Aleviler 25 Aralık’ta büyük kurultaya hazırlanıyor: İnancımızı sistematik bir biçimde yok etmek istiyorlar
Remzi BUDANCİR
DERSİM - Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Dairesi kurulması ile ilgili tartışmalar ve tepkiler sürüyor. İktidar bu adımı ‘Alevi Açılımı’ olarak nitelendirirken, Aleviler bu adımı devletin kendi Alevi’sini oluşturma girişimi, inancın nasıl olacağını tarif etme ve asimilasyon sürecinin devamı olarak görüyor.
ALEVİ ÖGÜTLERİ TOPLANTILARINI SÜRDÜRÜYOR
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına yönelik torba kanunun meclisten geçmesinin ardından Alevi kurumları harekete geçti. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Demokratik Alevi Dernekleri Türkiye’nin birçok kentinde halk toplantıları düzenlemeye başladı. Alevi İnancına Yönelik Yeni Yasal Düzenlemeler ile ilgili toplantılar 3 Kasım’da başladı. İstanbul, İzmir, Amasya, Kocaeli, Erzincan, Adıyaman ve Malatya’nın ardından son toplantı Dersim’de gerçekleşti.
Ülke genlinde birçok ilde yapılacak toplantıların ardından 25 Aralık’ta İstanbul’da, Yenikapı’da Alevi Kurultay’ı gerçekleşecek.
CEMEVLERİNİN PARÇALI DURUMU
Dersim’de gerçekleşen toplantıya Alevi dedeleri, inanç grup temsilcileri, kanaat önderleri ve cemevi başkanları katıldı. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Musa Kulu’nun konuşmacı olarak katıldığı toplantıda cemevlerinin parçalı durumu ve iktidarın bunun üzerinden asimilasyon politikasını sürdürmesi öne çıkan başlıklardı. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın kurulması ile ortaya çıkan riskler ve nasıl tutum alması gerektiği konusu üzerinde duruldu.
ASLAN’DAN CEMEVLERİNE 'BİRLİKTE HAREKET EDELİM' ÇAĞRISI
Toplantıda konuşmacılar geniş bir çerçevede itirazlarını dile getirirken, bu dönemde yaşanabilecek riskler konusunda da uyarılarda bulundu. Bu uyarılardan biri cemevlerinin parçalı yapasının yol açtığı sorun ve risklerdi. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan, konuşmasında Dersim’in her köyü, her ilçesinde cemevi olduğunu hatırlatarak birlikte hareket etme çağrısı yaptı:
"Birçok cemevi merkezi örgütlerimize bağlı değil. Yalnız kalıp av olmaktan vaz geçelim, birlikte olalım. Gelin mevcut Alevi kurumları çatı örgütlerine, kendinize yakın gördüğünüz kurumlarla birlik olun. Federasyonlar, dernekler ve vakıflar var. Bu kurumların yanında olmaya, bu kurumlarla bütünleşmeye ihtiyacımız var. Bu saldırı ve yok saymalara karşı birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var”
'TEK AMACIMIZ İNANCIMIZA YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI MÜCADELE'
Aslan konuşmasında Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması ile temel amacın Alevi inancını yok etmek olduğunu söyledi:
