AYM, TCK’nin 'Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleyen'leri kapsayan 220. maddesinin 6. fıkrasını iptal etti

AYM, TCK’nin 'Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işleyen'leri kapsayan 220. maddesinin 6. fıkrasını iptal etti
Anayasa Mahkemesi oybirliği ile TCK’nin 220/6. maddesini iptal etti. Bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanan karar 4 ay sonra yürürlüğe girecek. Bu karar, Hrant Dink'in katili Ogün Samast hakkında açılan yeni davayı da etkileyecek.

Artı Gerçek - Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz yargılamaları vê çok sayıda silahlı örgüt davasının yanı sıra gazetecilerin de yargılanmasında sıklıkla uygulanan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 fıkrasında yer alan "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır" hükmünü, "Anayasa'ya aykırı olduğu" gerekçesiyle iptal etti. Karar 4 ay sonra yürürlüğe girecek.

Bu gece yarısı (8 Aralık) Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre; Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, "Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan açılan davalarda itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu" gerekçesiyle AYM'ye iptal başvurusunda bulundu.

Başvuruyu değerlendiren AYM, TCK'nin "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" başlıklı 220'nci maddesinin 6'ıncı fıkrasının iptaline ve kararın Resmi Gazete'de yayınlanmasından başlayarak 4 ay sonra yürürlüğe girmesine oy birliğiyle karar verdi.

'ÖRGÜTÜN HİYERARŞİK YAPISI İÇİNDE BİLEREK VE İSTEYEREK HAREKET ETTİĞİ YETERLİ BİR GEREKÇEYLE GÖSTERİLMELİ'

AYM, bir kişinin örgüt adına suç işlediğinin kabul edilmesi durumunda örgüte üye olma suçundan cezalandırıldığını belirterek, şunları söyledi:

"İlke olarak kişinin silahlı örgüte üyelikten cezalandırılabilmesi için eylemlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu veya bu özellikler olmasa dahi suçun niteliği ile örgütün amacına ulaşma bakımından ancak örgüt üyeleri tarafından işlenip işlenemeyeceği gözetilmeli; örgütle organik bir bağının bulunduğu ve örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiği yeterli bir gerekçeyle gösterilmelidir."

'ÖRGÜT ADINA SUÇ İŞLEYEN ÖRGÜT ÜYELERİNDEN DAHA AĞIR CEZALARLA KARŞILAŞIYOR'

Bu cezayı alanların örgüte üye oldukları kanıtlanamamasına rağmen örgüte üye olanlardan daha fazla hapis cezasıyla cezalandırılıyor olduğunu değerlendiren AYM, şu cümlelere yer verdi:

"İtiraz konusu kural uygulandığında, silahlı örgüte üye olma suçu bakımından aranan belirli şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse yönünden aranmamakta ve her iki kategorideki kimseler arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Bu itibarla bir kimse silahlı örgütle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle, örgütle bağlantısı açıkça ortaya konulmaksızın, işlediği suçun yanı sıra gerçek içtima hükümleri uyarınca ayrıca örgüt üyeliğinden de cezalandırılmaktadır. Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır."

''ÖRGÜT ADINA' KAVRAMININ BELİRSİZLİĞİ'

"Örgüt adına" kavramının belirsizliğine de dikkat çeken AYM, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşleri gibi haklara da vurgu yaptı. AYM, "Kuralın bir temel hakla bağlantısı olmayan suçlar bakımından da uygulanması mümkün olmakla birlikte işlenen suçun temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda kuralda yer alan örgüt adına kavramının belirsizliğinden kaynaklı geniş yorumu nedeniyle kuralla ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratılmaktadır" dedi.

"Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlenmesi" halinde farklı bir ceza yaptırımının öngörülmesi gerektiğini belirten AYM, ancak herhangi bir somut delil bulunmadan ve nasıl katkıda bulunduğu dikkate alınmadan kişilerin "örgüte üye olmak" gibi son derece ağır bir suçtan cezalandırıldığına dikkat çekerek, şunları belirtti:

"Kanun koyucunun anayasal ilkelere bağlı kalmak şartıyla hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımıyla karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edileceği konusunda takdir yetkisinin bulunduğu açıktır. Takdir yetkisi kapsamında belirli ağırlığa sahip suçların örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına işlenmesi hâlinde suçun temel şeklinden farklı bir ceza yaptırımının öngörülmesi veya suçun niteliğinin değişmesi de mümkündür. Ancak itiraz konusu kuralın, örgüt üyeliğine dair herhangi bir somut delil bulunmadan ve işlenen suçun niteliği ve ağırlığı itibarıyla örgütün amacına ne surette katkıda bulunduğu da dikkate alınmadan kişilerin örgüte üye olmak gibi son derece ağır bir suçtan cezalandırılmalarına neden olacak şekilde geniş yorumlanmaya müsait olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralın kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır."

MECLİS'E 4 AY SÜRE

AYM, TCK 220'nin 6'ncı fıkrasında yer alan ilk cümleyi, Anayasa'nın 38. maddesine aykırı bularak iptaline karar verdi.

İptalin Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dört ay sonra yürürlüğe girmesini kararlaştıran AYM, bunun için Meclis’e 4 ay süre verdi. Ancak, Meclis yeni bir düzenleme yapsa da aralarında Cumhuriyet gazetesi davasında bu suçtan ceza alan TİP Milletvekili Ahmet Şık’ın da bulunduğu çok sayıda sanığın dosyası yeniden ele alınacak.

MAHKEMELER YENİDEN DEĞERLENDİRECEK

Mahkemeler ise 4 ay sonra yürürlüğe girecek iptal kararıyla yok hükmünde sayılacak düzenlemeyi uygulayamayacağı için bu suçtan yargılananların durumu yeniden değerlendirilecek. 4 aylık sürede bu suçtan kesin ceza alanların da iptal kararı yürürlüğe girdiğinde itiraz etmeleri söz konusu olabilecek.

AVUKAT ATALAY: OGÜN SAMAST'A AÇILAN DAVA GÜME GİTTİ

220'nci maddesinin 6'ıncı fıkrasının iptaline dair ilk tepki Eski Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı ve Cumhuriyet gazetesi davasının sanıklarından avukat Akın Atalay'dan geldi. Atalay, iptalin Hrant Dink'in katili Ogün Samast'a salıverildikten sonra 'FETÖ'den dolayı açılan davayı da düşüreceğini söyledi.

Atalay'ın paylaşımı şöyle:

"Anayasa Mahkemesi oybirliği ile TCK’nun 220/6. maddesini iptal etti. Karar bugünkü Resmî Gazete’de yayınlandı.

Cumhuriyet gazetesi davasında yargılananların tutukluluğunu, dava açılana kadar bu maddeye dayanarak sürdürmüşlerdi, o gün kanunsuz olduğunu görmeyip (görenleri tenzih

ederim), bugün bu madde kanunilik ölçütünü karşılamıyor, anayasaya aykırı diyenlere şöyle bir selam çakalım:

Ne oldu? 2-3 yıl sonra hidayete mi erdiniz?

Talihsiz bir tesadüf daha var: Hani Hrant Dink’in katili Ogün Samast’a yeni bir dava daha açılmıştı ya, işte o da güme gitti."

SAMAST 6 ARALIK'TA YENİDEN YARGILANMAYA BAŞLAMIŞTI

Hrant Dink'i katleden Ogün Samast’ın, tahliye edilmesinin ardından hakkında açılan "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçundan yargılandığı dava 6 Aralık'ta başlamıştı.

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Ogün Samast'ın doğrudan 'FETÖ' üyesi olduğuna ilişkin somut delil elde edilmediği, anacak Samast'ın ele geçirilen bir kısım delillerde 'FETÖ' yöneticisi ve üyeleri ile belli bir irtibatının olduğu aktarılmıştı.

Ogün Samast'ın 10 yıla kadar hapis talebiyle tutuksuz yargılandığı davanın ilk duruşmasında avukatı, hazırlanan iddianamenin yeni tebliğ olduğunu belirterek, savunma alınmamasını talep etmiş, Samast'a yurt dışı yasağı getirilmişti.

Dava 6 Mart'a ertelenmişti. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar