Ankara Katliamı davasında anne konuşurken fenalaştı

Müşteki Gülay Korkutan: IŞİD'e öfkeli çocuklar diyenleri sorgulamadan bu davayı çözemeyiz.

Ankara Katliamı davasında anne konuşurken fenalaştı

HABER MERKEZİ - 10 Ekim Katliamı’yla ilgili Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 3. duruşması dün (2 Mayıs) başladı. 3 gün sürecek duruşmanın bugün görülen 2. oturumu saat 10.30’da avukat, sanık ve müşteki yoklamalarıyla başladı. Duruşma müştekilerin beyanlarıyla devam etti. Özellik katliamda yakınlarını kaybeden müştekiler konuşurken zor anlar yaşadılar. Bu katliamda oğlunu kaybeden Türkan Arpaçay konuşurken fenalaştı. Salona sağlık görevlileri çağrıldı.

Alınteri'nde yeralan habere göre, müşteki Asiye Deniz, "Şikayetçiyim ve davaya katılıyorum. Barış mitingine gitti ve geri gelmedi. 8 çocuğumla mahvolduk. Kimse ölmesin. Hukukçusunuz ve adil bir hukuk ve adalet bekliyorum. Bu canilerin ceza almasını istiyorum. Çektiğimiz acıları anlamak için herkes kendisini bizim yerimize koysun. Biz barış istemekten geri durmayacağız"

İsmail Asta, "Görevli olarak geldim. Ben de yararlandım. Şikayetçiyim, davaya da katılmak istiyorum"

Ayla Eyüboğlu, "Sendika çalışanıyım. Barış için mutlulukla alana geldim. Hiç polis yoktu. Arkadaşlara sordum. Polis görüyor musunuz? Kimse yoktu. İllerden çıkarken ne bir arama ne de bir kontrol vardı. Kafamda bir şeyler canlandı. Haber-Sen olarak kortejimizi oluşturduk. İlk bombayı ses bombası sandık. İkinci bomba yakınımızda patladı. Yanımda cesetler vardı ve bedenler paramparçaydı. Doktorlar ve sağlıkçılar müdahale ederken onlara gazla saldırdılar. O gün görev yapan tüm polislerden ve emiri verenlerden şikayetçiyim"

Barış Aydemir, "hiçbir mitinge katılmışlığım yoktu. Bu mitinge ismimi taşıdığı için katılmak istedim. Hiçbir kontrol yoktu. Garın önüne geldik ve korteje girdik. Bomba patladıktan sonra bayılmışım. Ölü sanmışlar beni ve üstümü örtmüşler. Gözümü açtığımda kendimi hastanede buldum. Bunları yapanların hiçbiri insan olamaz. Bir de bunları yaptıranlar var. Onlar da İnsan değil. Onların da bulunup yargılanmasını istiyorum"

'POLİS AMBULANS VE İTFAİYE ARAÇLARINI ENGELLEDİ'

Gökçen Dalmaç Kara:

Polis araçlarının, itfaiye ve ambulansların olay yerine ulaşımlarını engellediğini gördüm. Kanlar içinde bir sürü insan üzerimize doğru gelmeye başladı. O tarafa gidemedik, çünkü o güruhun arkasından polisler insanlara saldırıyorlardı.

Çocuğumla Genel Müdürlük binasına gittim onu korumak için. Olayı Genel Müdürlük binasının üzerinden izlemek zorunda kaldım. Polis araçlarının, itfaiye ve ambulansların olay yerine ulaşımlarını engellediğini gördüm. Telefonlar kilitlenmişti. Arkadaşlarımıza ulaşamıyorduk. Bir saat geçtikten sonra Gökmen'in öldüğünü öğrendik. Benim kardeşim 13 aylık evliydi ve öldükten sonra karısının hamile olduğunu öğrendik. Şu an 10 aylık bir oğlu var. Bu acıyı bize yaşatanlar ve sebep olanlardan, sorumluluğu, kastı ve ihmali olanlardan şikayetçiyim.

'CUMHURİYET TARİHİNİN EN KANLI KATLAİMINI YAPTILAR'

Reyhan Urgancı:

Bunlar, Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamını yaptılar. Şimdi soruyorum bu sanıklara. Onlar bu öldürdükleri insanları tanıyorlar mıydı? Benim kardeşim yaşasaydı, size barışı anlatırdı. Başınızı yastığınıza koyduğunuz zaman vicdanınız size en ağır cezayı verecek bir gün, belki bu gün vermiyor, bir gün verecek.

