Gazeteci Eyüp Burç: Türkiye’nin önünde iki yol; İnkar ya da birlikte yaşama
Artı Özel programına katılan gazeteci Eyüp Burç, Esad iktidarının düşüşünden sonra Rojova'daki durumu ve Türkiye'nin politikalarını değerlendirdi: Türkiye’nin önünde iki yol var; yüzyıllık Kürdü inkar politikaları ya da bu coğrafya Kürt ile yaşama.
Artı Gerçek - Namık Kemal Dinç ile Artı Özel programına katılan gazeteci Eyüp Burç, Rojava’da olası senaryoları ve Kürtlerin önemine değerlendirdi. Burç “Türkiye’nin önünde iki yol/plan var. İlk plan, bu geçiş sürecinde yüzyıllık Kürdü inkar politikaları. İkinci plan, ‘bu coğrafya Kürt ile yaşamayı öğreneceksin’ planıdır. Bu iki yolu da yürüyor. Hangisi işime gelecek diye bakıyor.” dedi
‘AFRİN BİR MİLYONA YAKIN GÖÇMENİ BESLEDİ’
Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığını değerlendiren Burç, Şam’ın düşmesinin ardından bölgedeki güçlerin çizdikleri rotalara dikkat çekti:
“İç savaş sürecinde Afrin, Kürt güçlerinin elinde bir kantonken, iç savaştan kaçanlar, Türkiye’ye gelmeden Afrin’e yerleşen birçok iç mülteci vardı. Afrin, bir milyona yakın göçmeni besledi o dönemde. Çünkü güvenlikli bir yerdi, çatışma yoktu, demokratik yönetimler kurulmuştu. İdlip gibi başka yerlerden kaçıp gelenler Afrin’e sığınıyordu. Kürt hareketinin kurduğu demokratik yönetimler ve kadın eşitlikçi bir yaklaşımla toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine kurula düzen, cihadist güçlerin reddettiği ve kendince ortadan kaldırdığı her şeydi. Tüm bunlar cihadist yapının düşman gördüğü şeylerdi.”
‘KOBANÊ, HER KÜRT İÇİN GÖZBEBEĞİDİR’
Şam’ın düşmesinin ardından gözlerin çevrildiği kritik yerlerden biri olan Kobanê’ye dair değerlendirmede bulunan Burç, şöyle konuştu:
“Kobanê’ye saldırmak bu bağlamda bir intihar girişimidir. Kürtler Ortadoğu’da bir güçtür. Ortadoğu’da cihadistler, insanlığın başına bir barbar endişesi olarak gelmişken Kürtler demokrasinin, eşitliğin ve seküler bir toplum inşa etmenin fiiliyatçıları olmuş durumdalar."
“Kobanê dünya çapında bir sembol olmuş, dünya kamuoyunda bütün demokratların, kadın hareketlerinin insanlık vicdanında barbarlığa karşı büyük bir bedelin ödendiği bir alan. Her Kürt için de böyledir. Kobanê, nerede yaşarsa yaşasın her Kürt için gözbebeğidir."
KOBANÊ, NEDEN HEDEF ALINIYOR?
Burç, Kobanê’nin hedef alınmasını şu şekilde değerlendirdi:
“Ortada bir rövanş duruyor. IŞİD, Kobanê’yi işgal etmiş ve cehennem çevirmişken, barbarlığın doruğunu yaratırken "Kobanê düştü, düşecek" deyip, keyif çatan bir devlet büyüğünden bahsediyoruz bu ülkede. Kürdün herhangi bir kazanımı, Türkiye devletine ne kaybettirir? Bu, patolojik bir mesele değilse, hiçbir şey kaybetmiyor. Bağımsızlık paradigmasıyla yola çıkan Kürt hareketlerinin büyük bir kısmı şu an birlikte ve eşit yaşam paradigmasını savunuyorlar. Kazanım da değil, Kürdün gasp edilmiş bir hakkı geri verildiği zaman Türk ne kaydediyor?”
‘İLK PLAN, YÜZYILLIK KÜRDÜ İNKAR POLİTİKASI’
Bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye ve Rojava’daki stratejilerine ilişkin konuşan Burç, Türkiye’nin özellikle Kürtlere yönelik iki planı olduğunu vurguladı:
“İlk plan; bu geçiş sürecinde Kürdü, yüz yıllık inkarı politikaları ile ne kadar zayıflatırım, alanda teritoryal olarak ne kadar daraltırım. Türkiye zaman zaman mütareke, müzakere, çatışma ve ateşkes gibi araçlarla ile Kürdün mevcut konumunu gerisine çekebilmenin çabasında. Plan, büyük ihtimalle Mart’ta geçici hükümetin -tam olarak- kurulması... Diğer bir tarih olarak da Ocak sonu; Trump'ın göreve geleceği güne kadar Kürdün elini ne kadar zayıflatabilirim, masaya zayıflatılmış bir Kürt gücü olarak oturtabilirim? Suriye’de kurulacak çözüm masasında Kürdü ne kadar politik, teritoryal ve askeri olarak zayıflatabilirim, ne kadar kendi içinde parçalayabilirim? Bu birinci plan. Bundan sonuç alamayacağını iyi biliyorlar.”
‘İKİNCİ PLAN: KÜRT İLE YAŞAMAYI ÖĞRENECEKSİN’
Burç, ikinci bir olası senaryoya da değindi:
“Yüzyıllık akıl -ilk plan- dışında ikinci bir senaryo olduğunu düşünüyorum. İkinci plan, ‘bu coğrafyada Kürt ile yaşamayı öğreneceksin’ planıdır. Bu plan, Türkiye için de kurtuluş planıdır. Türkiye’nin önünde iki yol var. Bu iki yolu da yürüyor. Hangisi işime gelecek diye bakıyor. Şam’ın düştüğü günden itibaren Rojava’daki ve Türkiye’deki Kürtlerin durumunu ayrı koyamazsınız. Oyun kurucuysan Türk-Kürt ittifakı üzerinden demokratik bir cumhuriyete doğru gidecek ve Suriye’de de aynı modelle yeni bir Suriye haline getirecek.”