Assange kararı kimin zaferi?
'Bir kez daha hatırlatalım: Gazetecinin görevi, iktidardakilerin kirli sırlarını saklamak değil, onları kamu yararına halka açıklamaktır.'
Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK - Londra Ceza Mahkemesi, WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın casusluk ve gizli bilgileri sızdırmak ile suçlandığı ABD'ye iade talebini reddetti. Bu gecikmiş karar, halkın gerçeği öğrenme hakkı açısından bir zafer sayılabilir.
Hep söylüyoruz ya; her devletin kirli sırları vardır; belki de Amerika bu sırların en kirlilerine sahip… Julian Assange, bu kirli sırları ortaya dökmesinin bedelini ödüyor 7 yıldır… Bir örnek vereyim:
2007 yılında 26 Iraklı, bir Amerikan helikopterinden açılan ateşle öldürülmüştü. ABD’nin Bağdat’taki sözcüsü, "düşmanla çatıştıklarını" açıklamış, olayın üstü örtülmüştü. Ta ki Assange’ın kurduğu Wikileaks sitesi, 2010’da olayın videosunu yayınlayana kadar… O zaman anlaşıldı ki, ortada çatışma değil, sivillere saldırı var. Helikopterdeki Amerikalı askerler, yolda yürüyen 2 gazetecinin taşıdığı kamera ve tripod’ları silah sanıyor; merkezin izniyle, sokaktaki herkesi tarıyor. Saldırının ardından helikopterdeki askerlerin, "Şu yerde yatan ölü piçlere bak" sesi duyuluyor. O sırada iki çocuğuyla oradan geçen bir Iraklı, yaralıları arabasına almaya çalışınca hedef oluyor ve öldürülüyor; arabadaki iki çocuk ağır yaralanıyor.
Şimdi söyleyin: Bu gerçeği bilmeye hakkımız var mı; yok mu?
"Assange davası"nda, işte bu soru soruldu, yargılandı.
Amerikan askerlerinin canlı hedeflerle oynadığı bu video oyunundan, sebepsiz yere kıydıkları canlardan, yaptıkları veya gözyumdukları korkunç işkencelerden, elbette Washington haberdardı. Ama işlerine gelmediği için, belgelerin üzerine "Gizlidir" damgası vurmuşlardı. Kirli sırlarla dolu 400 bin belge ortaya saçılınca, dünya, Irak savaşının ve Amerikan işgalinin gerçek yüzünü öğrendi. Beyaz Saray’dakiler ise, -tıpkı Türk hükümetinin MİT-TIR’ları olayında yaptığı gibi- hesap vermek yerine, bu suçları ortaya dökeni, "gizli belgeleri yayınlamak" ve "casusluk"la suçladılar. Assange hakkında 175 yıl hapis cezası istendi. Bundan böyle devletin kirli sırlarına el sürmeye kalkışacak gazeteciler de böylece korkutulmuş oldu.
Assange, ABD’nin ölümcül takibinden ancak Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ne sığınarak korunabildi. 7 yılı süren bu sığınma sonunda geçen yıl İngiliz polisince tutuklanıp cezaevine konmuştu. Ama insan hakları örgütleri, onun ve sitesinin özgürlüğü için kampanya yürütüyordu.
Ne yazık ki, dünkü mahkeme, iade talebini reddederken, ifade ve basın özgürlüğünü değil, Assange’ın zihin sağlığının bozulması ihtimalini gerekçe gösterdi. Baştan sona siyasi olan bir davanın siyasi olmadığına hükmetti. Ama yine de bu kararla, devletin sır saklama gücü ile halkın bilme hakkı arasındaki mücadelede, çok önemli bir mevzi kazanıldı.
Bir kez daha hatırlatalım:
Gazetecinin görevi, iktidardakilerin kirli sırlarını saklamak değil, onları kamu yararına halka açıklamaktır.