Ankara Barosu: Toplum iradesinin karşısına bir kişinin iradesi getiriliyor
‘Artık hiçbir tartışma yoktur ki, toplum iradesinin karşısına ve hatta üzerine bir kişinin iradesi getirilmeye çalışılmaktadır.’
ARTI GERÇEK - Seçim sonrası sürece dair İstanbul Barosu’nun ardından Ankara Barosu’ndan da bir açıklama geldi.
Yazılı açıklama yapan Baro Başkanlığı, "Bugün itibariyle seçimlerden tam 10 gün geçmiştir ve tüm Türkiye, ulusun iradesinin yok sayılmaya çalışıldığı sistematik bir çabayı 10 gündür dehşetle izlemektedir" dedi.
İktidar partisi kurmaylarının sandık güvenliğinin tamamen sağlandığına yönelik açıklamaları hatırlatılan açıklamada, bu açıklamaların seçim sonrası eylemlerle taban tabana zıt olduğu ifade edildi.
Açıklamada, "Bu durumda, aynı kişilerce seçimlerde şaibe yapıldığının iştahlı savunusu, bir taraftan da 10 gün önceki güven söylemlerinin yanında düşündürücü, düşündürücü olduğu kadar yok sayılmaya çalışılan gerçeği bizzat ifşa eden bir niteliktedir" denildi.
YSK BAŞKANI AÇIKLAMIŞTI
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Anayasa’nın 79. maddesinde seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yürütüleceği hüküm altına alınmıştır. Seçim öncesinde 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun uyarınca düzenlenen ve kesinleşen seçmen kütüklerine ilişkin seçim sonrası ortaya atılan iddiaların hukuki bir değeri bulunmamaktadır. Kaldı ki, bizzat Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın basına yaptığı açıklamada sahte seçmen kütüğü iddialarının asılsız olduğu seçim öncesinde belirtilmiştir. Tüm bunların üzerine seçimden sonra kesinleşmiş seçmen kütüklerinin kolluk tarafından İstanbul Büyükçekmece’de ‘kapı kapı gezilerek’ kontrol edilmesinin yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Yasal dayanak olmadan ulus iradesinin yok sayılma çabaları ise tarihten ve belleklerimizden silinmeyecektir. Çünkü oy vermek, bir ‘ses çıkarma hakkı’dır ve tam 10 gündür sesimiz kısılmaya, ses tellerimiz elimizden alınmaya çalışılmaktadır."
YSK İÇTİHATLARI LÜTUF SİSTEMİNE DÖNÜŞTÜ
Seçim hukukunun belli başlı kuralların yanı sıra Yüksek Seçim Kurulu’nun oluşturduğu içtihatlarla ilerlediği hatırlatılan açıklamada, "Bugün gelinen noktada, YSK’nın içtihatlarının bazı illerde farklı, İstanbul’da farklı uygulandığı öngörülemez bir lütuf sistemine dönüşmüştür" denildi.
YSK’Yİ ETKİLEME VE TAHAKKÜM ALTINA ALMA GİRİŞİMİ
Seçim sonuçlarıyla ilgili nihai kararı YSK verecek olmasına rağmen polisin görevi olmadığı halde "seçmen avına" çıktığını anımsatan Ankara Barosu, isim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını aktardı, YSK’yi etkileme ve tahakküm altına alma girişimi olarak değerlendirdi. Bunun kabul edilemeyeceğini dile getiren Baro, "Pek tabii ki seçime giren her partinin itiraz hakkı bulunmakta, itirazların değerlendirilmesi de kanun ve içtihat hükümleri ile sınırlı olmakta ise de Yüksek Seçim Kurulu’nu baskı altına almaya çalışan ifade ve girişimlerin itiraz hakkı kapsamında olmadığı açıktır" dedi.
TOPLUM İRADESİNİN KARŞISINA BİR KİŞİNİN İRADESİ GETİRİLİYOR
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Artık hiçbir tartışma yoktur ki, toplum iradesinin karşısına ve hatta üzerine bir kişinin iradesi getirilmeye çalışılmaktadır. Bunun en büyük delili ise ‘13-14 bin’ oy farkından az olan yerlerde yapılan ve reddedilen her itiraz ile bugün artık 10 Nisan olmasına rağmen sonlandırılmamakta ısrar edilen kaotik belirsizliktir. Ankara Barosu olarak sesimizin kısılma çabalarını kabul etmediğimizi tüm kamuoyu önünde bir kez daha tekrarlıyoruz. Hukukun üstünlüğünün sağlanması için, demokratik hakkını kullanan ‘ulusun iradesi’ üstün tutulmalı, seçimin sonucu bir an önce kesinleştirilmeli, ulusun iradesini yok sayan ve hatta değersizleştiren ifadelere artık derhal son verilmelidir."