Avukatlardan Kobanê protestosu: 'Karar meşru yargılama değil, soykırım politikasının yansımasıdır'

Kobanê Davası'nda verilen hapis cezaları, Ankara Adliyesi önünde protesto edildi: ‘Karar meşru bir yargılamanın sonucu değil, siyasi iktidarın Kürt halkı üzerinde siyasi soykırım politikasının yansımasıdır’

Seda TAŞKIN


ANKARA - Kobanê Davası'nda aralarında HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu çok sayıda siyasetçiye verilen hapis cezaları, Ankara Adliyesi önünde protesto edildi. Avukatlar, “Kürt halkının yıllardır inkar edilen kimliğine karşı yasal statü taleplerini kriminalize eden siyasi iktidar; halkın meşru taleplerinin intikamını, hukuka aykırı siyaseten yürütülen yargılamalar üzerinden yargı eli ile almak istemektedir” dedi.

‘EVRENSEL HUKUK KURALLARI YOK SAYILMIŞTIR’

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Toplumsal Hukuk, Hukukçu Dayanışması, Adalet İçin Hukukçular, Demokrasi İçin Hukukçular avukatları Ankara Adliyesi önünde bir araya geldi. Hukukçular adına açıklamayı Ankara ÖHD Şube Eş Başkanı Çiğdem Kozan yaptı. Kozan, Kobanê Davası’nda ceza alan siyasetçileri hatırlatarak, “Başından beri kurgu ve talimatlar ile hukuk dışı şekilde, tamamen siyasi saiklerle oluşturulan bu dosyada yapılan göstermelik ‘yargılama’ boyunca evrensel hukuk kuralları dahi yok sayılmıştır” dedi.

‘DOĞAL HAKİM İLKESİ YOK SAYILDI’

“Cezaevi kampüsünde bir duruşma salonunda yüzlerce kolluk mensubunun duruşma salonunda bulunması ile ‘tecrit’ altında bir yargılama gerçekleştirilmiştir” diyen Kozan, sadece bu davaya bakan özel bir heyetin oluşturulduğu ve doğal hakim ilkesinin yok sayıldığının altını çizdi. Kozan, AKP ve MHP temsilcileri tarafından, kararın baştan itibaren kamuoyuna duyurulduğunu, bütün dava süreci boyunca yargıya talimat verildiğini ve yargının değil siyasetin takvimin işletildiğini söyledi. AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş ve Yüksekdağ kararları uygulanmadığı ve yok sayıldığını söyleyen Kozan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kumpas dosyasının figüranı olan kurgulanmış gizli tanıklar ise avukatlardan ve siyasetçilerden kaçırılmış mahkeme heyeti tarafından gizlice dinlenmiştir. İfade etmek gerekir ki yargılama bu şekilde salt gizli iftiracı tanıklar üzerinden yürütülmeye çalışılmış, tanık beyanları ile bir siyasi parti ve siyasetçiler kriminalize edilmeye çalışılmış ve yargı tacizine maruz bırakılmıştır. Zarara uğramayan kamu kurumları dahi müşteki sıfatıyla dosyaya dahil edilerek binlerce müşteki yaratılmış ve HDP’ye karşı büyük Türkiye davası algısı oluşturulmuştur. 3 bin 530 sayfa iddianame oluşturulmuş devamında ise 5 bin 267 sayfalık mütalaa verilmiştir. Bu denli kapsamlı bir davada esas hakkındaki savunmaya hazırlanabilmek için ise yalnızca 3,5 aylık bir süre verilmiş ve kesintisiz devam ettirilen duruşmalarla kötü muamele yasağını da aşan bir yargılama yapılmıştır. Savunmalar sırasında da savunma süreleri kısıtlanmış savunmalara gün sınırı koyulmuştur. Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı, çelişmeli yargılama ilkesi gibi hukukun en temel ilkeleri yargılama boyunca ihlal edilmiştir.”

‘KÜRT HALKI ÜZERİNDE SİYASİ SOYKIRIM POLİTİKASININ YANSIMASIDIR’

Yargılamanın hukuki ve vicdani olmadığını söyleyen Kozan, “Sonuç olarak faşizan organizasyonu korumak adına ahlakla olan bağı tamamen kopartılan ve toplumun ahlaki-politik alanını daraltan düşman ceza hukuku pratiklerinin en ağırından biri gerçekleştirilmiştir. HDP’li siyasetçiler hakkında verilen karar meşru bir yargılamanın sonucu değil, siyasi iktidarın Kürt halkı üzerinde siyasi soykırım politikasının yansımasıdır” dedi. Kozan şöyle devam etti:

“Asimilasyon politikalarına karşı direnen Kürt Halkının, siyasi ve toplumsal statü taleplerine siyaseten çözümsüz kalan iktidar, inkar ve imha politikasını sürdürme çabasındadır” diyen Kozan, davada verilen yüzlerce yıl hapis cezalarının yok etme, etkisiz bırakma tavrının devam ettirildiğini aktardı. Kozan, “Kamuoyunda Kobanê davası olarak bilinen bu kumpas davası “Kobanê düştü düşecek” söylemine karşı, Kobanê ’nin barbar IŞID çetelerine karşı düşmemesinin bir intikamıdır. Siyasi iktidarın kullanışlı aparatı haline gelen “yargı” kararını tanımıyoruz. Kürt halkının meşru ve haklı mücadelesi, yüzlerce yıllık hapis cezaları ve tutsaklık ile sindirilemeyecek kadar köklü ve örgütlüdür” dedi.

Kozan sözlerine AKP- MHP iktidarının Kürt halkına ve Kürt halkının dostlarına karşı işlediği suçlara karşı Kürt Halkının ve dostlarının yanında olduklarını söyledi.

‘İFTİRADA BULUNDUNUZ ŞİMDİ NE DİYECEKSİNİZ?’

Ardından söz alan DEM Parti Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türdoğan ise, garabet bir kararla karşı karşıya olduklarını söyledi. Bir kalkışma suçunda araç suç olmadan sadece bir sosyal medya paylaşımı ile bu kadar ağır cezaların verilemeyeceğini söyleyen Türkdoğan, “İnanıyorum ki bu kararlar İstinaf Mahkemesi’nden dönecektir. Yıllarca arkadaşlarımızın insanları öldürdüklerinden, yaraladıklarından söz edildi, Yasin Börü’nün öldürülmesinden arkadaşlarımız sorumlu tutuldu. Mahkeme heyeti bu konuda iştirak olmadığını söyleyerek, beraat kararı verdi. Bu kadar iftirada bulundunuz, şimdi ne diyeceksiniz?” diye sordu.

‘SÖZ KONUSU SİZ OLUNCA ADALET AKLINIZA GELİYOR’

Bu günlerde adliyelerde görülen duruşmalara işaret eden Türkdoğan, “Çeşitli davalar üzerinden Ankara’da siyasi iktidarda bulunan partiler ve onların sözcüleri kendileri ile ilgili endişelerini dile getiriyorlar. Sizler söz konusu olduğunuzda adalet aklınıza geliyor da muhalefetlerin söz konusu olduğunda adalet aklınıza gelmiyor. Adalet herkes için her zaman lazımdır. Buradaki hukukçular bunu söyledi, söylemeye devam edecek. Gün gelecek göreceksiniz ki bugünkü iktidarda olanlara da adalet lazım olacaktır. İnanıyoruz ki bu garabet kararlar inanıyoruz ki İstinaf Mahkemesi’nden dönmelidir.” diye konuştu.

Öne Çıkanlar