Deprem bölgesindeki tehlike: Hayalet binalar

6 Şubat depreminden etkilenen illerdeki hasarlı binaların henüz yüzde 15-20'sinin yıkımı tamamlandı. Esnaf hasarlı yapılarda hizmet veriyor. Yıkılmayı bekleyen binalardan sallanan beton parçaları ve kırık camlar can güvenliği riski oluşturuyor.

Sinan SAYGILI


Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her ne kadar seçimden önce, 6 Şubat Maraş merkezli depremden etkilenen 11 ilde evsiz kalanların önemli bir bölümünün 1 yıl içinde konutlarına kavuşacağını söylese de, sahadaki durum tersini gösteriyor. Depremin üzerinden yaklaşık 9 ay geçmesine rağmen, çöken ya da çökmek üzere olan binaların haricinde orta ve ağır hasarlı binaların henüz sadece yüzde 15-20'sinin yıkım işlemi tamamlanmış durumda. Hem deprem kentlerinde yaşayanlar hem de müteahhitler, bir yılın sonunda bırakın kayda değer ölçüde bina inşa etmeyi, bu hızla hasarlı binaların yıkımının dahi iki yılı bulacağını söylüyor.

YIKIMLAR İŞYERLERİNDE SÜRDÜRÜLÜYOR

Depremden etkilenen yerlerde yıkımlar şu ana kadar neredeyse sadece ticaretin kalbi konumundaki kent merkezlerinde yürütülüyor. Yıkılmaya başlayan yerler de işyerlerinin bulunduğu yapılardan ibaret. Bu yıkımların yaygınlığı, hızı ve yıkım için kullanılan iş makinelerinin sayısı da hayli yetersiz.

KALDIRIMDA YÜRÜRKEN KAFANIZA CAM YA DA BETON PARÇASI DÜŞEBİLİR

Mahallelerdeki yıkılması gereken hasarlı binalara ise neredeyse henüz dokunulmamış durumda. Hasarlı olduğu için tamamen boş olan bu yapılara halk arasında 'hayalet bina' deniliyor. Özellikle kent merkezinde kaldırımın hemen kenarında olan bu yapıların kırık camları ve hasarlı durumu can güvenliği riski oluşturuyor. Zorunlu olarak bu yapıların önünden geçenlerin üzerine her an cam parçaları ya da beton parçası düşmesi tehlikesi bulunuyor.

ESNAF BOŞALTILMIŞ HASARLI BİNALARDA HİZMET VERİYOR

Depremden etkilenen illerdeki bir büyük tehlike de, esnafın büyük bölümünün hasarlı binaların giriş katındaki işyerlerinde hizmet vermeye devam etmesi.

Bu binaların işyeri haricindeki üst katları tamamen boşaltılmış durumda. Ancak giriş katlarındaki işyerleri (market, beyaz eşyacı, mobilyacı, fırın, manava, pastane, kasap vs. gibi) depremden sonraki iki, üç ay içinde yeniden açılmış. Olası orta büyüklükteki bir depremde hem işyeri çalışanları hem de müşterileri büyük tehlike bekliyor. Nihayetinde uzmanlar da, büyüklüğü 6,5'i bulabilecek artçı depremlerin 1,5 yıl daha devam edeceğini belirtiyor. 5 ve üzerinde bir deprem, bu binaların yıkılmasına ve can kayıplarına yol açabilir.

DİNAMİTLİ YIKIM İKİ SEBEPLE PEK MÜMKÜN DEĞİL

Yıkım işlemelerinin yavaşlığı, depremzedelerin yeniden evlerine kavuşma umutlarının günden güne daha da azalmasına neden oluyor. Zaman zaman dile getirilen, "Yıkımlar dinamitle olacak, o zaman işler hızlanacak" söylemi ise özellikle iki sebeple pek mümkün değil.

İlk olarak dinamitli yıkım, pahalı bir işlem. Dinamitle yıkılan az sayıdaki yapı ise oldukça yüksek bina ve işyerlerinden ibaret.

İkinci olarak dinamitli yıkım, teknik bir iş. Dolayısıyla da bu işi yapabilecek az sayıda şirket ve ekip var. Bu nedenle de yaygın dinamitli yıkım mümkün değil.

AKCİĞER HASTALIKLARI VE KANSER PATLAMASI KAPIDA

Yıkımlar yapılırken, geniş bir alanda toz etkili oluyor. Yıkımların uzaması, depremzedelerin uzun bir zaman toz ve asbest solumaya mahkum edilmesi demek. Tabip Odası başta olmak üzere uzmanlar da, yoğun toz ve asbest maruziyeti nedeniyle önümüzdeki yıllarda akciğer hastalıkları ve kanser patlaması olacağı uyarısında bulunuyor.

ÇADIR VE KONTEYNERLERDE ZORLU YAŞAM

Öte yandan onbinlerce depremzede, çadır ve konteynerde ikinci kışı geçirmeye hazırlanıyor.

Yazın konteyner ve çadırlarda özellikle gündüzleri oluşan aşırı sıcak ve bunaltıcı hava nedeniyle zamanın büyük bölümü dışarıda geçirildi. Çocuklu aileler için dar bir alanda yaşamaya çalışmak başlı başına sıkıntılıyken, konteynerlerdeki tuvalet ve lavabolardan sürekli koku gelmesi de zorlayıcı bir durum oldu.

Kar yağışı ve yağmurlu havalarda konteynerlerin tavanlarından su damlıyor. Depremzedeler su sızıntısına karşı ellerinden gelen ise konteynerleri üzerini naylonla örtmekten ibaret.

YÜZLERDE UMUTSUZLUK, GÖZLERDE ÇARESİZLİK

Yaklaşmakta olan kış aylarında ise koşullar çok daha zorlu olacak. Konteynerler ve çadırları ısıtmak da, havalandırmak da ayrı dert...

Yeniden bir eve kavuşmak için bekleme süresi uzadıkça yüzlerdeki umutsuzluk da gözlerdeki çaresizlik de günden güne ağırlaşıyor.

Öne Çıkanlar