İhsan Eliaçık: Sol ile İslam'ı yan yana getirmeye devam edeceğiz

İhsan Eliaçık: Sol ile İslam'ı yan yana getirmeye devam edeceğiz
İki gün sürecek, 6 oturum ve 24 konuşmacının konuşacağı '2. İslam ve Sol Çalıştayı'nın ilk gün programı İstanbul Balat’ta bulunan İnşa Kültür Evi’nde gerçekleşti.

ARTI GERÇEK- Anti-Kapitalist Müslümanlar tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen İslam ve Sol Çalıştayı’nın ilk programı bugün yapılan konuşmalarla sona erdi.

İslam ve Sol Çalıştayı’nın ilk gününde üç oturumda konuşmacılar söz aldı. İlk oturum olan "tarihsel tecrübeler" bölümünde akademisyen Ertuğrul Cesur, yazar Faik Bulut, HDP Antalya Milletvekişi Kemal Bülbül ve yazar Namık Kaya, "çağdaş tecrübeler" başlığıyla ikinci oturumunda İlahiyatçı Cemil Kılıç, Komün dergisi yazarı Çağdaş Balcı, Toplumsal Özgürlük yazarı Hasan Durkal ve yazar Ümit Aktaş günün son oturumu olan "Kişisel tecrübeler" bölümünde Alpkan Birelma, Abdullah Demir, Kadrican Mendri ve Levent Gültekin konuştu.    

Çalıştay’ın açılış konuşmasını ilahiyatçı İhsan Eliaçık yaptı. Eliaçık "öncelikle 2. İslam ve Sol Çalıştayı’na bir deprem haberiyle uyandık. Elazığ ve birçok bölgeyi etkisi altına bir deprem yaşandı. Yardımlar toplandı. Biz de dün canlı yayındaydık. Yarıda keserek oraya bağlandık. Sürekli deprem haberleri geliyor. Hayatını kaybedenlerin sayısının az olmasını temenni ediyor, etkilenen insanlara geçmiş olsun diliyorum. Böyle bir İstanbul sabahında çalıştaya başlıyoruz" sözleriyle başladı.  

ELİAÇIK: SOL İLE İSLAM’I YAN YANA GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ 

Eliaçık "6 oturumda 24 kişinin konuşmacısıyla iki gün sürecek, burada bir sürkülasyon olacaktır. Bu çalıştayı neden yapıyoruz? Türkiye bu çalıştaya alışacak ve orada veya burada şunun önceliğinde veya bunun önceliğinde olacak ve büyüyecek, gelişecek. İki lanetli gibi görünen kelimeyi yan yana getireceğiz ve yapmaya devam edeceğiz. Çünkü insanlar sol ve islam nasıl yan yana gelir diye garip bir soru soruyor. Şeytan görmüş gibi lanetli iki kelime görüyor. Bunu yıkmamız lazım. Buna böyle bakmamız lazım. Birbirine yaklaşmayan, ötekileştirilen, düşmanca gibi görünen bu iki kelimenin yan yana getirilmesi, insanların zihinlerine girilmesi gerekiyor" dedi.

‘BEN AYETLERİ EĞİP BÜKMÜYORUM, BÜKÜLENLERİ DÜZELTİYORUM’

Eliaçık açılış konuşmasında şunları söyledi:

"Ötekileştirilen kutuplaştırılan toplumda kimse birbirinin zihnine giremiyor. Alevilerle Sünniler, Kürtlerle Türklerle muhazafakarla laikçiler, sağ ve sol yan yana gelemez demek egemen siyasete yarıyor. Biz bunu konuşacağız. İslam’ın bir ticaret dini olduğunu yaşadığımız düzen kapitalizmle uygun olduğu için sosyalizm ile yan yana gelemeyeceği gibi bir görüş var ve benim de boşuna mücadele ettiğim için bundan vazgeçmem söyleniyor. Ben Kuran’ı ayetleri eğerek bükerek batıda gelişen sol sosyalist düşünceleri buraya zorla sokacak değilim. Bükülmüş ayetleri düzleten biriyim. Selçuklular, Osmanlılar zaten bükmüş, Kuran tanınmaz hale gelmiş. Biz kendimiz yaklaşımımız çerçevesinde düzeltmeye çalışıyoruz. Bunun arkası gelecektir. Bunu sadece biz değil dünyada yapacaktır. Ali Şeriatı salonunda yapıyoruz bu toplantıyı, saygıyla anıyorum kendisini. O da Müslüman sosyalist liderlerinden biri. O daha çok kitapta kalıyordu biz sokağa taşıyoruz. Bu fikriyatı yaymaya devam edeceğiz. İslam ve Sol Çalıştayı hayırlara vesile olsun." 

Aldığı hapis cezası nedeniyle yurtdışında bulunan santçı Ferhat Tunç çalıştaya bir video gönderdi. Tunç mesajında cezevinde tutulan binlerce tutsağın durumunun kendi durumundan daha zor olduğunu belirtti. Tunç çalıştayın çok önemli olduğunu, iki kelime üzerinde derinleşmenin çok değerli olduğunu söyledi. Tunç "Coğrafyamızda sol ve islam birbirinden etkilenmektedir. Biz sosyalistler ve samimi Müslümanlar biliyoruz ki islamın içi boşaltıldı. İktidar bunu kullandı. Dertlerimiz bir çünkü ekmeğimizden çalarak savaşa şatafata harcıyorlar. Biz buna karşı yan yana gelebilir, konuşabiliriz. Kurtuluş birbirimizdedir" dedi. 

FAİK BULUT: SOL DİNİ YANLIŞ YORUMLADI

Çalıştayın ilk oturumu "tarihsel tecrübeler"le başladı. Bu oturumda ilk konuşmacı Faik Bulut "Solcular Marks’ın ‘din halkların afyonudur’ sözünü çok çarpıtmıştır. Halbuki Marks şöyle demiştir: Din baskı altındaki insanın ah çekmesi, acı çekmesidir din teskin edici bir etkisi vardır bu anlamıyla. Ne yazık ki hepsini almamışlar ve orayı aldıkları için böyle anlaşılmıştır. Dolaysıyla bu haliyle istismar edilmiştir" dedi. 

Bulut "Kuran’ı da okudum, sosyalistim. Marks çok net, "Ortaçağ’daki tarikat ve cemaatler sınıf savaşlarının bir parçasıdır" der.  Ezilenle ezenin, emekle tüccar arasındaki mücadelnin tezahürüdür. Hristiyanlıkta kurtuluş ögesi baskındır. Latin Amerika’da sosyalistlerle bu anlamıyla ciddi bir ilişki vardır" ifadelerini kullandı. 

Ertuğrul Cesur ‘aydınların yapacağı en doğru şey kavramların içini doğru doldurmak ve insanlara doğru anlatmaktır" dedi. Cesur, liberal aydın diye bir kavram olmadığını iddia ederek "liberalizm diye bir şey anlamsız bir şeydir. Liberalizmin Türkiye’yi getirdiği nokta bellidir. Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın ülkenin bu hale gelmesinde önemli bir payı var. Onlardan hesap sorulması gerekiyor ancak ne yazık ki böyle aydınlar yok" dedi. 

HDP MİLLETVEKİLİ KEMAL BÜLBÜL: DEVLET İSLAM’A KARŞI SUÇ İŞLİYOR

Kemal Bülbül "benim derdim şu, devlet denen kurum İslam’a karşı suç işliyor. Ortadoğu devletleri de suç işliyor. Diyanet’i bir kutuya koymuş, bazen çıkıyor konuşturuyor. Şeyhüislam diye bir kavram yoktur. Diyanet diye bir kurum yoktur" dedi. "İslamla ilgili çok sayıda spekülasyon yapılıyor. Sosyalistler Abuzar Gaffari’yi öğrenmiş olsaydı bugün din sorununu çözmüş olabilirdik. Selman Farsi’yi tanımadık" diyen Bülbül, "Sünniliğin de çok hakikatlı bir tarih vardır. Tıpkı İslam’a yapıldığı gibi egemenlerin kendi tekçi yönetimlerine benzettiklerini görüyoruz. Ben Şeyh Said ile Seyit Rıza arasında bir fark görmüyorum" ifadelerini kullandı. 

BÜLBÜL: KERBELA’DA İSLAM DA KATLEDİLDİ

Bülbül "Kerbela’da İslam da katledildi. Bugün İslam piyasa dinidir. İmamlar bu devletin memurlarudur onlar da bu zulmün temsilcilerine dönüşmüşlerdir" diye konuştu.

Bülbül "AKP zihniyetine karşı ne yapıyoruz? Kapılarımız işaretleniyor, cemevlerine saldırı yapılıyor. Alevilere "sizin evlerinizi biliyoruz" diyorlar. Hak ve hakikate inanan Sünni kardeşlerimiz gel bulaşalım bu buluşmanın adı İslam ve hakikat olsun" dedi. 

"İslam’a Sünniliğe dair Aleviliğe dair büyük bir dejenerasyon çağı başlamıştır" diyen Bülbül biz kimseyi dine davet etmiyoruz, biz insanları hakikate davet ediyoruz. Hristiyanlığı da papayı da sorgulamak gerekiyor. İsa idam edildiğinde çarık giyiyordu, üstü başı yırtıktı. Bugün papayı bakın" dedi. Bülbül "Dine yeni bir yaklaşım getirmeliyiz. Hakikatı arama konusunda arkadaşlara başarılar diliyorum"  sözleriyle konuşmasını bitirdi. 

‘KURAN BİR VİCDAN PATLAMASIDIR’

Namık Kaya "Kuran makus talihimizi değiştirmemizi söyleyen bir devrim hareketini ifade eder. Sol sosyalizm nasıl emeği savunuyorsa, Kuran da kendi döneminde vicdandır, vicdan patlamasıdır. Kuran kendi çağında zenginleri o kadar deşifre ediyor ki, onun herhangi bir sınıfla veya kavramla sınıflandırılmasına sınırlandırılmasına gerek yok. Kuran ve Hz Muhammed’e böyle bakmak gerek" dedi. 

"Sol islam dünyasından, müslümanlar soldan soğutuluyor" ifadelerini kullanan Kaya, "bugünkü ortam umarım bunu tersine çevirecektir" diyerek konuşmasını bitirdi. İlk bölüm soru ve cevaplarla sona erdi.  

İkinci oturuma Kandıra F Tipi’inde bulunan Erol Dündar’ın çalıştaya gönderdiği tebliğ okunarak başlandı. 

İLAHİYATÇI KILIÇ: SULTAN GALİYEV MÜSLÜMAN SOSYALİSTTİ

İlahiyatçı öğretmen Cemil Kılıç ikinci oturumun ilk konuşmasını yaptı. Kılıç "Sultan Galiyev sol çevreler tarafından çok hücuma uğradı. İslam çevreleri çok tanıyor mu bilmiyorum. Sol itiraz etse de Galiyev Müslüman ateist ve Komünist. İki çeşit Müsümanlıktan bahsetmek mümkün. İtikatçı Müslümanlık ve ikincisi İslam’ı kültürel olarak benimseyen ancak inanç boyutunda inanmayan ateistler var. O yüzden Galiyev için ateist kavramını kullanıyorum. Birileri kabul etmese de sosyalist, birileri kabul etmese de kendisi turancı, kendisi turancı sosyalist bir devlet kurma mücadelesi veriyor. İslam birliğini savunuyor. Sömürgeler enternasyonalizmini savunur" dedi. 

