'Dokuz ay boşa yatılmıştır'

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK- Çağlayan Adliyesi'nde bugün başlayan Cumhuriyet davasını takip eden HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu, savunmalarının ardından duruşmayı Artı Gerçek’e değerlendirdi.

Fatma YÖRÜR : İlk duruşma gününü geride bıraktık, nasıl bir adliye salonu nasıl bir atmosfer vardı içeride?

Filiz Kersetecioğlu: Arkadaşlarımız çok iyilerdi. Onlar savunmalarıyla bize moral verdiler. Akın Atalay yaklaşık 4 saat belki de daha fazla, iddiaları tek tek çürüttü. Ortada iddianame denen bir şey kalmadı. Bundan sonrası ya biat ya hukuk, onun kararını cuma günü göreceğiz.

Musa Kart kendi tarzında çok güzel savunma yaptı, 1980’den beri nasıl cemaat ‘fetö paralel ne denirse densin adına onla ilgili yaptığı çizimleri göstererek anlattı. Ortada bomboş bir iddianame var.

Fatma Yörür: Mahkeme süresinin bu kadar uzun sürmesini hakkına ne söylenebilir

Filiz Kersetecioğlu: 9 ay boyunca bu kadar değerli insanın, gazetecinin, avukatın içerde tutulması çok büyük çok ciddi bir haksızlık. Aslında istenen şu; hiçbir muhalif gazete, yayın olmasın Türkiye’de. Bugün tamamıyla bir hukuk davasının konusu edilebilecek şeyler dava edildi ceza davasının değil. Vakıf senedi, işten çıkarma gibi konular asla bu davanın konusu değil ama nereden, ne sorulacağı bilinemeyeceği için zaten, böyle şeylerle muhatap olmak zorunda kaldı dostlarımız. Ben hukukçu olarak baktığımda burada elle tutulur somut hiçbir şey olmadığını söyleyebilirim. 9 ay boşa yatılmıştır. Kesinlikle bu insanların acilen beraat etmesi, tahliye olması gerekir ama hukuk var olan bir ülkede bağımsız yargı olan bir ülkede bunu umarsınız, bunu umuyor musunuz derseniz şu anda tam da bunu umduğumu söyleyemeyeceğim. Sadece umutlu olmak isterim.

Fatma: Türkiye’nin yarıya yakına için bu insanlar hedef gösteriliyor, bu durum bugün burada da yaşandı. Ana akım medya, içerideki insanlar için ajan, vatan haini gibi sözler kullandı. Buradan oluşan bir nefret var, bu nasıl çözülebilir?

Filiz Kersetecioğlu: Türkiye artık böyle yönetiliyor. Türkiye; ülkenin yarısı terörist ilan edilerek, siyasetçisini, gazetecisini, öğrencisini, akademisyenini kadınını, işçisini terörist ilan ediyor. Hatta bakın grevleri yasaklamak için OHAL’i getirdik denilen bir iktidar ve AKP başkanı var ortada.

Bu algıyla, bu düşmanlaştırmayla yönetiliyor. Onlar da (basın) bu duruma hizmet ediyorlar. Kendilerine gazete diyen o kağıtlar, aslında onların içerisinde dahi buranın ne kadar boş ve kof bir yargılama olduğu çok net görünüyor.

Güneş balçıkla sıvanmaz derler, sıvanamaz. Burası balçıkla sıvanamayacak. Bu arkadaşlarımızın hepsinin başı diktir ve suçlamalara konu olacak hiçbir şey yapmamışlardır. Ben kişisel olarak buna tanığım, benim gibi binlerce milyonlarca kişi de tanıktır. Hem gazeteciliklerine hem avukatlıklarına hem çizerliklerine tanıktır.