Eski köyler mahalle oldu, hayvancılık azalmaya başladı
Abidin YAĞMUR
MERSİN - Büyükşehir Yasası'nın 2014 yılında yürürlüğe girmesiyle binlerce köy tüzel kişiliğini kaybederek mahalleye dönüştü ve belediyelere bağlandı. Yasanın tarım ve hayvancılığa etkisi zamanla arttı.
Tarsus Ticaret Borsası'nın raporuna göre, köyden mahalleye dönüştürülen yerlerde belediyeler yeni konutlara izin veriyor, hayvancılık tesislerinin yanındaki bu evleri satın alanlar zamanla kokudan şikayet ediyor. Ayrıca hayvancılık yapanların yasal koşullarda inşa ettiği işletmeler yasal olmayan duruma düşüyor.
16 BİN 220 KÖY MAHALLEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Tarsus Ticaret Borsası Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürünler İhtisas Komisyonu 2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasasının 11 yıllık sürede tarıma ve hayvancılığa yaptığı etkilileri değerlendiren bir rapor hazırlayarak borsa yönetimine sundu. Raporda şöyle denildi:
"12 Kasım 2012’de Büyükşehir Yasası’nı değiştirerek 30 ilde 16 bin 220 köyü mahalleye dönüştürüldü. Türkiye’deki 34 bin 434 olan köy sayısı neredeyse yarı yarıya azalarak 18 bin 214 köye düştü.
Büyükşehir Yasası’nda yapılan değişiklikle, köylerin mahalleye dönüştürülmesi tarım ve hayvancılık faaliyetlerine zarar verince, uygulamadan sessiz sedasız geri dönüşün yolu 7254 Sayılı Torba Yasa'daki köy statüsüne ilişkin düzenleme ile 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.
Söz konusu düzenlemeye göre, büyükşehirlere bağlı mahallelere dönüştürülen köy ve belde yerleşimleri, başvuruda bulunmak şartıyla “kırsal mahalle” statüsüne geçebilir dendi. Ancak, statü değişikliğine ilişkin başvurular, ilgili ilçe belediye meclisinin teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin onayı ile karara bağlanabiliyor."
KÖYLER MAHALLE OLUNCA KONUT İZİNLERİ ARTTI
Sadece Tarsus’ta 72 mahallenin kırsal mahalle olmak için başvuruda bulunduğunun belirtildiği raporda, köylerin mahalleye dönüştürülmesinin sakıncaları şöyle özetlendi:
"Köyler mahalleye dönüşünce Büyükşehir Yasası ve kuralları uygulandığı için köylülerin ihtiyaç duydukları ahır ve benzeri yapıları yapmaları zorlaştı. Bürokrasi arttı. Hayvancılık yapanlar, evinde hayvan besleyen, süt üretenler 'koku yapıyor' diye şikâyet edilerek bulundukları yerlerden uzaklaştırılmaya zorlandı. Hayvanlarını sattılar.
Varlığı sorgulanan hayvanlar ile et ve süt üretim tahminine dayalı istatistiğimiz oluştu. Tarımsal üretim, özellikle hayvancılık yapanlar için her geçen gün daha zor hale geldi. Diğer bir sorun da ruhsatlı hayvancılık işletmelerinin hemen yakınlarına yapılan evsel konutlara verilen imar ve ruhsat izinleri. Köy yerleşik alan sınırlarının dışında hayvancılık işletmeciliği yapılan ruhsatlı işletmelerin yakın mesafelerine yapılan yaşamsal alanlar belediyeler tarafından oturma izni, imar ve ruhsatlandırmaları hayvan işletmelerinin yasal koşullarda inşa ettiği işletmelerini yasal olmayan duruma düşürmektedir."
İTHAL EDİLEN HAYVANLARIN YÜZDE 100’Ü TESTTEN GEÇİRİLMELİ
Raporda, canlı hayvan fiyatlarındaki istikrarsızlığı süt fiyatlarına yapılan istikrarsız fiyat müdahalelerinin yarattığı görüşü de dile getirildi.
Canlı hayvan ithalatında gümrük girişinde yapılan sağlık taramasının yeterli olmadığının belirtildiği raporda şu ifadelere yer verildi:
“Farklı hastalıkların da yayılması korkusu nedeniyle, ithali yapılan canlı hayvanların yüzde 100’nün sağlık belgeli olarak yerinde tespiti sonunda ülkemize getirilmesi tavsiyemizdir. Özellikle besilik hayvan ithalatında uygulanan yüzde 3 örnekleme kuralı ile ülkeye gelen hayvanlar, ithalatın hemen sonrasında küçük çaplı işletmelere dağıtılmakta, tekrar yüzde 3 örnekleme yöntemi ile yapılan taramada hastalık çıkması durumunda işletmeye karantina, zorunlu kesim gibi müeyyideler uygulanmakta, ithalatta hiçbir etkisi olmayan yetiştiriciler, işletmeler böyle durumlarda çok ciddi mağduriyet yaşamaktadır. Bu durumda yapılması gereken, ithali yapılan canlı hayvanların yüzde100’ünün sağlık belgeli olarak yerinde tespiti sonunda ülkemize getirilmesidir.”