AYM'den Sarıyıldız ve Öztürk'ün itirazına ret

Anayasa Mahkemesi, Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer Öztürk’ün milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin yapılan itirazı oy birliğiyle reddetti.

AYM'den Sarıyıldız ve Öztürk'ün itirazına ret

Sibel HÜRTAŞ / ANKARA

Anayasa Mahkemesi, TBMM Genel Kurulu'nun HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk’ün milletvekilliklerinin düşmesine ilişkin kararlarının, Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptalleri taleplerinin retlerine oybirliğiyle karar verdi.

HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer Öztürk’ün milletvekillikleri devamsızlıkları nedeniyle TBMM Genel Kurulu tarafından düşürülmüştü. HDP’nin milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin yaptığı itirazı Anayasa Mahkemesi, bugün gündemine aldı.

'FEZLEKELERİ TALİMATLA HAZIRLAYAN SAVCILAR CEZAEVİNDE' haberi için tıklayınız

Yüksek Mahkeme, Sarıyıldız ve Öztürk’ün vekilliklerinin düşürülmesine ilişkin HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez’in verdiği itiraz dilekçesini görüştü..

Aycan İrmez, Anayasa Mahkemesi’ne Sarıyıldız ve Öztürk’ün durumu ile ilgili sunduğu iki ayrı dilekçede, milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin işlemlerin hukuki değil siyasi saiklerle yapıldığını savundu.

Aycan İrmez, Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu itiraz dilekçesinde, itiraz dilekçelerinde milletvekilliğinin düşürülmesi işlemi sırasında hukuki değil siyasi saiklerle hareket edildiğini belirterek, Çözüm sürecinden bu yana yaşananlara dikkat çekti. İrmez, itiraz dilekçesinde, HDP’nin kurulduğu günden bu yana, Kürt sorununun barışçıl çözümü için çaba gösterdğini belirterek, "HDP, çözüm sürecinde aktif rol alarak barış müzakerelerine katılmıştır. Bu müzakerelerin önemli bir dönüm noktası 28 Şubat 2015 günü, kalıcı toplumsal barış için anayasal ve idari düzenlemelerin yapılacağının, buna paralel olarak PKK’nin Türkiye’ye karşı silahsızlanma için Kongre’sini toplayarak silahlı mücadeleye son vereceğinin açıklandığı Dolmabahçe Mutabakatı'nın kamuoyuyla paylaşılmasıdır. Türkiye toplumunu yakından etkileyen çatışmalı sürecin sona erme ihtimali ve kalıcı barış imkanının somutlaşması, iktidardaki AKP'yi değil, HDP'yi güçlendirmiştir" dedi.

İrmez, dilekçesinde çözüm sürecini anlattı ve çözüm sürecinin sona erdirilmesinin ardından HDP Eş Başkanlarıyla beraber bazı milletvekillerinin özellikle hedef haline getirildiğini belirtti. Tuğba Hezer Öztürk ve Faysal Sarıyıldız’ın vekilliklerinin düşürülmesinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

ÖZTÜRK HEDEF HALİNE GETİRİLDİ

İrmez, Tuğba Hezer Öztürk’ün katıldığı bir cenazenin kriminalize edildiğini belirterek, "AİHM içtihatları uyarınca ifade özgürlüğü kapsamında sayılan cenazeye veya taziyeye katılma Türkiye'de kriminalize edilmektedir" dedi.

HDP’li Tuğba Hezer Öztürk’ün, vermiş olduğu mazeret dilekçeleri ve HDP'nin görevlendirme yazısı, Almanya'da çeşitli faaliyetlere katıldığını gösterdiği için TBMM'de bulunmadığına yönelik delil sayılmadığını belirten İrmez, itiraz dilekçesinde şu görüşlere yer verdi:

"Oysa milletvekillerinin o anda TBMM'de bulunmamaları, müşahedeyle açılan oturumlarda yok sayılmaları sonucunu doğurmaz. Böyle olsaydı, müşahedeyle açılan oturumların olduğu günlerde bir TV programına, halk toplantısına veya başka bir etkinliğe katılan milletvekillerinin araştırılıp, yok sayılmaları gerekirdi. TBMM, kurumsal tarihinde böyle bir hafiyelik görevine bugüne dek soyunmamıştır. Bugünden sonra soyunmaması da yasama organının saygınlığının muhafazası açısından gerekli ve önemlidir. Bugün girişilen çaba da hem hukuka aykırıdır, hem de başta yasama organı olmak üzere milletvekilliğinin ve milletvekillerinin onur ve haysiyetini zedelemektedir. Bugüne dek yoklamada var sayılan milletvekillerinin hiçbiri açısından TBMM'de gerçekten bulunup bulunmadıklarına ilişkin bir tespit yapılmaya çalışılmamıştır. Bu nedenle devamsızlık yapan bazı milletvekilleri vekilliklerinin düşürülmesi için Komisyon'a sevk edilirken, diğerleri hakkında hiçbir işlem yapılmaması eşitlik prensibine aykırıdır. Dolayısıyla Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen "Kanun önünde eşitlik" ilkesi ihlal edilmiştir."

DAVUTOĞLU ÖRNEĞİ

Aycan İrmez, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun devamsızlık durumuna da dilekçesinde dikkat çekti:

"Daha vahimi, yalnızca güvenoyu, Anayasa değişikliği gibi meselelerin oylandığı oturumlar dışında TBMM Genel Kurulu'na katılmayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, devamsızlık cetvelinde sadece bir gün gelmemiş görünürken, gelmediği gün ile ilgili de itiraz dilekçesi sunmuştur. Bu durum akıllara, burada olmadığı günlerde bir başka milletvekilinin kendisi adına pusula verme ihtimalini getirmektedir. Çıkan sonuca göre TBMM, Tuğba Hezer Öztürk’ün mazeret dilekçesi sunması üzerine, teamüllere aykırı bir biçimde mazeret dilekçesini reddetmekte ve yine buradan hareketle Genel Kurul'a katılmadığını kabul etmekte ancak bir başkası adına yoklama pusulası veren kişiyi de gerçekten Genel Kurul'a katılmayan kişiyi de mazur görmektedir. Bir başka deyişle, çalışmalarına yurtdışında devam ettiğini ifade eden mazeret dilekçesi, kendi aleyhinde delil olarak kullanılmaktadır. TBMM'nin bu bakış açısına göre Tuğba Hezer Öztürk de bir arkadaşından kendi adına pusula vermesini istese, milletvekilliğinin düşmesi sorunuyla karşılaşmayacaktı. Kanunun arkasından dolanma anlamına gelen bu tercih kabul edilemez olduğundan, Hezer Öztürk’ün mazeret dilekçelerinin milletvekilliğinin düşürülmesine dayanak yapılması hukuka aykırıdır."

FAYSAL SARIYILDIZ’IN RAPORLARI KABUL EDİLMEDİ

HDP Milletvekili Aycan İrmez, Faysal Sarıyıldız hakkında verdiği dilekçede de Sarıyıldız’ın özellikle Cizre'de yaşananları sürekli kamuoyuna aktarması nedeniyle defalarca gerek iktidara yakın basın tarafından, gerekse sosyal medyada iktidara yakın hesaplar tarafından hedef gösterildiğini belirtti. İrmez, şunları belirtti:

"Cizre'de 14 Aralık günü ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağında en az 177'si sığındıkları bodrum katlarında ve civar sokaklarda olmak üzere 1'i bebek, 41'i çocuk çok sayıda kişi hayatını kaybetmiştir. Cenazelerin teslim edilmemesi, cenazelerin uğradıkları tahribat ve etkili ve şeffaf soruşturma yürütülmemesinden dolayı teşhisinin mümkün olmaması gibi nedenlerle hayatını kaybeden kişi sayısı net olmamakla birlikte, 259 olduğu düşünülmektedir. Bunlardan yalnızca 249'unun kimliği tespit edilebilmiş, 55 kişi ise kimsesizler mezarlığına defnedilmiştir. Bu kimsesizler mezarlığında hala kimliği tespit edilemeyen 33 kişi bulunmaktadır. Yaşananların kamuoyuyla paylaşılması ve Meclis gündemine taşınmasında özel bir yeri olan Faysal Sarıyıldız, bu nedenle hedef haline getirilmiştir.

Sarıyıldız’ın yalnızca siyasiler tarafından veya basın yoluyla değil, fiziken de hedef alındığını belirten İrmez, şunları kaydetti:

"Yasağın devam ettiği Cizre'de Mehmet Kaplan'ın mahsur kalan cenazesini almak için HDP Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın çeşitli girişimleri olmuştur, bu girişimlerin sonuçsuz kalması ve AİHM'in yaşam hakkının korunmasına ilişkin tedbir kararlarının ısrarla uygulanmaması üzerine Sarıyıldız, halkla beraber cenazeleri ve yaralıları almak için mahalleye doğru yola çıkmıştır. Bu esnada üzerlerine zırhlı araçtan açılan ateş ile video'da da göründüğü şekilde taranmış[1], yanında bulunan İMC TV muhabiri Refik Tekin ile birlikte 9 kişi yaralanmış, 2 kişi de (Hamit POÇAL, Selman ERDOĞAN) hayatını kaybetmiştir. "

SEÇME HAKKI YOK SAYILDI

Milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin işlemlerin AİHS’de düzenlenen seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini belirten İrmez, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce milletvekili Mustafa Balbay hakkında "seçilmiş milletvekillerinin yasama faaliyetlerini yerine getirmelerini engelleyecek ölçüsüz müdahalelerin halk iradesiyle oluşan siyasal temsil yetkisini ortadan kaldıracağını ve bunun kabul edilemeyeceğine" yönelik kararını anımsattı.

Anayasa Mahkemesi’nin eski içtihatları ve Anayasa uyarınca, milletvekilliği düşürülmesi işleminin iptal edilmesi istenildi.

aym