelerden gelen birileri de vardı. Dünyanın hiçbir ülkesinde mahkemeler şekilsiz kuralsız yargılama yapmıyor. KHK çok açık, üç müdafi savunabilir" diyerek beş avukatın seyirci kısmına çıkmalarını istedi. Avukatlar bu durumun tutanağa geçilmesini isterken, hakim duruşmayı açmadığını söyleyerek arkaya geçmelerini istedi. "Duruşmayı açtıktan sonra beyanınızı söylersiniz zapta geçeceğim" dedi. Avukatlar duruma tepki verdi. Üç avukat dışındaki avukatlar seyircilere ayrılan kısma geçti.

32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde İstanbul Üniversitesi’nden Ayşe Rezan Tuncay’ın yargılamasına geçildi. Avukat Ziynet Özçelik, birleştirme kararı verilmesini talep etti. Avukat Hülya Gülbahar da dört akademisyenin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı dava dosyasının dosyaya getirilmesini talep etti. Mahkeme bu talepleri de reddederek duruşmayı 22 Aralık'a erteledi.

Ayten Alkan Mertoğlu ve Şahika Yüksel aynı gerekçelerle bir sonraki duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.

'BARIŞ TALEBİNDE BULUNDUM'

GSÜ'den Siyaset bilimci Zübeyde Füsun Üstel isnat edilen suç ile ilgili değil ilkesel savunma yapacağını belirterek şunları söyledi: "Demokratik hukuk devletleri farklı kimlikten vatandaşlarının taleplerini dikkate almaktadırlar. Bu devletler vatandaşlık hakları genişletirler. Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadele ederler. Sosyo-ekonomik koşulları iyileştirmek için gerekli politik iradeye gösterirler. BAK bildirisini yeniden başlayan çatışma ortamında imzaladım, değerlerim ve ilkelerim var. Birey olarak insan yaşamını ve onurunu en üstün değerler olarak görüyorum. Bu çerçevede medyadan yansıyan fotoğraflar gelecek konusunda umutsuzluğa sevk etti beni. Tüm kesimler için adil ve sürdürülebilir barış için ifade ve basın özgürlüğü dahilinde barış talebinde bulundum."dedi.

Avukat Fikret İlkiz ise: "Bu iddianame adil yargılanma hakkına aykırıdır. Anayasanın, AİHS'nin ilgili maddelerine aykırıdır. Yüklenen suç belirsiz olmamalıdır. Savunma hakkı kısıtlanmamalıdır. Usulüne uygun açılmamış davada da sözleşmenin adil yargılanma hakkına aykırıdır. Yargılanan kişiler akademisyen. Bu iddianamenin hiçbir fikri yoktur." dedi.

İlkiz, iddianamedeki "Bilgi üniversitesi Chris Stephenson" kısmını anımsatarak, "Bu 1128 kişiyle ilgili iddianameye yazılıyorsa ilk duruşmada beraat ettiği de yazılmalıydı. Kendi kişisel zanlarınızı iddianameye yansıtamazsınız" dedi.

Mahkeme 10 Mart tarihli ikinci bildiride imzasının bulunup bulunmadığının araştırılması ve savcının esas hakkındaki mütalaasının hazırlanması için süre verilmesi nedeniyle 23 Şubat'a ertelendi.

'YÜKLENEN SUÇ BELİRSİZ, ADİL YARGILAMA HAKKINA AYKIRI'

GSÜ'den Siyaset bilimci Zübeyde Füsun Üstel isnat edilen suç ile ilgili değil ilkesel savunma yapacağını belirterek şunları söyledi: "Demokratik hukuk devletleri farklı kimlikten vatandaşlarının taleplerini dikkate almaktadırlar. Bu devletler vatandaşlık hakları genişletirler. Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadele ederler. Sosyo-ekonomik koşulları iyileştirmek için gerekli politik iradeye gösterirler. BAK bildirisini yeniden başlayan çatışma ortamında imzaladım, değerlerim ve ilkelerim var. Birey olarak insan yaşamını ve onurunu en üstün değerler olarak görüyorum. Bu çerçevede medyadan yansıyan fotoğraflar gelecek konusunda umutsuzluğa sevk etti beni. Tüm kesimler için adil ve sürdürülebilir barış için ifade ve basın özgürlüğü dahilinde barış talebinde bulundum."dedi.

Avukat Fikret İlkiz ise: "Bu iddianame adil yargılanma hakkına aykırıdır. Anayasanın, AİHS'nin ilgili maddelerine aykırıdır. Yüklenen suç belirsiz olmamalıdır. Savunma hakkı kısıtlanmamalıdır. Usulüne uygun açılmamış davada da sözleşmenin adil yargılanma hakkına aykırıdır. Yargılanan kişiler akademisyen. Bu iddianamenin hiçbir fikri yoktur." dedi.

