Cumartesi Anneleri 982’inci haftada... Akşener'e 'mertçe cinayet' tepkisi: Siz oğlumu kalleşçe yok ettiniz
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri/İnsanları ve insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapmak ve karanfillerini bırakmak için buluştu.
Açıklama öncesi konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 18 Ocak’ta, “Geçmişte siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi” sözlerini değerlendirdi. Yoleri, “karanlık cinayetlerin bir itirafıdır” ifadelerini kullandı.
İnsan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri/İnsanları 1997 yılında Hakkari Yüksekova’da gözaltına alınarak kaybedilen Abdullah Canan’ın akıbetini sordu. Canan’ın üç kuşak yakınlarının katıldığı açıklamada adalet isteği yinelendi. Açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin yaparken “Abdullah Canan için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” sözleri ile başladı. Yoleri, Meral Akşener’in 90’lı yıllarda işlenen cinayetleri kastederek “mertçeydi” ifadelerini kullandığını hatırlatarak şunları söyledi:
YOLERİ, CANAN’IN KAYBEDİLME ÖYKÜSÜNÜ PAYLAŞTI
Akşener’in toplumda tepki uyandıran sözlerini bir suç itirafı olarak değerlendiren Yoleri, “Failleri bilinen ve cezasız bırakılan Abdullah Canan için adalet istiyoruz” dedi. Gülseren Yoleri, Canan’ın kaybedilme öyküsünü şöyle paylaştı:
“43 yaşındaki Abdullah Canan, Yüksekova’da yaşayan bir iş insanıydı. 17 Ocak 1996 sabahı Hakkâri’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı.
'İŞKENCE GÖRMÜŞ BEDENİ KÖYLÜLERCE BULUNDU'
Tanık beyanlarına göre Yüksekova - Van karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı. Askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldü. Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak, Canan’ın bulunmasını istedi. Ancak Canan’ın gözaltına alındığı inkâr edildi. 21 Şubat 1996 tarihinde Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu.
'AİLE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU'
Canan Ailesi, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Abdullah Canan’ın öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul aleyhine suç duyurusunda bulundu.
'ASKERLERE CİNAYETLE YARGILANDI'
Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç, savcıya verdiği ifadede; Abdullah Canan'ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak, gözaltına alındığı inkâr edilen Abdullah Canan’ı o dönem tabur karargâhındaki revirde gördüğünü söyledi.
Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldı. Bu kişiler, Abdullah Canan’ı tasarlayarak öldürmekle suçlandı.
SANIKLAR HAKKINDA BERAAT KARARI VERİLDİ
Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadı. 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı.
'CANAN AİLESİ AİHM’E BAŞVURDU'
Bunun üzerine Canan Ailesi, 1 Aralık 1997 tarihinde AİHM’e başvurdu. AİHM, "Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan'ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır." tespitinde bulundu. Türkiye'nin iç hukuktaki yaklaşımını şaşkınlık verici olarak değerlendirip oy birliği ile mahkûmiyet kararı verdi.
‘FAİLLERİN İSİMLERİ YARGITAY VE AİHM KARARLARINDA YER ALIYOR’
Gözaltında kaybedilişinin 28. yılında bir kez daha hatırlatıyoruz: Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu’nda, Yargıtay Başsavcısı’nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan’ı gözaltına alanlar, işkence ile katleden ve kaybedenlerin isimleri yazılıdır.
CUMARTESİ ANNELERİ, YETKİLİLERİ GÖREVE ÇAĞIRDI
Devlet, Abdullah Canan’ın gözaltında kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlenmeli, fail ve sorumlular üzerindeki koruma kalkanı kaldırılarak yeniden yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmalıdır.”
CANAN: YÜKSEKOVA ÇETESİNİ LANETLİYORUZ
Abdullah Canan’ın oğlu Vahap Canan açıklamanın ardından söz aldı. Canan da Akşener’in sözlerine yanıt vererek şunları söyledi:
“90’lı yıllarda babasını yitiren biri olarak söylüyorum, ‘Mertçe dediğiniz cinayetler namertçeydi’ geleceğimize koyulan bir ipotekti. Bir diğer konu ise babamın köyümüzün yakılmasına ilişkin açtığı dava. Devletin tazminat ödediği ve Yüksekova Çetesi içinde yer alan Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul olduğunu görebiliyoruz. Yüksekova çetesini aklamaya çalışanları da lanetliyoruz.”
YILDIZ: MERTÇE GETİRDİM KALLEŞÇE YOK ETTİNİZ
Vahap Canan’ın ardından söz alan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız söz aldı. Hanife Yıldız 90’lı yıllarda bir polis memurunun kendini arayarak 'Oğlunu bize getir yoksa bir yerde ölecek. Nerde olduğunu bil. Suçsuzsa zaten aklanır çıkar' dediğini önceki yıllarda anlatmış ve bu sözler doğrultusunda oğluna “teslim ol” dediğini oğlunun da teslim olduğunu ifade etmişti. Hanife Yıldız, Meral Akşener’in sözlerine 28 yıldır oğlunun akıbetini sorduğu Galatasaray Meydanı’ndan yanıt verdi. Yıldız, şunları söyledi:
“Bir anne olarak size mertçe getirdim, siz oğlumu kalleşçe yok ettiniz. Meral hanım sen kim oluyorsun? Mertlik kim siz kimsiniz? Bırak Kürt düşmanlığını, Alevi düşmanlığını, halk düşmanlığını. Lanet olsun sizin siyasetinize.”
DEM Parti liderlerinden Akşener'e tepki: Failler suçlarını bir bir itiraf ediyor
Buldan’dan Akşener’e 'mertçe cinayet' tepkisi: Namertçe
Akşener'in sözlerine tepki yağdı: ''Mertçe siyasi cinayet' ne demek?'
Akşener: Geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi