Diyarbakır Barosu: Çocuklar, Çocuk Şube yerine TEM şubede tutuluyor
Diyarbakır Barosu, katledilişinin 203’üncü haftasında Tahir Elçi’nin faillerini sordu. Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsünün bu hafta konusu çocukların yaşadığı hak ihlalleriydi.
Remzi BUDANCİR
ARTI GERÇEK-Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi’nin faillerinin yargılanması için her hafta Diyarbakır Adliyesi önünde kurduğu "Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü" etkinliğinin 203’üncüsünü gerçekleştirdi. Diyarbakır Barosu’na bağlı avukatlar ve insan hakları savunucularının katıldığı etkinlikte bu haftaki basın açıklamasını Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Muhammed Emin Çoban yaptı.
"SORUŞTURMA SAVCISI ÇABA GÖSTERMİYOR"
Avukat Muhammed Emin Çoban, açıklamasında ilk önce Tahir Elçi soruşturmasına değindi. Elçi’nin katledilmesinin 4’üncü yılına girdiklerini hatırlatan Çoban, "Soruşturma savcılığının herhangi bir çabasının dahi bulunmadığını, baromuzun çabalarıyla hazırlanılan bilirkişi raporunda geçen kuvvetle muhtemel şüphelilerin isimlerinin dosyada bulunmasına rağmen şüpheli sıfatıyla hiç kimsenin ifadesinin bu zamana kadar alınmadığını bir kez daha buradan duyurmak isteriz. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın faillerin yargı önünde hesap vermeleri için ivedilikle işlem tesis etmesini talep ediyoruz. ‘Tahir Elçi’nin failleri bulunsun’, ‘Tahir için adalet’ etkinliğimizin 203. Haftasında bir kez daha şunu vurguluyoruz: Tahir Elçi’nin failleri bulunmadan ve gereği yapılmadan bu işin peşini bırakmayacağız" dedi.
"ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİN ÖNÜ AÇILABİLİR"
Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü’nün bu haftaki gündemi çocukların yaşadığı hak ihlalleriydi. Türkiye'nin 1995 yılında kabul ettiği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin üzerinden 25 yıla yakın bir sürenin geçtiğini hatırlatan Çoban, yeni yargı paketi ile ilgili çekincelerini sıraladı. Bu pakette yer alacağı belirtilen maddelerin çocukları daha çok mağdur edeceğini ifade eden Çoban, şunları söyledi: "Yargı Reformu kapsamında, İkinci yargı paketinin içerisinde daha önce gündeme gelen ‘çocuk ile cinsel istismar failinin arasındaki yaş farkının 10'un üzerinde olmaması ve evliliğin gerçekleşmesi halinde cezanın ertelenmesi’ hükmünün de yer alacağı öne sürülmektedir. Bu düzenlemenin çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirmelerin önünü açacağı, cinsel istismarı meşrulaştıracağı açıktır. Siyasi erklere buradan çağrımızdır. Bu yönlü bir düzenleme gün geçtikçe artan çocuğun cinsel istismarı suçunu meşrulaştırmaktan öteye gitmeyecektir. Mevcut yasal değişikliğin ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ düşünülerek yapılmasını önemle belirtmekteyiz
"YARGILAMADA ÇOCUKLAR YETİŞKİNLER GİBİ MUAMELE GÖRÜYOR"
Yine çocuklar yargılama faaliyetlerinin her aşamasında ağır hak ihlallerine maruz kalmakta, yetişkinler gibi muamele görmektedir. Özellikle TMK kapsamında soruşturmaları yürütülen bir kısım çocukların; Çocuk Şube yerine TEM şubede tutularak yine ifadeleri Çocuk Savcısı tarafından alınması gerekirken TMK ile görevli savcılar tarafından alınarak baskı altında tutulmak istenmektedirler.
"CEZAEVLERİNDE İHLALLER ARTIYOR"
Aynı şekilde cezaevlerinde bulunan çocukların eğitim hakkından tutun yaşam hakkının ihlaline kadar varan ihlaller ile karşılaşmaktadırlar. Bu ihlallerin yaşanmaması ve çocuğun gelişimi için uygun olmayan Çocuk Cezaevlerinin derhal kapatılarak alternatif tedbirler ve uygulamalara geçilmesi gerekmektedir.
"EN FAZLA ÇOCUKLAR ÇATIŞMALI SÜREÇTEN ETKİLENİYOR"
Çatışmalarda, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 38.maddesine göre devletin çocukların yaşama hakkını teminat altına alma, silahlı çatışmalardan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak üzere mümkün olan her türlü önlemi alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak bu yükümlülüklere rağmen ne yazık ki çatışmalı süreç, savaş ve mayın atıkları sebebiyle çocuklar hayatını kaybetmeye devam etmektedir.
"FAİLLER CEZASIZLIK ZIRHI İLE KORUNUYOR"
Yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara yönelik soruşturmalar etkin bir biçimde yürütülmemekte, deliller toplanmamakta, özellikle kamu görevlilerinin faili olduğu dosyalarda bu failler cezasızlık zırhı ile korunmaktadırlar. Dün (21 kasım) katledilişinin 15. yılı olan Uğur Kaymaz’ın yargılamasında olduğu gibi sanıklar beraat ettirilmiş ve AİHM tarafından yaşam ihlal edildiği kararı verilmesine rağmen sanıklar cezasızlık zırhı ile korunmuşlar ve korunmaya devam edilmektedir. Kürt meselesine yönelik şiddet politikaları ve artan çatışmalı süreçte yine en büyük zararı çocukların gördüğü apaçık ortadadır.
"ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI GÖZETİLMELİ"
Saydığımız tüm bu hak ihlalleri neticesinde; uluslararası sözleşmelere taraf olan ülkelerin, Türkiye’nin çocuk haklarını tanıması sadece kağıt üzerinde kaldığı, fiilen çaba harcanmadığı, sözleşmenin içselleştirilmediği görülmektedir. Çocukların yaşam haklarının ihlal edilmediği ve daha iyi bir yaşam sürdürmeleri için öncelikle başta siyasal iktidar olmak üzere tüm siyasilerin, partiler üstü bir anlayışla meseleye yaklaşmaları ve çocukların maruz kaldığı ihlallere Çocuğun Üstün Yararını gözeten kalıcı politikalar üretmeye çalışmalıdırlar."