Avukat Fırat Epözdemir tutuklandı

Epözdemir, savunmasında soruşturmanın İstanbul Barosu’nu hedef aldığını belirterek “Herhangi bir illegal örgüt ile bir bağımın olması hayat ve yaşam şekline aykırıdır” dedi.

Avukat Fırat Epözdemir tutuklandı

CANAN COŞKUN

İstanbul- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Strasbourg'da katıldığı Avrupa Konseyi Savunmanlar Toplantısı dönüşünde 23 Ocak’ta İstanbul Havalimanı'nda gözaltına alınan avukat Fırat Epözdemir, bugünkü savcılık sorgusunun ardından tutuklanması talebiyle sevk edildiği hâkimlik tarafından tutuklandı.

Avukat Fırat Epözdemir’in gözaltına alınmasından sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir basın açıklaması yayınlamış, açıklamada Epözdemir’in Halkların Demokratik Kongresi mensubu olduğuna dair veriler olduğu suçlama gibi yansıtılmış, ayrıca 2015 yılında kurulan ve artık aktif olmayan 'DİREN CİZRE” isimli WhatsApp grubundaki yazışmaları gerekçe gösterilmişti. Aralarında Epözdemir’in de olduğu 27 avukatın soruşturulduğu WhatsApp grubuyla ilgili soruşturmanın 10 Eylül 2024’te takipsizlikle sonuçlandığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca Epözdemir’in ofisinde arama yapılmış, dava dosyaları aranmış, UYAP e-imzasına da el konmuştu.

Epözdemir’in ilk ifadesi gözaltında tutulduğu Vatan Caddesi’ndeki Istanbul Emniyet Müdürlüğü’nde dün alındı. Bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen Epözdemir, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcısı tarafından da sorgulandı.

SAVCILIĞIN SEVK GEREKÇELERİ

Sorgusunun tamamlanmasından sonra tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Savcının talebinin açıklanmasından sonra avukatlar, savcılık talimatıyla sulh ceza hâkimliği koridoruna alınmadı. Savcılığın tutukluluğa sevk yazısında, PKK/KCK’nin faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve güncellenmesine yönelik çalışmalar kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2023/6479 sayılı soruşturma dosyası kapsamında İstanbul’da Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi’nde 2 Haziran 2022’de arama yapıldığı aktarıldı. Aramada el konulan dijital materyallerin incelenmesinde HDK’da faaliyet gösteren kişilerin tespit edildiği, avukat Epözdemir’in de “başkan” listesinde olduğu öne sürüldü.

Epözdemir’in tutukluluğa sevk edilme gerekçelerinden bir diğeri de gazeteci Zeynep Kuray’ın 27 Ekim 2017’de el konulan telefonundaki inceleme sonucunda WhatsApp uygulamasındaki “Diren Cizre” grubunun varlığı. Savcılığın sevk yazısında gazeteci Kuray’dan da “şüpheli” olarak bahsedildi. Epözdemir’in sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan bayrakla fotoğrafının bulunması da savcılığın bir diğer gerekçesi oldu.

Sevk yazısında HDK’nin kuruluş amacı ve faaliyetleriyle ilgili iddialara da yer verildi.

“HDK’nin kuruluş amacının ülkemizin batı illerinde sol örgütlenmelerin ve marjinal grupların siyasi gücü ve kitle potansiyelini PKK/KCK terör örgütüne kanalize etmeyi hedeflediği, HDK tarafından gerçekleştirilen kampanya faaliyetleri ve kitlesel eylemlerin PKK/KCK terör örgütünün kitlesel eylem takvimi ve kampanya faaliyetleri ile birebir örtüştüğü, PKK/KCK terör örgütü üst düzey yöneticilerinin örgüte müzahir basın yayın organları vasıtasıyla vermiş olduğu talimat niteliğindeki çağrıların HDK örgütlenmesine mensup şahızlarca eylem talimatı şeklinde algılanarak gecikmeksizin yerine getirildiği, eylemlerin festival, etkinlik, konser, basın açıklaması görünümünde yapılarak asıl amacının gizlendiği, yapılan eylemler sonrasında/esnasında eyleme katılan gruplar tarafından güvenlik güçleri araçlarına, kamu kurul ve kuruluşları binaları tahrip etme/yakma eylemleri gerçekleştirildiği,