İlkiz, iddianamedeki "Bilgi üniversitesi Chris Stephenson" kısmını anımsatarak, "Bu 1128 kişiyle ilgili iddianameye yazılıyorsa ilk duruşmada beraat ettiği de yazılmalıydı. Kendi kişisel zanlarınızı iddianameye yansıtamazsınız" dedi.

Mahkeme 10 Mart tarihli ikinci bildiride imzasının bulunup bulunmadığının araştırılması ve savcının esas hakkındaki mütalaasının hazırlanması için süre verilmesi nedeniyle 23 Şubat'a ertelendi.

Avukat Eyüboğlu, Galatasaray Üniversitesi'nden Ozan Çağlayan'ın yurtdışında akademik çalışmalarını yaptığını söyleyerek mahkemeye belge sundu. Çağlayan'ın duruşma tarihi, 17 Temmuz 2018.

İÜ Erhan Keleşoğlu yargılamasında Avukat, Derhal beraat kararı verilmesini, aksi takdirde hukuki irtibat nedeniyle dört akademisyenin yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosya ile birleştirilmesini talep etti. Talepler reddedildi. Savunmasını hazırlaması için süre verildi. Duruşma 23 Şubat 2018'e ertelendi.

İstanbul Üniversitesi’nden imzacı akademisyenlerden Adalet Alada’nın avukatı Arın Gül Yeniaras derhal beraat talebini dile getirdi. Savcı, talebin reddini istedi. Mahkeme sanık savunması alınmadığı için talebi reddetti. Avukat Ümit Erdem İstanbul 13. ACM’de görülen davayı ve TCK 301. Madde için verilen soruşturma iznini hatırlattı. Aynı eylemle ilgili iki ayrı sevk maddesinden yargılama yapılamayacağını belirterek 301. madde ile ilgili izin alınması için dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesini talep etti. Savcı taleplerin reddini istedi. Mahkeme başkanı, "suç unsuru tartışılmadan 301 dersek bizim için ihsası rey olur" diyerek talepleri reddetti. Alada savunma için süre istedi. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 2018’de.

34 ACM Alada’nın ardından Galatasaray Üniversitesinden Seçil Doğuç Ergin’in duruşmasına başlandı. Duruşma kimlik tespiti ile başladı. Doğuç Ergil, iddianame kendisine ulaşmadığı için savunma yapmayacağını söyledi. Ergil, süre talebinde bulundu. Mahkeme duruşmayı 10 Mayıs gününe erteledi.

32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan İstanbul Üniversitesi’nden Sezen Çelengir’in avukatları derhal beraat aksi taktirde İstanbul 13. ACM’de yargılanan 4 akademisyenin yargılandığı dava ike birleştirilmesini talep etti. Talepleri şu aşamada reddeden mahkeme, Çelengir’e savunmasını yapmak için süre vererek duruşmayı 22 Aralık saat 10.30’a erteledi.

İstanbul Üniversitesi'nden Veli Polat'ın davası başladı. Polat "Barış olsun, anneler ağlamasın diye bu bildiriye imza atım. Sonradan bu işe farklı anlamlar yüklenmeye başlandığını öğrendiğimde imzamı 3 ekim 2017'de geri çektim" diye konuştu.

İstanbul Üniversitesi’nden Ezgi Pınar’ın avukatı Saffet Pınar müvekkilinin Almanya’da sözleşmeli öğretim görevlisi olduğunu söyledi. Avukat Pınar, derhal beraat kararı verilmesini, aksi durumda dört akademisyenin yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile birleştirilmesini talep etti. Talepleri reddeden heyet, 10 Mart 2016 tarihli ikinci bildiride imzasının bulunup bulunmadığının sorulmasına karar vererek duruşmayı 23 Şubat 2018 erteledi.

Galatasaray Üniversitesi’nden Burcu Konakçı’nın avukatı Senem Doğanoğlu, derhal beraat taleplerini dile getirdi. İfade özgürlüğüne dair AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin TMK 7/2’deki yargılamalara ilişkin verdiği kararlarını sundu.
Doğanoğlu, derhal beraat kararı verilmeyecekse aynı bildiri ile ilgili 13. ACM’de davası görülen dosyanın incelenmek üzere istenmesini talep etti. Savcı taleplerin reddini istedi. Mahkeme savunmanın yapılmaması nedeniyle derhal beraat talepleri reddetti, 13. ACM ile ilgili talebi de şu an için reddetti. Konakçı savunma için süre istedi. Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 2018’de.

barış akademisyenleri