EMEP: Filistinlilerin mücadele birikimini temsil eden güç Hamas değildir

EMEP: Filistinlilerin mücadele birikimini temsil eden güç Hamas değildir
EMEP, Filistin'de yaşanan çatışmalarla ilgili yazılı açıklama yayınladı. EMEP açıklamasında, "Geçmişten bu yana canları pahasına ülkeleri için mücadele eden Filistinlilerin mücadele birikimini temsil eden güç elbette Hamas değildir" ifadelerini kullandı

Artı Gerçek - Emek Partisi (EMEP), Hamas'ın İsrail'e karşı başlattığı saldırılara ve bölgede tırmanan şiddete dair açıklamasında Filistin ve İsrail halklarının eşit siyasal haklara sahip olması gerektiğini savunurak, "Filistin halkının intifadalardan gelen direnişi ve mücadelesi meşrudur. Fakat, geçmişten bu yana canları pahasına ülkeleri için mücadele eden Filistinlilerin mücadele birikimini temsil eden güç elbette Hamas değildir" ifadelerine yer verdi.

EMEP tarafından yapılan açıklama özetle şöyle:

“Hamas'ın 7 Ekim sabahı başlattığı İsrail'e yönelik Aksa Tufanı ‘operasyonu’ İsrail ve Filistin arasındaki gerilimi yeni bir aşamaya yükseltti. 1948'de Filistin halkını zorla yerinden edip bugün bu halkı kuşatılmış bir biçimde yaşamaya zorlayan Siyonist İsrail devleti bugünkü tablonun da sorumlusudur. Gazze halkı yıllardır açık bir hapishanede yaşamaya zorlanmıştır. Filistin halkına İsrail’in 2008-2023 arasında düzenlediği ve Filistin'in 300 bin kişiden fazla kayıp verdiği dört büyük harekât ve kesintisiz tacizler karşısında büyük ölçüde sessiz kalan emperyalizmin kalelerinden ve bölgedeki aparatlarından İsrail’e destekler ya da ‘itidal’ telkinleri yükseliyor.

Filistin sorunu tarihsel bağlamından koparılarak bugünkü saldırıları açıklamak mümkün değildir. Bu sorunu sözde çözmek üzere düzenlenen zirvelerde İsrail’in yarattığı fiili durumu veri kabul ederek Siyonist devletin çıkarlarını gözeterek kararlar alanlar da sorunu daha da karmaşıklaştırmış, Filistin'in elini kolunu bağlayarak İsrail'e yeşil ışık yakmaya devam etmişlerdir. İsrail’in süreklilik kazanmış Filistin ulusuna yönelik saldırganlığı ve zulmü koşullarında ‘önce kim saldırdı?’ sorusu anlamsız kalmıştır. İsrail halkı dahil, dünyanın birçok ülkesinde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı koyanlar, protesto edenler sadece halklar oldu. Kendi ülkelerinin meydanlarını doldurarak seslerini yükseltenler yoksul ve varlığı tanınmayan Filistin halkının yanında oldular.

Filistin halkının intifadalardan gelen direnişi ve mücadelesi meşrudur. Fakat, geçmişten bu yana canları pahasına ülkeleri için mücadele eden Filistinlilerin mücadele birikimini temsil eden güç elbette Hamas değildir. Filistin davasını satan, Filistin ulusunun hak eşitliği mücadelesini yozlaştıran, en az İsrail Siyonizmi kadar dini gericiliğin kalesi olan Hamas’ın sivil halka yönelik saldırıları da onaylanamaz. Hamas’ın saldırısı da dünyadaki gerilimlerin yavaş yavaş yükseldiği koşullarda ortaya çıktı. ABD emperyalizminin kullanışlı aparatı siyonist İsrail yönetiminin yıllardır izlediği politikalar NATO toplantılarının sonuç protokollerinde ilan edilen paylaşım savaşlarının derinleştiği bir düzlemden gerilime hizmet etmeye devam ediyor. Bölgenin fay hatları birikimi taşıyamaz hale geldi. ABD ve Avrupalı emperyalistler sadece Hamas’ı kınayarak açıkça İsrail ve saldırganlığını desteklemektedirler.

‘FİLİSTİN VE İSRAİL HALKLARININ EŞİT SİYASAL HAKLARA SAHİP OLMASI GEREKİR’

Bugün her İsrail operasyonunda canı yanan, zulüm altındaki Filistin halkı yalnızdır. Yurttaşlık haklarına sahip olamayan, devletleri tanınmayan, yaşam alanları her gün biraz daha daralan bir şeride sıkışan Filistinliler’in halkların demokratik vicdanından başka desteği yoktur. İsrail Siyonizmi’nin hak tanımazlığı karşısında tarafsızlık ya da ‘arabuluculuk’ tutumu alınamaz. Ulusal siyasal hak eşitliği ve devlet olma hakkı talep eden Filistinliler haklıdır; bu mücadele desteklenmeli ve Filistinlilerin hak eşitliğini tanımayan hiçbir ‘çözüm’ kabul edilmemelidir. Emek Partisi Siyonist İsrail’in tutumu karşısında Filistin halkının yanındadır. Filistin ve İsrail halklarının eşit siyasal haklara sahip olması gerektiğini savunur. İsrail’in işgal altında tuttuğu toprakların kaderi iki halk tarafından ortaklaşa belirlenmelidir. Sonu gelmeyen saldırıların durdurulmasının yolu budur.” (ANKA)

Öne Çıkanlar