'Bu yürüyüş sosyal demokrat bir manifesto'
Kılıçdaroğlu'nun yol arkadaşlarından biriydi Sosyalist Enternasyonel Genel Sekreteri Luis Ayala. Yürüyüşten çok etkilendiğini söylüyor. 'Herkesin adalette uzlaştığı güçlü bir eylem' diyor.
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK- Adalet Yürüyüşü'nün 14'üncü gününe birçok kişi ve partili gece yaşanan gübre olayının değerlendirmesini yaparak başlıyor. Sabah konuşmasını yapıyor Kılıçdaroğlu, "Her türlü provokasyona hazırız" diyor ve her zamanki gibi pozitif mesajlar veriyor. O önde, yüzlerce kişi arkasında başlıyor yürüyüş. Bu etap yerleşim yerlerine yakın geçtiği ve yoğun AKP kitlesine sahip olduğu için endişe yaratıyordu. Ancak beklenen olmadı. Birkaç tepki dışında yürüyüş güzergahına gelen yurttaşlar ellerinde pankartlar ve güllerle karşılıyor korteji. Başörtülü gençler ve kadınların yoğun desteği ve sevgisiyle karşılaşıyor Kılıçdaroğlu.
Bugün yürüyüş korteji oldukça renkliydi... Sosyalist Enternasyonel Genel Sekreteri Luis Ayala, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uygar, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, sanatçı Rutkay Aziz ve daha pek çok insan...
Önce Alper Taş’la konuşuyorum. "Özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe, barışa, adalete ve Türkiye’nin geleceğine yürüyoruz" diyor Taş ve devam ediyor: Çok önemli bir yürüyüş, bu Cumhuriyet Halk Partisi tarihi açısından da toplumsal muhalefet tarihi açısından da önemli tarihi bir yürüyüş.
"9 TEMMUZ’DA İSTANBUL’DA BİTİRME EĞİLİMİ VAR"
Adaletin en yakıcı talep haline geldiğinin altını çizen Taş, "Herkes bu yürüyüşün etrafında birleşmeli. Toplumun bütün renklerinin burada olması gerekli" diyor. 'Kılıçdaroğlu'yla bir araya geldiniz, nasıl dayanıyor yürüyüşe?' diye soruyorum. "Yürüyüşün başında da vardım. Bugün geldim ve daha sağlıklı gördüm Kemal Bey’i. Belli ki yürüyüşün ve dağların oksijenin yarattığı etki, mücadele gücüyle birleşince ona yeni bir enerji katmış" diyor.
"YÜRÜYÜŞ İSTANBUL’DA FİZİKEN BİTER"
Taş, "İstanbul’da bitecek mi bu eylem sizce?" soruma ise şu yanıtı veriyor: 9 Temmuz’da İstanbul’da bitirme eğilimi var. Ancak bu yürüyüş İstanbul’da sadece fiziken biter. Yoksa adalet arayışı bitmez, sürer. Çünkü belli ki hükümet bu adaletsizlikleri çok meşrulaştırmış, kendine hak görüyor. Devam ettirme eğiliminde olduğu müddetçe bu adalet yürüyüşü bitmez.
"DEMOKRASİ BARAJI ÖRMEK İÇİN BURADAYIZ"
Kılıçdaroğlu'nun bugünkü yol arkadaşlarından biri de Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal. "Öncelikle önemli bir insiyatif aldı Kılıçdaroğlu" diye başlıyor sözlerine Uysal: Sadece son dönemde yaşanan adalet ve demokrasi endişesi değil, Türkiye’de 15 yıldır yaşanan bir fiili rejim var. Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini bir partinin, bir zümrenin devleti haline getirmektir. Bu süreç her geçen gün biraz daha ilerliyor. Buna karşı bir demokrasi barajı örmek için burada herkesle birlikte, sivil siyasi meşruiyet içinde olmak gerekir.
Türkiye demokrasi tarihinin pek çok şekil değiştirdiğini ancak adaletin temel bolgu olduğunu savunan Uysal, sözlerini şöyle sürdürüyor: Önümüzdeki süreçte de adalet olgusu, siyasal aidiyetleri aşan bir konudur. Kutadgu Bilig’in güzel bir sözü var. "Adalet göğün direğidir adalet çöktü mü gök çöker" diye. Bugün yüksek yargının başı başta olmak üzere yargıya güvenin çöktüğü yerdeyiz. Türkiye keyfilik ve popülizm kıskacı içerisinde. Demokratik tavır alanlarının gelişmesi için bu yürüyüş fırsat. Birilerinin müsaade ettiği kadar adalet ve demokrasiye rıza göstermeyeceğimizi belirtmiş durumdayız. Geçmişten bu yana taşıdığımız temel değerler değişmedi, Demokrat Parti olarak bu tavır çok önemliydi.
'ARTIK KUTUPLARDA DURMA ZAMANI DEĞİL"
'Bu sürdürülebilir bir birliktelik mi?' diye soruyorum Uysal'a... "Sert kutuplaşmalar yerine bir araya getirici alternatifler geliştirmek zorundayız hep birlikte. Yeni seçim sisteminin getirdiği şartlar dahilinde o alternatifi örmek için biz elimizden gelen herşeyi ortaya koyacağız. Adaleti milli güvenliğin şemsiyesi haline getirmek zorundayız. Herkesin eşit olduğu bir Türkiye'yi arıyoruz. Bu manada da bu yürüyüşe çok farklı bir renk katmakta.Türkiye'nin siyasal iklimini yeterince zehirlediğimiz fikrindeyim. Artık kutuplarda durma zamanı değil.
"BURADA SOSYAL DEMOKRAT BİR MANİFESTO VAR"
Yürüyüşün bir diğer önemli konuğu Sosyalist Enternasyonel Genel Sekreteri Luis Ayala... İlk sorum, yürüyüş hakkında ne düşündüğü... Çok etkilendiğini söylüyor Ayala ve başlıyor izlenimlerini paylaşmaya: Son derece sosyal demokrat bir manifesto var, oldukça barışçıl. CHP ve dünya çapındaki tüm sosyal demokratlar olarak bizler barış içinde hareket ederiz, kendi argümanlarımızı ve örneklerimizi kullanırız. Bu çok iyi bir örnek ve oldukça güçlü bir argümanı var, çünkü bugün Türkiye'de bizler bile dışarıdan fark ediyoruz ki çok fazla çok fazla insan adaletsizlikten şikayetçi. Olağanüstü Hal uygulaması bir yılı doldurmak üzere. Binlerce insan işini kaybetti, bir o kadarı tutuklandı. Parlamento üyeleri bile cezaevinde. Bu insanların büyük bölümü kesinlikle masum.
Ayala, Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin ve eyleme katılan herkesin Türkiye'deki yurttaşların büyük kısmının duygularını yakaladığını düşünüyor. Eyleme, diğer ülkelerdeki sosyal demokratların da sempatiyle baktığının altını çiziyor Ayala. Kılıçdaroğlu'nun bu kararlı çalışması güçlü bir mesajdır, başka bir Türkiye mesajı. Özgürlüğün, hakların herkes için adaletin olduğu bir Türkiye. Ve bunun çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.