Kılıç, Galiyev’in özgün fikirlerinin olduğunu, Troçki’nin devrimin batıya doğru yayılması tezine karşı Galiyev’in ise batının sömürgeci ve sermaye ihraç eden bir oluşum olduğunu, oradaki işçilerin de bu sömürüden beslendiği için devrim yapamayacağını belirterek bunun aksine doğuda bir birlik mücadelesi verilebileceğini belirttiğini söyledi. 

Kılıç, Galiyev’in Rusya devriminden sonra yaşadığı zor günleri, mücadelesi nedeniyle Stalin’in emriyle idam edilmesi sürecini anlattı. Kılıç, Galiyev’in ölümünden yıllar sonra Komünist Partisi’nin Galiyev’in onurunu teslim ettiğini ifade etti. 

Kılıç "ırkçı karşıtı, faşizm karşıtı hatta inanç karşıtı sözler söyleyebilirsiniz ancak bunun tersini yapmak doğru değildir. Bazen ırkçılık hakkında konuşurken ırkçı konuşma mı yapıyorum diye şüphe duyuyorum" dedi. Kılıç "Cumhuriyet devrimine inanan Kemalist ve cumhuriyetçiyim. Eleştirilere açığım" diye konuştu. 

'MARKSİZM YEREL DİNAMİKLERE DEĞDİĞİ SÜRECE VÜCUT BULUR'

Komün Dergi yazarı Çağdaş Balcı "Bu topraklarda marksizm ancak yerel dinamiklere değdiği sürece vücut bulabilir. İslam adına veya İslam adıyla yapılan komünal pratikleri dikkate alarak, onlara güç vermeye ve onlardan güç almaya çalışıyoruz" dedi. 

Solda İslam düşüncesi üzerine gelişen tartışmalara örnek veren Balcı şunları söyledi:

"Politika yerelde başlayan, yerelin içinden geçen; ama onunla yetinmeyen siyasallaşma biçimidir. İdeolojik yerelleşme, komünist bireyi politikaya davet ederken, özenle egemen retorik içinde yer alan din ve ulus siyasetinden ayrılır. İdeolojik yerelleşme, bireyi politikaya çağırıyorken, aynı zamanda, halkın komünal pratiklerinin ulus ve din gibi egemen devletli formlardan sıyrılması için kavramsal zemin ve verimli bir başlangıç anı olabilir."

‘İSLAM’IN EZİLENDEN YANA YORUMUNU GELİŞTİRMELİYİZ’

Toplumsal Özgürlük sitesi yazarı Hasan Durkal "Burada da bir hataya düşmemiz lazım. Tek bir İslam var. ancak onu sınıflar mücadelesinde komüncü geleneklerini öne çıkarabilirsek, ona öncülük edebilirsek yol alabiliriz. Sol İslam’ı içeriği aşmalı, kendisini onun içinde bulmalı. Ezilen lehine İslam yorumun önünü açmalıyız. Ortak bir programda buluşmaya ihtiyacımız var. Nasıl ki Aleviler için eşitlik yurttaşlık mücadelesine ihtiyacımı varsa ezilenlerin lehine İslam yorumunu geliştirmeli ve büyütmeliyiz. Bu gerçekliği ciddiya almamız gerekiyor" dedi. 

Yazar Ümit Aktaş, "Milli görüş hareketi MSP, TİP’in boşalttığı alanları doldurmaya çalıştı ve belki de o deneyimle silahlı şiddetten uzak durdu. Bu da onun lehine oldu. Mili görüş hareketi islama göre daha sağda bir hareket.  O günkü Seyit Kutup okumaları İslamcı hareketi etkiledi. Daha şiddet yanlısı gizli örgütlenmeye yatkın bir yaklaşımı ortaya çıkardı. Solda silahlı şiddeti savunan bir yapı var. Onlar da bence bu yaklaşımı yeniden düşünmek zorunda. Bunun nereden geldiğini anlamak zorunda" dedi. 
  
  

Öne Çıkanlar