Gazeteciler kolluk şiddetini anlattı: 'Seni ayağımın altına alırım'
Sinan ŞAHİN
ANTEP - Yeni çözüm süreci tartışmaları sürerken Kürt illerinde eylem ve etkinlikler yasaklanmaya, gazeteciler mesleklerini yaparken saldırıya uğramaya devam ediyor.
Diyarbakır’da 13 Ekim'de düzenlenen özgürlük mitinginde Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ceylan Şahinli, eylem boyunca polis şiddetine maruz kaldı.
ŞİDDETİ GÖRÜNTÜLERKEN ŞİDDET GÖRDÜ
Polisin mitinge katılanlara yaptığı işkence ve kötü muameleyi görüntülemeye çalışırken kendisi de şiddetin hedefi olan Şahinli, şunları anlattı:
"Mitingin sona ermesinin ardından dağılan bir kısım genç, yürüyüşe geçti. Açıklamanın yapıldığı AZC plaza önünden Ofis, askeriyeye oradan Ekinciler Caddesine çıkan bir kitleyi takip ettim. Bu sırada polisler hışımla koşarak gençlerin önünü keserek biri kadın üç genci darp edip yere yatırarak başlarına basmaya başladı. Yerdeki iki genç nefessiz kalmış durumdaydı. Ben de tam onları çekeceğim sırada önce bir polis gelip kamerama yapıştı. Ardından beni alandan itmeye çalıştı. Çekime aralıksız devam ettim. Sonra bir başka polis bana vurdu. Bu vurma, itme olayı 10 dakika boyunca çeşitli aralıklarla devam etti. Çekim yaptığımı gören polislerden bazıları omuz atıp geçti, bazıları direkt kamerama saldırmak istedi bazıları da bana vurdu."
'KOLLUĞUN HUKUK TANIMAZLIĞI RUTİN HALİNE GELDİ'
Mesleklerini yaparken pek çok kez hedef alındıklarını ve kolluk güçlerinin saldırılarına maruz kaldıklarını dile getiren Şahinli, "Kolluğun hiçbir alanda hukuka uymaması artık olağan bir rutin haline gelmiş durumda. Ancak biz buna alışmayacağız. Mesele Kürt sorunu ve onun demokratik çözümü olunca gazetecinin en birincil görevinin bile ayaklar altına alınması bekleniyor bu ülkede. Kamuoyunun 'bekçi köpeği’ olarak anılan, toplumun aynası gazetecinin bu ülkenin en temel gerçekliği olan Kürt gerçekliğine böyle yaklaşılması bize meselenin geldiği noktayı gösteriyor. Daha dün üç arkadaşımız darp edilerek gözaltına alındı. Özgür basın geleneği olarak Kürt halkının sözlerini kamuoyuyla buluşturmaya her daim devam edeceğiz" diye konuştu.
Maruz kaldıkları şiddete karşı İHD’ye ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
'FOTOĞRAF MAKİNEMLE KAFAMA VURDULAR'
Şırnak'ın Silopi ilçesinde 15 Ekim'de Barış Anneleri Meclisi'nin düzenlediği eylemde MA muhabirleri Zeynep Durgut ve Mahmut Altıntaş ile birlikte gözaltına alınan JİNNEWS muhabiri Derya Ren de güvenlik güçlerinin saldırısına maruz kaldı ve ekipmanları zarar gördü.
Kendisine şiddet uygulayan jandarmalar hakkında bugün suç duyurusunda bulunacağını belirten Ren, "Haber takibi esnasında iki gazeteci arkadaşımla beraber gözaltına alındık. Gözaltına alınma şeklimiz şiddet zoruyla oldu. Eylemi takip ettiğimiz esnada çekim yapmamız engellendi. Öte yandan fotoğraf makinem kolluk kuvvetleri tarafından alınmaya çalışıldı. Karşı çıktığımda ise makineyle kafama vurmaya başladılar. Daha sonra yine aynı şekilde çekim yaptığım esnada kolluk kuvvetleri kalkanlarla bana vurmaya başladı ve çekim yapmamın önüne geçilmeye çalışıldı. Daha sonra zor kullanılarak, yerde sürüklenerek gözaltına alındım. O esnada tripotum kırıldı. Gözaltına alındıktan sonra Tilqebîn (Başverimli) Jandarma Komutanlığı'na götürüldük. Burada yapılan üst araması esnasında kolluk kuvvetlerinden bir personel, 'seni ayağımın altına alırım' diye tehditte bulundu" dedi.
'BİZİ ADLİYEDE DEĞİL, BİR PARKTA SERBEST BIRAKTILAR'
Gazetecilik yapmanın giderek zorlaştığını dile getiren Ren, "Aslında orada personel benim şahsımı değil, özgür basını hedef aldı. Çünkü yaptıklarını, şiddet durumunu çeken bir konumda yer alıyorduk. Bu durumdan kaynaklı da bir personelin söylemi aslında sistemin özgür basına yönelik zihniyetini ortaya çıkarıyor. 25 saate yakın gözaltı durumu oldu. Gözaltından sonra savcılık ifadesi için götürüldüğümüz adliyede savcı ifade almaya gerek görmeden hepimizi serbest bıraktı. Ancak kolluk kuvvetleri bizi adliyede serbest bırakmak yerine Silopi'de bulunan bir parkta bizi serbest bıraktı. Yargılanma yeri olan adliyeden bizi uzaklaştırmalarının tek nedeni yapmış oldukları gözaltı işleminin ne kadar usulsüz olduğunun bir göstergesidir. Bölgede gazetecilik yapmanın koşulları giderek ağırlaşıyor. Ancak bir özgür basın çalışanı olarak her zaman hakikatin sesi olmaya devam edeceğim" diye konuştu.