Dağın zirvesindeki Hamurpet Gölü, etrafında yaşayanları beslemeyi sürdürüyor
Varto’nun yüksek rakımlı yaylarında bulunan Hamurpet Gölü, kuşaklar boyu bölgedeki insanların temel geçim kaynağı. Yıllardır gölge balıkçılık yapan Fırat Subaşı ve Ferhat Başaran, gölde yaşamayı tercih ediyor.
Refik TEKİN
MUŞ - Dağları, yeşil ovası, eşsiz coğrafyası ile yaz ve kış aylarında doğaseverlerin uğrak yerlerin başında gelen Muş, Koçerlerin yaz aylarında yaylarını kullandığı kentlerden biri. Hayvancılık ve tarım alanında oldukça verimli topraklara sahip olan Muş, aynı zamanda tatlı su balıkçılığı yapılan bir kent.
Murat nehrinin geçtiği, sayısız akarsu yatağının bulunduğu kentte bulunan göller balıkçığa oldukça uygun. Bu göllerden biri Hamurpet Gölü.
Göl, Muş’un Varto ilçesi sınırları içinde bulunuyor. Varto ilçesine 41 kilometre uzaklıkta, 2 bin 149 rakımlık yükseklikte bulunan Hamurpet Gölü, balıkçılık alanında bölgede yaşayanlar için temel geçim kaynağı. Gölde balık tutan balıkçılar doğaya ve balığa olan tutkularından kaynaklı günlerce 2 bin 149 rakımlık yükseklikte kalıyor.
Yüksek zirvelerde bulunana gölün kenarına günlerce kalacak şekilde hazırlığını yapan balıkçılar, göl kenarında kurdukları konteyner üstüne koydukları güneş paneli ile enerji elde ediyor. Aydınlatmaları bu sistemle sağlıyor.
Günlerce Hamurpet Gölünde kalan balıkçılardan biri Ferhat Subaşı. 25 yıldır balıkçılık yaptığını anlatan Subaşı, daha önce amatörce bu işi yaptığını, son 15 yıldır profesyonel olarak balıkçılık yaptığını söyledi.
Balıkçılığın kendisi için bir tutku olduğunu ifade eden Subaşı, şunları söyledi: “Bu işin zorlukları var ama bizim için bir tutkudur. Bu memlekete balık olmasaydı evimi yükler giderim. Çünkü balık ayrı bir zevk ve keyif aldığım bir iş. Diğer taraftan da bize ekmek oldu.”
“ŞEHİRDE NEFES ALAMIYORUM”
Subaşı’yı Hamurpet Gölüne sevk eden, orada kalmasını sağlayan sadece geçim derdi değil. Issız yerde kalma isteğinin bir başka nedeni giderek kalabalık şehir yaşamı. “Şehir yaşamı bitmiş durumda” sözleri ile kentte yaşamak istemediğini söyleyen Subaşı, “Ben Muş’a gittiğimde orada ölüp buraya dönemeyeceğim düşüncesine kapılıyorum. Nefes alamıyorum” sözleri ile gölün nefes aldığı bir yer olduğunu söyledi.
“BALIĞA ÇIKTIĞIMDA KENDİME GELİYORUM”
Hamurpet Gölünde balıkçılık yapan bir başka isim Ferhat Başaran. “Balığa çıktığımda kendime geliyorum” diyen Başaran, ancak bu şekilde yaşadığını hissettiğini söyledi. Bu tutkularının özel hayatını da etkilediğini vurgulayan Başaran, “Öyle zamanlar oldu ki eşimiz bile bizden şikâyet ediyordu. ‘Gidiyorsun, iki üç gün dağ başında kalıp gelmiyorsun. Benimi daha çok seviyorsun yoksa balığı mı’ diye sordu. Bende senide seviyorum balığı da seviyorum. İkinizden de olmamam diyorum” dedi.