Yusuf Güven Arpaçay:

Özmen Arpaçay'ın abisiyim. Ben kardeşimin öldüğüne inanabilmek için 19 aydır her gün mezarlığa gidiyorum. Her gün! Umarım bu sanıkların da bir gün başlarına en korkutan şey gelir.

Düşünsenize, barış için giden insanlar, katledilen insanlar için buradayız. Hiçbirimiz burada olmamalıydık, sürekli bunu düşünüyorum. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Kusuru olan herkesten şikayetçiyim.

Kamber Alyüz:

Bu saldırının politik bir yönünün olduğunu da düşünüyorum ben, çünkü bu saldırıda bu ülkenin politik birikimi olan insanları da vuruldu.

Osman Erman Saylan:

Arkadaşım Osman Erbasa'yı kaybettim, kendim de hafif yaralandım. Sorumlulardan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.

'KURTULACAK İNSANLAR BİBER GAZI SEBEBİYLE ÖLDÜLER'

Yusuf Karataş:

Patlama gerçekleşmeden önce ortada bir tane polis yoktu. Boynumdan yaralandım, arkadaşlarım beni öldü sandılar. Kalktığımda hiç tanımadığım insanlar kollarımdan tutup bir taksinin kenarına bıraktılar. Kalktığımda cesetler gördüm. 20 dakika ambulanslar gelmedi, gelmeleri engellendi. Polisler saldırmaya başladılar. Yerde yaralı yatanlar ve ben dahil, belki kurtulacak bir sürü insan bu biber gazı sebebiyle öldü.

Müşteki Kıymet Doğan:

Kız kardeşim Seher Yaylagül'ü kaybettim. Haber alıp Numune Hastanesine gittim, beni içeriye almadılar, zorla içeriye girdim. Girerken polisler askerler bana bağırdılar.

Müşteki Zekine Kırtekin:

İnsanların koştuğunu gördüm, gayri ihtiyari koşmaya başladım. Koşarken bir makineli tüfek sesi duydum, benden başka duyan var mı bilmiyorum. Bayılmışım. Ayıldığımda "iç kanama geçiriyorsun" dediler.Tekrar uyandığımda bir kadın arkadaş beni uyandırdı, "kalk bizi de öldürecekler" dedi, tekrar bayılmışım. Ayıldığımda bir ambulanstaydım. İç kanama geçirdiğimi söyledim.

Atatürk hastanesine getirmişler beni. Kalp krizi geçirdim, bağırsaklarımda parçalanma olmuş, karaciğerimdeki şarapnel hala duruyor. Hastanede bana sorular sorduklarını hatırlıyorum. "Çok mu dumana maruz kaldın?" dediler. "Çok mu soba yaktın?" diye sordular. O günden beri düzgün nefes alamıyorum.

Müşteki Gülay Korkutan:

İki öndeki arkadaşım bana siper olduğu için hayatta kaldım. Ve o günden beri bunun ağırlığıyla yaşıyorum. Asıl önemli olan o gün orada olan bizim güvenliğimizi almayanlar.

Mit binası, Emniyet binası dibimizdeydi. 400 milletvekili verin kaosu bitirin diyenleri sorgulamadan, burayı kan gölüne çevireceğiz diyenleri, IŞİD'e öfkeli çocuklar diyenleri sorgulamadan bu davayı çözemeyiz. Başta Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığından ve tabii ki şu önde oturan asalaklardan şikayetçiyim.

Müşteki Deniz Beydilli:

Patlamadan sonra HDP'ye gittim barış annelerinin beyaz yazmaları kan ve doku içindeydi. Kriz masası oluşturduk. İsimleri yazmaya başladık. İlk gelen isimlerden biri Korkmaz Tedik'ti. Korkmaz benim arkadaşımın cocuğuydu. Ben orada arkadaşlarımı, onların çocuklarını kaybettim. Sıralı olarak baştan aşağıya herkesten şikayetciyim. En son da bu maşalardan şikayetciyim.

KATLİAMDA OĞLUNU KAYBEDEN ANNE FENALAŞTI

Müşteki Türkan Arpaçay:

Gökhan Arpaçay'ın annesiyim. Bir anneye oğlunun ölümünü haber verdiklerinde, o anne ne yapar. Sadece barışa gelmişti. Herkesten davacıyım. Oğlumun hakkını arayacağım. Hiç düşünmediniz mi, bu anaların yüreği yanar. Allah kimseye evlat acısı göstermesin. Sonuna kadar bu davaya katılacağım, oğlumun hakkını arayacağım.

Konuşması sırasında ağlayan ve fenalaşan anne Arpaçay için mahkeme başkanı sağlık görevlilerini çağırdı.

10 ekim