“Bu salonda oturanların inancını değiştiremezler ama çocuklarımız için durum aynı değil. Katliamlarla, sürgünlerle yok edemedikleri inancımızı zaman içinde, sistematik bir biçimde yok etmek istiyorlar. Yani Aleviliği onlar nasıl görüyorsa, devlet devleti yönetenler Aleviliği nasıl görüyorsa, nasıl tanımlıyorsa o şekilde everilmesi için sistematik süreç işetecekler. Şu an bir aradayız. Bir arada olmamızın tek bir amacı var. Tüm farklılıkları bir kenara bırakarak inancımıza yapılan saldırı ve yok saymalara karşı mücadele etmek, birlikte olmak, dayanışma ile mücadeleyi büyütmeye ihtiyacımız var”
ALEVİLİĞİN ETNİK TEMELLİ TANIMLANMASINA TEPKİ
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez de devletin Alevilik ile ilgili yaptığı çalışmalarda Türklüğün öne çıkarıldığına dikkat çekti. Üniversitelerde Alevilik ile ilgili bir çok kürsü oluşturulduğunu hatırlatan Geçmez, bunlardan en ünlüsünün Gazi Üniversitesi'ndeki Hacı Bektaş Kürsüsü (Hacı Bektaş-I Veli Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi) olduğunu söyledi. O merkezde yapılan çalışmalarda sürekli "Alevilik Türk-İslam’ın özüdür" dediğini hatırlatan Geçmez, Aleviliğin ısrarla etnik kimlikle tanımlanmasına tepki gösterdi:
“Sen nasıl bir zihinle yetişmişsin ki bilimi bu kadar çok milliyetçilik, bu kadar çok ırkçılıkla anlatıyorsun. Bilim dediğiniz şey bu mudur? Peki Dersim’deki, Koçgiri’deki, Varto’daki Alevi’yi ne yapacaksın? Onu geçtim Suudi Arabistan, Arap dünyasındaki Arap Alevi’yi, Balkandaki, Amerika’daki Alevi’yi ne yapacaksın? Alevilik bir etnisite değil, bir inançtır. Her etnisiteden Alevi vardır”
'ATADIKLARI 12 İSMİ 12 İMAMLAR YERİNE KOYMAMIZI İSTİYORLAR'
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'na ilişkin itirazlarını aktaran Geçmez, şunları söyledi:
“Aleviler, Alevi örgütleri neden bir olmuyor diyorlar. Mesele bir olma meselesi değildir. Elbette ki bir olacağız ama temel hak ve özgürlükler konusunda bir olacağız. Ama içimizdeki çeşitliliği yok etmeyeceğiz. Yol bir, sürek bin birdir… ‘Kapatın süreklerinizi. Ben daire kurmuşum. Bu daireye 12 isim atamışım, onları 12 İmamlar yerine koyun. Mürşit ocaklarınız orası olsun. Hepiniz orayı dikkate alın’ deniliyor. Biz buna itiraz ediyoruz. Alevilik zaten kendini her coğrafyada var ediyor. Kim Dersim’deki Alevinin Fatma Ana’ya gidip o taşa yüz sürmesini engelleyebilir ki. Kim Koçgirideki ziyaretler için kaldırın bunları diyebilir ki Koçgirililere. Diyemezsiniz. Türkmen Alevi’sine, kim Tahtacı Alevi’sine ağacı keserken ona Gülbent verme deme hakkına sahip ki. Bize eğitim vereceklerini söylüyorlar. Ancak bunlardan vaz geçerseniz olur diyorlar. Eğitimde önlerinde koca koca Prof. unvanları olan, işte bu Turgut Özal’ların getirdiği, hiçbir akademik değeri olmayan, bir gecede doçent olan, bir gecede doktorasını verip doktor olanlar bize öğretecekler. İlahiyatçılar üzerinden öğretecekler. Bizi şimdiye kadar yok sayanlar… Biz buna, bu anlayışa itiraz ediyoruz.”
'CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA HEDEF ‘TÜRK-HANEFİ’ TOPLUMU YARATMAK'
Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Musa Kulu, iktidarın, Alevilik'e yönelik son adımlarla cumhuriyetin ikinci yüz yılında “Türk İslam” sentezi üzerine bina edilen sistemle herkesi Türk ve Hanefi yapmaya çalıştığına dikkat çekti. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında temel hedefin Kürdü, Alevi’yi ve 'bütün ötekileri' ortadan kaldırmak olduğunu belirten Kulu şöyle konuştu:
“Bu bir devlet stratejisidir, sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın aklıyla olacak şey değil. Çünkü cumhuriyetin birinci yüzyılında neredeyse ötekilerin hepsi kıyıma uğrattı. 1915 Ermeni katliamı, Pantus’la devam etti. Koçgiri ile Kürt Alevi katliamı oldu. Sonra Ağrı, Zilan, Bingöl’de Şeyh Sait, Sason’da devam etti. Dersim’de ‘çıban başı’ olarak Devletin tanımladığı katliamlar oldu. Kürt’ten ve Alevi’den, yani Türk ve Müslüman olmayan hiç kimseye hayat hakkı tanınmadığı bir süreci yaşadık. Şu anda da amaçları Türk ve İslam’ı tesis etmek. Bütün ötekileri kaldırmak, homojen bir toplum, Türk ve Hanefi toplum yaratmak istiyorlar.”
'KENDİ KÜRDÜNÜ VE KENDİ ALEVİSİNİ OLUŞTURMA HEDEFİNDELER'
Son yasal düzenlemelerin tek kimlikli toplum oluşturma çabalarının devamı olduğunu ifade eden Kulu, devletin bunun için iki hedef belirlediğin, bunlardan birisinin Kürt, diğerinin ise Aleviler olduğunu ifade etti:
“Bu yüzyıla girerken Kürtlerin özgürlük ve kimlik talebi, Alevilerin inanç ve kimlik talebi var. Diğer azınlıkların, aynı zamanda inançsal olarak, yaşam tarzı olarak ta sistemle uyuşmayan bir talepleri var. Sistem en büyük gücü terbiye ederek, diğerlerini ekarte edeceğini düşünüyor. Aleviler bu ülkede 25 milyona tekabül eden bir nüfusa sahip. Alevilerin farklı bir özelliği var, Alevilerin hepsi Kürt değil. Türk’tür, Arap’tır, Çerkez’dir, Arnavut göçmenidir. Oldukça farklı kimliklerden gelenlerdir. Kürtlerin kendi adına kimlikleri ile ilgili dirençleri, direnişleri sürüyor. Eğer Alevi Kürtler özgürlük taleplerini bir potada, yan yana yürümeye başladıkları zaman bu muazzam bir güce dönüşür. Devlette bunu göze alacak durumda değil. Onun için Kürt açılımı ile onları biraz oyalarken, Alevi açılımı ile Alevileri biraz beklentiye sokmak, alttan alta da kendi Alevi’sini, kendi Kürdünü oluşturmak istiyor. Bu şekilde toplumu bölmek ve parçalayarak yönetmek istiyor. Sistem bu şekilde çalışıyor”
'KAYYIMLARLA NASIL İBADET EDECEĞİMİZİ BELİRLEMEK İSTİYORLAR'
Bir kültürü, tarihsel hafızayı, bir inancı Kültür Bakanlığı'na bağlı bir daire başkanlığına bağlamanın kefen biçmek anlamına geldiğini ifade eden Kulu, şunları söyledi:
“Aslında siz yoksunuz, biz size lütufta bulunuyoruz diyorlar. ‘Genel müdürlük tahsis ettik, bizim atayacağımız kayyumlarla nasıl inanacağınıza, nasıl ibadet edeceğinize, nasıl konuşacağınıza, nasıl öleceğinize, nasıl doğacağınız kararını biz veririz’ demek istiyorlar. Yapılmak istenen şey tam da budur. Bunun hayat bulma şansı yok. Aleviler bu şansı sisteme tanımaz.”
'KENDİ ALEVİ KURUMLARINI OLUŞTURMAYA BAŞLADILAR'
Dersim’de düzenledikleri toplantıların süreceğini belirten Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan da toplantıların temel amacının hükümetin çıkardığı torba yasası ve kurmuş olduğu daire olduğunu söyledi. Toplantılarda toplumda yaratmaya çalıştıkları yanlış algının gerçeğini anlatacaklarını ifade eden Aslan, “Çok hızlı bir şekilde kendi Alevi kurumlarını oluşturmaya çalışıyorlar. İki ay içerisinde iki federasyon oluşturdular. Hükümet iki ay içinde yaptı bunu. 3-5 kişi ile bir dernek kuruyorlar. 3-4 derneği bir araya getirip federasyon oluşturuyorlar. Bu süreçte hem demokratik tepkimizi, hem çalışmalarımızı yapacağız, diğer tarafta işin hukuki tarafı var. Siyasi parti liderleri ile görüştük. Önümüzdeki hafta Anayasal Mahkemesi süreci başlayacak” dedi.
'TORBA YASALARINI YOK SAYIYORUZ'
Alevi toplumunun inancını, ibadetini, ibadethanesini, eşit yurttaşlık taleplerinin yok sayan anlayışa karşı mücadele etmeye devam edeceklerini ifade eden Aslan şöyle konuştu:
“Eşit yurttaşlık talebimizi, ibadetimizi, kimliğimizi yok sayan anlayışa karşı bizde onların kararnamesini ve torba yasasını yok sayıyoruz. İl il dolaşacağız. Bu birinci turdur. 25 Aralık’a kadar birçok ili gezeceğiz. İstanbul Yenikapı’da 10 binlerin katılacağı Alevi Kurultay’ı gerçekleştireceğiz. Bu Alevi Kurultayında sadece Alevi temsilcileri olmayacak. Sanat, akademi dünyasından, toplumun diğer dinamikleri, diğer inanç temsilcileri olacak. Bir kez daha kendi dilimizle, kendi sesimizle taleplerimizi dillendireceğiz. Mücadele devam edecek. Bu topraklarda 100 yıllardır yok sayılan inancın, her türlü asimilasyon politikaları uyguladılar, katliamlar yaptılar, yok saydılar, sürgün ettiler. Bu inanç mensupları boyun eğmedi, inançlarından vaz geçmedi. Bizde onların torunları olarak bu topraklarda bu inancın kuşaktan kuşağa aktarılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
'NASIL VE KİMLER TARAFINDAN YÖNETİLECEĞİNİ TAYİN ETMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez de Aleviler olarak yıllardır eşit yurttaşlığı, demokrasiyi, hukukun üstünlüğü ve laikliği savunduklarını hatırlattı. Devletin inancı tarif etmemesini, bu alandan çekilmesini istediklerini ifade eden Geçmez, “Devlet tam tersine Alevileri tarif ediyor, cemevlerini inkar ediyor, cemevlerinin nasıl yönetileceğini, kimler tarafından yönetileceğini tayin etmeye çalışıyor. Eğitim politikasını belirlemeye çalışıyor. Kısacası sorunu sorunla çözmeye çalışıyor. Alevilerin yıllardır verdiği mücadelenin tam tersine bir söylemle, bireylerle Alevilerin karşısına geldi. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yasallaştı. Buna itiraz edeceğiz, itiraz etmeye devam ediyoruz” dedi.
'SADECE ALEVİLER İÇİN DEĞİL, SÜNNİLER İÇİN DE MÜCADE EDİYORUZ'
Alevilerin verdiği bu mücadelenin sadece Alevilik ile ilgili olmadığını vurgulayan Geçmez, şunları söyledi:
“Aleviler bu mücadeleyi sadece kendisi için vermiyorlar, Sünnilerin özgürleşmesi için de veriyorlar. Biliyorsunuz ki Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum var. Bütün Sünniliğin içindeki çeşitliği yok etmiş, bir din devleti, devletin dini noktasında bir hegemonya kurmuş. Böyle bir uygulamayla Alevileri terbiye etmeye çalışıyorlar."
Geçmez konuşmasının sonunda herkesi 25 Aralık'ta düzenlenecek Büyük Alevi Kurultayı’na davet etti.