HDK’nin 2015 ve 2016 yıllarında yaptığı toplam beş açıklamayı da alıntılayan savcılık, Epözdemir’in HDK Bağcılar Başkanı olduğunu öne sürerek “HDK ve PKK silahlı terör örgütü talimatları doğrultusunda” Diren Cizre isimli WhatsApp grubuna üye olduğunu iddia etti. Epözdemir’in 11 Eylül 2015’te gittiği Cizre’de örgüt lehine faaliyetlerde bulunduğunu savunan savcılık, Epözdemir’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak* suçlarından tutuklanmasını istedi. Epözdemir’in sulh ceza hakimliğine sevk edilmesinden sonra avukatları savcılık talimatıyla hâkimliğin bulunduğu koridora alınmadı.

EPÖZDEMİR’İN SAVUNMASI

Epözdemir, hâkimlik sorgusundaki savunmasında savcılığın iddialarına şöyle karşılık verdi:

“Örgüt üyesi iddiasıyla yürütülüyor ise de bu soruşturmanın amacının İstanbul Barosu yönetim kurulu üyesi olmam sebebiyle İstanbul Barosu hedef alınarak yürütüldüğü açık ve nettir. Ayrıca Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi gereği Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiği, bu nedenle ifade vermem gereken yerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunu belirtirim. Benim herhangi bir şekilde illegal yollardan yurtdışına çıkışım yoktur. Ancak legal yollardan çok sayıda yurtdışı çıkış kaydım vardır. Yurtdışına çok sık şekilde çıkma sebebim ailecek yapılan tatillerdir. Ancak en son Fransa’nın Strasbourg şehrine gitme nedenim Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği tarafından Avrupa Konseyi Savunuculuk ziyareti programı çerçevesinde Avrupa Insan Hakları Mahkemesini ziyaret etmekti. Burada çok sayıda Türk yetkili ve yabancı yetkililer ile görüşmelerimiz oldu.

PKK terör örgütü içerisinde aktif olarak faaliyet yürüten akrabam veya yakınım yoktur. Herhangi bir şekilde PKK/KCK terör örgütü KCK -TDÖ sosyal alan ve kurumlar sözcüğüne bağlı avukatlar barosu içerisinde faaliyet yürütmedim. TDÖ’nün ne olduğunu dahi bilmem. Bu alanda çalışan şahıslarla ilgili herhangi bir irtibatım yoktur. HDK'nın herhangi bir şekilde illegal yapılanma olduğunu ileri sürmemekteyiz. Bana söylemiş olduğunuz adreste HDK binası ve adresini dahil bilmiyorum. Her ne kadar ele geçen dijitallerde telefonum, mailim ayrıca Bağcılar başkanlık pozisyonum gözükse de ben 2014 yerel seçimlerinde Bağcılar Belediyesi eşbaşkan adayıydım.

Bu adaylık bilgilerimin HDK sisteminde olmasının nedeni büyük ihtimal BDP'nin HDK'nın bir bileşeni olmasından kaynaklı olabilir. Kaldı ki belge incelendiğinde bileşen olarak BDP şerhi düşülmüştür. Ancak ben hiçbir şekilde böyle bir kayıt düşüldüğünü bilmiyorum. HDK ile ilgili hiçbir bilgim olmayıp basından duyduğum kadarıyla bildiğim bilgilerdir. Hiçbir şekilde HDK’da görevim mevcut değildir.

Başta Diyarbakır Barosu olmak üzere Türkiye’de bulunan mevcut birçok baronun Cizre ile ilgili çağrıları olduğu, söz konusu bu çağrıda insan hakları başta olmak üzere bir takım hak ihlallerinin araştırılması yönünde çağrı mevcuttu. Yanlış hatırlamıyorsam ilk çağrıyı da Diyarbakır Barosu acil nitelikte yapmıştı. WhatsApp grubu da bu insan hakları çağrısından sonra kurulup gidiş ve gelişleri organize etmek amaçlıdır. Kim tarafından eklendiğim, grubun kimin tarafından kurulduğu bilgisi bende mevcut değilidir.

11 Eylül 2015 günü İstanbul Havalimanı’ndan Cizre’ye gittim. Tekrardan belirtmek isterim ki insan hakları çağrısı üzerine gittim. Bizim Cizre ilçesinde örgüt altında herhangi bir faaliyetimiz yoktu. Benim bu seyahatimde hiçbir şekilde silahlı terör örgütüne ait mensuplar ile görüşmem olmamıştır. Biz orada sivil halk ile görüşüp yaşadıklarının neler olduğunu tespit ettik. Ayrıca ilçenin çeşitli yerlerinde patlamış mühimmatlara ait parçalar mevcuttu. Biz bunlarla ilgili herhangi bir şekilde rapor yayınlamadık. Bizimle birlikte çeşitli hukuk örgütleri de vardı. Onların herhangi bir şekilde paylaşım yapıp yapmadığını veyahut rapor düzenlenip düzenlenmediğini bilmiyorum. Daha sonra basına yansıyan bilgilerden öğrendiğim kadarı ile çeşitli raporlar yayınlanmış olabilir diye hatırlıyorum. HDK'nın çağrısı üzerine Cizre'ye gitmedim. HDK'nın çağrı yaptığını ilk defa burada öğrendim. Öğrendiğim kadarıyla HDK'nın çağrısı ile bizim Cizre’ye gittiğimiz tarihler birbiriyle uyuşmamaktadır. HDK'nın çağrı tarihi daha sonradır.

Bana sormuş olduğunuz avukatlık büromdan bulunan el yazması şeklinde bulunan not kâğıdı Evrensel gazetesi muhabiri tarafından müvekkilim Selahattin Demirtaş’a cevaplaması için gönderilen sorulara verilen yanıtlandır. Bu röportaj Evrensel gazetesinde de aynen yayınlandı.

Bana göstermiş olduğunuz Ferit Keleşoğlu isimli şahsı tanımıyorum. Bu şahsın telefonunda bulunan benim hiçbir şekilde bir yerde paylaşmadığım fotoğrafı şu an gördüm. Fotoğraf 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde HDP’den milletvekili adayı olmam nedeni ile seçim çalışmaları esnasında çekilmiş bir fotoğraftır. Bu fotoğrafta bulunan kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Ayrıca boynumda bulunan bu puşi seçim çalışmaları esnasında tanımadığım bir kişi tarafından bırakılmıştır, ben puşinin ortasında yıldız olup olmadığını bilmiyorum.

Her ne kadar da adli kaydı bulunan 635 farklı kişi ile iletişim kurduğum ileri sürülmüş ise de ben 17 yıldır avukatlık yapmaktayım. Görüştüğüm kişilerin bir bölümü elbetteki adli kayıtları olan müvekkilim olan kişilerdir. Kuvvetle muhtemel bu kişilerin büyük çoğunluğu ile vekil-müvekkil ilişkisi kapsamında konuşmuşumdur. 10 yılı aşkın sürede 635 farklı kişi iletişim olduğu iddası ilgili belirtmek isterimki yılda 63 kişi ayda 5 kişi bile olmayan görüşmeler aslında örgüt üyesi iddialarını çürüten delil mahiyetindedir. Bu kişilerin kimler olduğunu öğrendiğimde hangi kapsamda görüşme yaptığımı hatırladığım ölçüde söylerim. Son olarak belirtmek isterim ki ben yaşamım boyunca silah kullanmadığım gibi çocuklarıma oyuncak silah dahi almış değilim. Sorunların çözümünü silah ve şiddetle olmayacağını sürekli savunan biriyim. Herhangi bir illegal örgüt ile bir bağımın olması hayat ve yaşam şekline aykırıdır.”

HÂKİMLİK: TAKİPSİZLİK KARARI KALDIRILDI

Sulh Ceza Hâkimi, kararında savcılığın sevk yazısındaki gerekçeleri tekrarladı. Bahsi geçen WhatsApp grubuyla ilgili takipsizlik kararının da yeni delil nedeniyle kaldırıldığını belirten yargıç, somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağını belirterek Epözdemir’i tutukladı.

avukat tutuklandı