'Eski havayı son bir ayda yakaladık'

Diyarbakır'ın ortak isteği olan yeniden normalleşmenin sağlanabilmesi için OHAL’in bir an önce kaldırılması ve siyasi yasakların sona erdirilmesi şart.

'Eski havayı son bir ayda yakaladık'

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (OHCHR), Temmuz 2015 ile Aralık 2016 arasında yürütülen askeri operasyonlara ilişkin yayınladığı raporda, 30 kent ve mahalleyi etkileyen ve çoğunluğu Kürt kökenli 355 bin ila 500 bin arasında kişiyi yerinden eden operasyonlar sırasında Güneydoğu’da, büyük çaplı yıkım yapıldığı, cinayet işlendiği ve ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığı kayıtlara geçti. Operasyonlar sırasında aralarında 800 güvenlik görevlisinin de bulunduğu 2 bine yakın kişi hayatını kaybetti.

Hendek çatışmalarının odak noktası haline gelen Sur bölgesi, iki yıl öncesine kadar Diyarbakır’ın en canlı, en önemli ticaret ve turizm noktasıydı. Tam da Temmuz 2015’te Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınarak, dünya kültür mirası oldukları tescil edilmişti. Muazzam bir kültür, turizm, ekonomik hareketlilik ve istihdam potansiyeli kenti bekliyordu ki, günlerce çatışmaların ve sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı Diyarbakır'ın Sur ilçesi, tahribatın boyutunun en ağır gerçekleştiği bölgelerden biri oldu. Verilere göre, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle Sur’da 20 bin kişi işsiz kalırken, 500 esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı.

'Eski havayı son bir ayda yakaladık' - Resim : 1TANKLAR BİLE NÖBET BEKLİYOR

BM İnsan Hakları Komiserliği’nin raporunda, ağır silahlarla konut alanlarının muazzam ölçekte imha edildiğinden de bahsedilmişti. Hala polis barikatıyla kuşatılmış, giriş çıkışın yasak olduğu, yıkımın izlerinin tüm netliğiyle görüldüğü mahalleler, sokak aralarından geçerken göze çarpıyor. Sur ilçesinin giriş çıkış yapılabilecek yerlerinde ve ana caddelerde polis panzerleri, akrepler ve hatta tanklar nöbet bekliyor.

Çatışmaların sona ermesi ve mahallelerde yasakların kaldırılmasından sonra esnaf iş yerlerini açmaya başladı. Sokaklarda, caddelerde hayat şimdi normal akışında görünüyor. Sur sokaklarında dolaşırken karşılaştığımız esnaf için de gerçekten öyle mi biz soruyoruz, onlar yanıtlıyor. Son zamanlarda kentin yeniden canlanmaya başladığı belirtilse de, tüm kentin ortak isteği olan yeniden normalleşmenin sağlanabilmesi için OHAL’in bir an önce kaldırılması ve siyasi yasakların sona erdirilmesi şart görülüyor.

'KÜLTÜREL MİRASI YOK ETTİLER'

Ziya Gökalp Mahallesi’nde bulunan Diyarbakır Kültür Evi’nin işletmecisi Esra Aksu, "Diyarbakır’ın kültürel mirasını yok ettiler. Yapılması gereken çok şey var. Sur’daki insanların mağduriyetleri giderilmeli, gasp edilmiş haklar geri verilmeli. Çok ağır bir travma geçirdik. Bu travmaları giderecek tek şey turizm" diyor. Öğlenleri Ziya Gökalp İlkokulu’ndan müzik öğretmeni ve öğrenciler burada birlikte müzik yapıyor, aileler geliyor. Mahallede yaşayanların morali yavaş yavaş düzeliyor. Aksu, temennisini "Güzel bir kıpırdanma var sokaklarda. Artık her şeyi geride bırakmak istiyoruz" diyerek ifade ediyor.

Diyarbakır Optik’in sahibi Recep Öziç ise, Tahir Elçi’nin vurulmasından sonra özellikle Sur’daki olayların arttığını dile getirerek, "Yaklaşık bir yıl boyunca kimse bu bölgeye giremedi. Son bir ayda eski havayı yakaladık. Arama yapılan noktalar kaldırıldı. İnsanlar sokağa çıkmaya başladı. Hz. Süleyman Camii’nin orada açılan park insanlarda merak yarattı, Diyarbakır’ın her yerinden insanlar yeniden Sur’a gelmeye başladı. Eski işimiz de eski huzurumuz da yok. Bazı şeylerin düzelmesi zaman alacak ama eskiye göre birşeyler iyiye doğru gidiyor diye umuyoruz" diyor.

'Eski havayı son bir ayda yakaladık' - Resim : 2'ARKADAŞLARIMIN YÜZDE 90'I GÖÇTÜ'

Sur'da ilk hendeklerin açıldığı sokaklara yaklaşık 50 metre uzaklıkta bulunan Yoğurt Pazarı'nda küçük bir dükkan işleten ve Sur’da yaşayan Agit Arı, 15 ay kapalı kalan pazarın son haftalarda yeniden canlanmaya başladığını anlatıyor: "Ev ve iş yerlerimiz çatışmalardan hasar gördü ama maddi yardım çok azdı. Olaylardan sonra belimizi hala doğrulatamadık. Yine de yavaş yavaş sanki düzeliyor. Ama arkadaşlarımın yüzde 90’ı göçtü buralardan, kendimi yalnız hissediyorum."

Çözüm süreci devam ederken, başta, Hasan Paşa Hanı, Ulu Cami ve Surp Giragos Kilisesi olmak üzere pek çok tarihi yapı restore edilmişti. Sur, dar sokakları ve tarihi evleriyle turist çeken bir bölge olduğu için kent ekonomisi için de önemli bir merkez haline gelmişti. Sur'da farklı medeniyetlere ve dönemlere ait cami, kilise, kale, han, ev, çarşı ve köprü olmak üzere 612 kültür varlığı bulunuyor. Sur'da zarar gördüğü bilinen tescilli yapılar arasında Kurşunlu Camii, Paşa Hamamı, Çardaklı Hamamı, Surp Giragors Ermeni Kilisesi, Ermeni Katolik Kilisesi, Haci Hamit ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare'nin bulunduğu Şeyh Mutahhar Camii var. Bu yapıların bir kısmı polis bariyerleriyle çevrilmiş durumdaki bölgede bunların son durumlarıyla ilgili net bilgi almak pek mümkün değil.

'Eski havayı son bir ayda yakaladık' - Resim : 3'Eski havayı son bir ayda yakaladık' - Resim : 4

Sokağa çıkma yasakları sırasında Sur’un bir bölümünün yıkılmasıyla birlikte, 21 Mart 2016’da Suriçi’nin yüzde 82’si çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararı ile kamulaştırıldı. Bu karara karşı Danıştay’a başvurulmasına rağmen kamulaştırma itirazları kabul edilmedi.

Yine Sur’da düzenlenen operasyonlar ve çatışmalar sırasında yıkılan yapıların yerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından "kentsel dönüşüm" kapsamında ilk etapta 44 yapı inşa ediliyor. İlçedeki yenileme için devlet 2 milyar liralık kaynak ayırmış. Binaların Sur’un geleneksel mimarisine ve taşlarına uygun yapıldığı iddia edilse de, Diyarbakırlılar aynı görüşte değil. Evler bilindik TOKİ zevkini yansıtmaktan öte değil…

YARIN: Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri ne düşünüyor? Kadın, turizm, insan hakları alanlarında faaliyet gösteren kurumlar ne bekliyor?