AĞLAR BİR GÜN SONRA ÇEKİLİYOR
Balıkçılar günlerinin çoğunu Hamurpet Gölünde geçiyor. Kendileri için hem temel geçim kaynağı, hem de nefes alabilecekleri bir mekan burası. Göl balık açısından oldukça verimli. Her sabah göle ağ serip bir sonraki gün ağlardan balıkları toplayıp ağı bir sonraki gün için seriyorlar. Her serdikleri ağdan 100-200 kilo balık yakalıyorlar.
GÖLÜN İSMİ HİTİTLER DÖNEMİNDEN Mİ KALDI?
Yaz ve kış aylarında balıkçılık yapılan Hamurpet Gölü’nün tarihi oldukça eski. Hamurpet Gölü ismini Hititler’den aldığı düşünülüyor. Bazı kaynaklara göre “Hamurpet” ismi Hititler döneminden kalan Fırtına Tanrısı Tapınağındaki, “kutsal anne, hamri suyu, iki yılan, hamur ve iki çocuk” anlamındaki “Hamri Bitu” yazılımının “Hamurpet” ismine dönüştüğü tahmin ediliyor.
GÖL SU KAYNAKLARI VE KAR SUYUNDAN BESLENİYOR
Hamurpet Gölü, Muş kent merkezine 90 kilometre uzaklıkta Varto ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Akdoğan Dağları’nın batısında Büyük Hamurpet ve Küçük Hamurpet gölü adıyla birbirine çok yakın iki göl bulunur. Büyük Hamurpet, deniz seviyesinden 2 bin 149 m yüksekte, 21 metre derinliğinde. Bin 88 metrekare alana sahip olan göl kaynak suları ve eriyen kar suları ile besleniyor.
DÖRT TÜR BALIK VAR
Göl çeşitli balık ve su canlısı için yaşam alanı. Gölde, Aynalı Sazan, Caner Balığı, Kaya Balığı ve Çepiç Balığı bulunuyor. Kışın tamamen donan göl üzerinde, 30-50 cm aralığında bir buz tabakası oluşuyor. Ayrıca göl bölgesinde, yabani kaz, ördek ve turna kuşları yanı sıra yırtıcı bir hayvan olan kunduz da bulunuyor.
HAMURPET GÖLÜNÜN MİTOLOJİK EFSANESİ
Bölge halkı için temel geçim kaynağı olan Hamurpet Gölü’nün mitolojik hikayesi de var. Bu hikaye kuşaklar boyu anlatılarak günümüze kadar ulaşabilmiş durumda. Bölge halkının anlatımına göre, bir kadın iki buğday başağı ile iki çocuğa hamile kalıyor. Kadın, köylüler tarafından dışlanıyor ve köy dışında yaşıyor. Sürekli beddua ediyor. Bir gün yerden bir ejderha çıkıyor. Ejderhanın çıktığı yerden sular fışkırıyor ve tüm köy sular altında kalıyor. Göldeki Turna adası, iki çocuğa beşik oluyor ve her baharda su yüzeyine çıkıyor.
GÖL VE İNSAN İLİŞKİSİ
Gölle ilgili anlatımlar bununla sınırlı değil. Göldeki değişimler insan ilişkileri, insanların bir biri ile ilişkilendiriliyor. Havanın sert olduğu dönemlerde, kasırgalı ve rüzgarlı havalarda gölde dev bir yılanın belirdiği söyleniyor. Bundan dolayı rüzgarlı havalarda göle açılmaması telkinler yapılıyor. Ayrıca suların çekilmesi, köyler arasındaki küskünlüğün işareti olarak yorumlanıyor. Bölgede insanların beslendiği, geçimini sağladığı bu göl ile insan arasındaki ilişki olduğu gibi korunduğu her anlatımda dile getiriliyor
Hamurpet Gölü'nde balıkçılık yapanların doğayla iç içe yaşamanın kendilerine neden iyi geldiğini ve balıkçılığın nasıl tutkuya dönüştüğünü anlattıkları videoyu buradan izleyebilirsiniz.