Barış Akademisyenleri Danıştay önünden seslendi: 'Akademisyenlere eziyetin yükü ikinci ihraçla ağırlaştırıldı'

Barış Akademisyenleri Danıştay önünden seslendi: 'Akademisyenlere eziyetin yükü ikinci ihraçla ağırlaştırıldı'
Barış akademisyenleri Danıştay önünden seslendi: 'Hukuksuz biçimde ihraç edilen herkes gibi barış akademisyenlerine de yıllar içerisinde yaşatılan eziyetin yükü, ikinci kez ihraç uygulamasıyla ağırlaştırılmıştır.'

Seda TAŞKIN


ANKARA - 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildiriyi imzalayan ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile üniversitedeki görevlerinden ihraç edilen Barış Akademisyenleri bugün Danıştay önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) düzenlediği basın açıklamasını Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak okudu. Irmak yaptığı açıklamada, Danıştay Başkanlığı ile görüşme talep ettiklerini ancak reddedildiğini aktardı. Irmak, “Görüşme ihtiyacımızın esas nedeni durumları birbirlerine çok benzeyen üyelerimiz hakkında verilen farklı kararlardır. Bu fark Komisyonun çelişkili kararlarında da mevcut olup, halen mahkemeler eliyle de sürdürülmektedir” açıklamasında bulundu.

2016 yılında ilan edilen OHAL sonrası çıkarılan KHK ile kamudan 150 bine yakın kamu emekçisinin ihraç edildiğini belirten Irmak, söz konusu KHK’ler ile Yüksek Öğretim Kuruluna (YÖK) bağlı üniversitelerde görev yapan akademisyenler ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlarda görev yapan 1602 yönetici ve üyelerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldığını söyledi. KHK’lerin yayımlanmasının hemen ardından dava açma süresi içerisinde KHK biçimindeki düzenleyici işlemin iptali istemi ile Danıştay nezdinde davaların açıldığını aktaran Irmak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘1014 ÜYEMİZİN İSE BAŞVURUSUNUN REDDİNE KARAR VERMİŞTİR’

“Danıştay 5 Daire, yetkili ve görevli mahkemenin davacıların son görev yaptığı yer mahkemesi olduğu gerekçesi ile dosyaları yetkili Mahkemelerine göndermiştir. İdare Mahkemeleri ise dosyaları incelemeksizin ret kararları vermiştir. Kararlar sonrası istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf aşamasındayken 685 sayılı KHK ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Görev süresi defalarca uzatılan Komisyon, 568 üyemizin başvurusunun kabulüne ve göreve iadesine, 1014 üyemizin ise başvurusunun reddine karar vermiştir. Başvuru ret işleminin iptali ile mali ve özlük haklarının iadesi istemi ile Özel Yetkili Ankara İdare Mahkemelerine davalar açılmıştır. İlk Derece Mahkemeleri 149 davada işlemin iptaline karar vermiştir.”

Özel Yetkili Ankara İdare Mahkemelerinde derdest 211 dosya, İstinaf Mahkemelerinde 338, Danıştay 5. Dairede 53 dosyanın mevcut olduğunu belirten Irmak, Danıştay 5. Daire’nin 7 üyeleri hakkında verilen davanın reddi kararını onadığını, sendikalarının bu üyeleri adına Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduklarının altını çizdi. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı görev yapan üyelerinin tamamına yakınının, sendikalarının 25.12.2015 tarihli kararına istinaden 29 Aralık 2015 tarihinde 1 günlük iş bırakma ve aynı gün yapılacak basın açıklamasına katılanlardan oluştuğunun görüldüğünü belirtti.

Halen devam eden işe iade davalarında hukuk garabeti sayılacak sonuçlarla karşılaştıklarını belirten Irmak, “Örneğin aynı gerekçe ile işinden edilen evli iki üyemizin biri suçsuz bulunarak işine iade edilirken diğerine ret kararı verilebilmiştir. Yargı eliyle işkenceye dönüştürülen bu sürecin bir an önce adil biçimde sonuçlandırılmasını tamamı sendikal eylem ve etkinlikler gerekçesi ile işlerinden edilen üyelerimizin derhal işlerine iade edilmesini mahkemelerin siyasi değil hukuki kararlar vererek üyelerimizin tüm haklarını iade etmelerini istiyoruz. Adalet bir yerlerden kulağa fısıldanan siyasi kararlarla değil hukuka bağlı kalarak tesis edilebilir” dedi.

‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN KARARLARI TANINMADI’

“Bu Suça Ortak Olmayacağız!” bildirisine imza attıkları için yıllardır türlü hukuksuzluklara ve eziyete maruz kalan barış akademisyenlerinin görevlerine iade sürecinin, mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımaması nedeniyle yılan hikâyesine döndüğünü belirten Irmak, özellikle Anayasa Mahkemesi kararlarının hukuka aykırı biçimde mahkemeler tarafından tanınmamasının ve siyasi iktidarın bu hukuksuzluğu destekleyen tavrının, barış akademisyenlerinin görevlerine iade sürecini doğrudan etkilediğini belirtti. Irmak, şöyle devam etti:

Belirtmek isteriz ki akademisyenlerin çoğu, haklarında mahkemelerden olumsuz karar çıktığı için ya da henüz mahkeme kararı verilmediği için hala ihraç durumundadır. Ayrıca görevlerine iade edilen akademisyenler hakkında da göreve başladıkları üniversitelerin mahkemeye yaptıkları itirazlar nedeniyle istinaf mahkemesinden yürütmenin durdurulması kararları çıkmış ve akademisyenlerin ikinci kez görevlerinden ihraç edilmelerine neden olunmuştur. Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi olağan işleyişin tersine, görevlerine iade edilen akademisyenlerin dosyalarını hızla görüşmektedir. Verdiği yürütmeyi durdurma kararlarında ise “kopyala yapıştır” gerekçelerle, Anayasa Mahkemesi’nin bildiriyi imzalama eylemini “düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiren kararının altını boşaltmak istemektedir.”

‘MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Akademisyenler bir kez daha mahkemelere yıllardır anlatmak zorunda kaldıkları en temel hukuk ilkelerini bir kez daha açıklamak zorunda bırakıldığını belirten Irmak, “Daha vahimi, haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen herkes gibi barış akademisyenlerine de yıllar içerisinde yaşatılan eziyetin yükü, ikinci kez ihraç uygulamasıyla ağırlaştırılmıştır. Eğitim Sen olarak hiçbir üyemizi bu haksız ve hukuksuz uygulamalar karşısında yalnız bırakmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bizlere yaşatılan bu hukuk garabetini, uluslararası platformlarda ısrarla anlatmaya devam edeceğiz. Haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm üyelerimiz görevlerine iade edilene kadar tüm gücümüzle mücadele edeceğiz” dedi.

Öne Çıkanlar